Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

[email protected]

Dil Meselesi

Türk Dil Kurumu’nun temelini oluşturan Türk Dili Tetkik Cemiyeti (ki bu isimlendirme yanlıştır. ‘Türk Dilini Tetkik Cemiyeti’ denilmesi gerekirdi) 12 Temmuz 1932 târihinde kuruldu. Atatürk’ün tâlimatı dışına çıkılarak ve yapılanların doğru olduğuna ikna edilerek Türkçenin, yabancı uyruklu kelimelerden arındırılması faaliyeti başladı. Farsça ve Arapça kelimeler Türk dilinden atıldı. İnsanlar düşüncelerini ifâde edemez hâle düştü. 1934 yılına gelindiğinde işin vahameti anlaşıldı. Dilimizden atılan kelimelerin yerine Türkçe olduğu iddia edilen kelimeler uyduruldu. Bu işe de ‘Güneş Dil Teorisi’ denildi. Teori Dil ve Târih ve Coğrafya Fakültesi’nde ders olarak okutuldu. Atatürk bu dili de beğenmedi. 1936 yılında, 1930 Türkçesine dönülmesini emretti. Ancak, sağlık problemleri vardı. Gelişmeleri tâkip edemedi. Ebedî âleme intikalinden sonra, tekrar Güneş Dil Teorisine göre kelime uydurulma işlemi başlatıldı. Günümüzde devam ediliyor.  Türkçemizin kolu kanadı kırılıyor.  Millî kelimesi milli olarak yazılıyor. Ders kitaplarında, öğretmenlerin ve üniversite hocalarının dilinde kaleminde; alegori, analepsis, analeptik, analoji, analojik, analojik içselleştirme, anlatılaştırılması olanaksız, araçsallık, düşünsel odaklanma, hipoetetik sorunsallar, işlevsellik, izlek, kanonik, kuramsal gönderge, lansman, lokasyon, odaksal istikrarsızlık, okursal, olasısal, orunsal, örgülenme, perspektif, proleptik alan, retrospektif, solidarizm, yazarsal erek ve diğerleri var. Gençlik bu kelimeleri bilmiyor. Bilmediği için dağarcığındaki 40-50 kelime ile meramını ifâde etmeye çalışıyor. Fakat ifâde edemiyor.  

Bu kelimelerin bolca kullanıldığı kitabın arka kapak yazısından birkaç satır:

Tanzimat Romanı adlı çalışmasının da nirengi noktasını oluşturduğu veçhile, ‘romanların yapısal özellikleri’ ile ‘kendi iç anlatı dinamikleri’ üzerinden metinlerin ‘anlamlarını’ açığa çıkarmak esasına dayanan narratolojik / anlatıbilimsel incelemenin bir örneğini de erken Cumhuriyet dönemi romanı adına vermektir.

Yazar, elbette yukarıdaki satırların ne mânâya geldiğini biliyordur. Öğretim görevlisi olduğu üniversitedeki öğrencileri de biliyorsa ne mutlu onlara… Diğerleri de Google Efendiye sorabilirler. Diyecektir ki: ‘Narratoloji: anlatıbilim / öyküleme bilimi’ demektir. İlk defa 1969'da Todorov tarafından kullanılmış bir terim. Anlatı analizi, edebî metinlerin analizi için geliştirilen bir edebiyat kuramı. Hedefi herhangi bir metni kendi içinde bütün kabul ederek onu eş zamanlı bir analize tâbi tutmaktır.

Ne hazin tecellidir ki Google Efendi öz Türkçeden Türkçeye tercüme yapamıyor.

Yandı gülüm keten helva…

BERCESTE METİNLER:

‘DEĞİNMEK’ KELİMESİ…

Son yılların sıkça kullanılan uydurma kelimelerinden biri de ‘değinmek’tir, ‘temas etmek’ mânâsında kullanılıyor. Halbuki dilimizde ‘temas etmek’ fiilinin karşılığı ‘dokunmak’tır. Dokunmak hâlis Türkçe olduğu halde, onun kullanılmayıp konuşma ve yazılarda ‘değinmek’ uydurma kelimesine yer verilmesi, dilbilgisi ve şuûrundan, Türkçe sevgisinden mahrum bulunulduğunu göstermektedir. Değinmek kelimesi sâdece şekil yönünden değil, mânâ bakımından da yanlış bir kelimedir. Bu kelime Eski Anadolu Türkçesi devresi metinlerinde (14. ve 15. asır yazarlarının eserlerinde) ‘erişmek’, ‘yetişmek’, ‘varmak’ mânâsına kullanılmaktadır. ‘Değinmek’ kelimesinin ve kökü olan ‘değmek'in bu devirde ‘dokunmak’ mânâsı yoktur. Bugün bile değmek, kelimesi, meselâ ‘eli tavana değmiyor’ gibi kalıplaşmış sözlerde yine ‘ermek, yetişmek’ mânâsı ifâde etmektedir.

Değmek’ kelimesinin ‘dokunmak’ mânâsına da gelmesi bir hayli yenidir. Değinmek kelimesi ise, Türkçede hep ‘erişmek, yetişmek’ mânâsına kullanılmıştır. Dokunmak mânâsına kullanılması dönüşlü (mütâvaat) olması dolayısıyla, dil mantığı bakımından doğru değildir. Çünkü ‘temas etmek’ ifâdesinde dönüşlülük mânâsı bulunmamaktadır. ‘Temas etmek’ herkesin bildiği Türkçeleşmiş bir kelime olduğu için, onu kullanmakta sakınılacak bir şey yoktur. Fakat o kullanılmak istenmiyorsa yerine ‘dokunmak’ veya ‘değmek’ kelimeleri kullanılabilir. ‘Değinmek’ kelimesinin kullanılması, açıklanan sebepler dolayısıyla, yanlıştır.

Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş: Uydurma Olan ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü. Umur Kitapçılık, İstanbul 1979.