FİLOZOF VE YAYINCISI: Alfred Estermann. Türkçesi: Murat Kaymaz. Ötüken Neşriyat.
ELEKTRA’YA MÂTEM YAKIŞIR: Eugene O’neill. Türkçesi: Tamer Gülbek. Ötüken Neşriyat
FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU KAPSAMINDA YAPAY ZEKÂNIN TELİF HAKKI: Ayşe Sena Sönmez. Bilgeoğuz Yayınları.
FARKLI AÇIDAN İSLÂM: Veli Tâhir Erdoğan. Bilgeoğuz Yayınları.
KEŞF-İ İSTANBUL / Târihî Mekânlar ve Şahsiyetler 1 ve 2: Nidayi Sevim. Akıl Fikir Yayınları.
TEK UMUT TÜRKİYE: Halit Refiğ. Akıl Fikir Yayınları.
CELÂL BAYAR'LA SON MÜLÂKAT: Mehmet Saray, Boğaziçi Yayınları.
HÂTIRÂLARDAN DAMLALAR: Adnan Yolalan. Boğaziçi Yayınları.
ARABA SEVDASI: Recâizade Mahmut Ekrem. Günümüz Türkçesine Çeviren: Osman Sevim. Bilge Kültür Sanat Yayınları.
BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERİ: Emine Işınsu. Bilge Kültür Sanat Yayınları.
<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>
ÖĞRENDİM Kİ… 32
*Öğrendim ki… Düşmek başarısızlık değildir. Başarısızlık, düşüp de ayağa kalkamamaktır.
*Altın; Lânetlenmiş bir mâden. Adı, târihin bütün cinâyetlerine karışmış. Pıhtılaşmış kan, insan kanı. Cam güzel, çünkü kirli bir mâzisi yok. Cam güzel, çünkü kalbi var, kırılıverir. (Kızılderili Şef Seattle'den)
*Öğrendim ki… Daha iyi idâre, her milletin ve her ülkenin hakkıdır.
*Hiçbir şeyden, hiçbir gelişmeden/oluşumdan memnun olamıyorsanız, memnun etmeye çalışınız. Memnun ettiklerinizin memnuniyeti sizi de memnun edecektir.
*Öğrendim ki… İslâmî bilgiler sâdece fıkıh ve hadis’ten ibâret değildir. Aynı zamanda İslâm ahlâkı, İslâm felsefesi ve tasavvuftur.
*İnsan kendisine olan güveni kadar genç, endişeleri kadar yaşlı, cesâreti kadar genç, korkuları kadar yaşlı, ümidi kadar genç, bezginliği kadar yaşlıdır.
*Öğrendim ki… Dili, din ve akıl inşa eder. (Abdullah Kılıç’tan)
*Sevgi ve muhabbet, çok özel hasletlerdir. Ancak, karşılığı varsa kıymetlidir. (Sâmi Özey’den)
*Öğrendim ki… Güzel koku ve bilgi, birbirine benzer. İnsan bunları yanında gizli tutamaz. Yusuf Has Hacib’den)
*Âşık Veysel, görme problemi olmayan bizlere, görmeyen gözlerle derinlemesine incelediği dünyâyı ve o dünyânın hakîkatlerini gösteriyor.
*Öğrendim ki… Her insan, insanlığa hizmet etmekle mükelleftir.
*Kültür emperyalizminin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçirdik. ‘Lisede Sophokles okuduk, klasik Türk sanat musikisine sövmeyi, divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan Leonardo’dan önemsiz, Mevlana Dante’den küçüktü, Itri ise Bach’ın eline su dökemezdi.’ Temel yanlış, kültürel alanda millî bileşim aramak yerine, hazır bileşimleri aktarmaktır. Bu noktada kendi edebiyatını, sanatını, kültürünü reddeden bir anlayış doğar. Bu reddedişin sonucunda ‘yabancı kültürü ta eski köklerine kadar bilmek, onların gelişmesini taklit etmek, onlar gibi yapma’nın mârifet sayılması ortaya çıkar. (Attilâ İlhan’dan)
TEBESSÜMLÜK:
KUSUR
Adamın biri kendi kusurlarını merak eder ve bir hocaya gidip sorar.
-Hocam, kendi kusurlarımı nasıl öğrenebilirim?
-Evli misin?
-Evet. Hocam.
-O zaman işin kolay. Hanımına sâdece onun bir kusurunu söylemen yeterli. O sana senin, ananın ve babanın, kardeşlerinin, hattâ yedi sülalenin kusurlarını anında sayar; topluca öğrenirsin.
Prof. Dr. Mustafa Kemal Atilla: Gördüklerim, Dinlediklerim, Yazdıklarım. Ötüken Neşriyat, İstanbul 2024