Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Türk Dünyâsında Doğru Zannedilen Yanlış İsimlendirmeler

TEBESSÜMLÜK:

 

Ülkenin birinde emekli ve yaşlı bir hâkimin on binlerce kitaplık bir muhteşem kütüphânesi varmış. Aradığı bir kitabı bulmak için rafları kurcalarken, birden bir gümbürtü kopar, binlerce kitap hâkimin üzerine düşer. Evdeki hizmetçi koşarak gelir. Hâkimin kitapların altından kurtulmak için çabalağını görür ve kitapları sağa sona fırlatıp efendisini kurtarır. Hâkim, kahkalar atarak ayağa kalkar. Çok şaşıran

hizmetçi; ‘Aman efendim, size bir şey oldu diye korktum. Çok şükür bir şey olmamış. Fakat neden kahkahalarla gülüyorsunuz?’ Diye sorar.  Hâkimin verdiği cevap hârikadır: Yıllarca çiğnediğim kanunlar şimdi beni çiğnedi. Aklıma gelince komik buldum. Ucuz atlattığıma da sevindim.

Olayın hangi ülkede yaşandığı belirtilmemiş. Tahmin edebiliyor musunuz?

 

 

Türk Dünyâsında Doğru Zannedilen Yanlış İsimlendirmeler

İKİNCİ BÖLÜM                                                                                                                         (Birinci bölüm, 07 Temmuz 2021 târihinde yayınlanmıştı)

 

 

Eskiler; ‘Galat-ı meşhûr, fasîh-i mehcûrdan evlâdır.’ Derlerdi. Bu sözü, günümüz anlatımıyla: ‘Yaygın bir yanlış, kullanılmayan ve fakat düzgün olan doğrunun önündedir.’ Şeklinde söyleyebiliriz.

 

Türk varlığı ve Türk ismi söz konusu olunca; galat-ı meşhûr, fasih-i mehcûrdan  evlâ… olmamalı.

 

 

 

Doğu Türkistan: Uluğ Türkistan’da; Çin, Keşmir, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan Rusya Federasyonu ve Moğolistan ile çevrili, 1.828.418 kilometrekarelik (Türkiye topraklarından yaklaşık 3 kat büyük), 35.000.000 nüfuslu kadim Türk yurdudur. 1900’lü yılların başına kadar bölge nüfusunun tamamı Türk idi. Günümüzde; Çin yönetiminin bölgeye Çinlileri yerleştirme politikaları sebebiyle yarıya yakın bölümü Çinlidir. Çinliler buraya Sinkiyang diyorlar. Yanlış olarak ‘Sincan’ şeklinde de telaffuz edilen kelime, yeni kazanılmış toprak anlamındadır. Çinliler ve Rusya ile birlikte batılılar da bu ismin kullanılmasında ısrar ediyorlar.

Türkistan, Türklerin yurdu demektir. Hepsi de Türk kavimleri olan Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Harzemşahlar, Târihin değişik dönemlerinde bu toprakların sâhipleri oldular.  Bölge; 1200’lü yıllardan başlayarak Moğollar, 1760 yılından sonra Çinliler, ve 19. yüzyıldan itibâren de Rusların istilâsına mâruz kalmıştır.

 

Doğu Türkistan; siyasî, ekonomik ve askerî yönden Asya’nın en stratejik bölgesidir. 1870 yılında Yakup Han, merkezi Kaşgar olmak üzere Doğu Türkistan’ın büyük bölümünü bir devlet çatısı altına aldı. Kurduğu devletin, Osmanlı Devleti’ne bağlı olduğunu ilân ederek Osmanlı Pâdişâhı Sultan Abdülaziz Han adına hutbe okuttu. Osmanlı Devleti bu bağlılığı kabul etti. Asya’da güçlü bir Türk-İslâm devletinin kurulmasından bu devletin Osmanlı Devleti ile ilgisinden rahatsız olan Rusya ve Çin işbirliği yaparak ve İngiltere’nin de desteğini alarak Yakup Han’ı zehirlemek suretiyle şehit ettiler. Hemen ardından da Çinliler, bölgeyi işgal ve ilhak ettiler. 1931 yılından 1933 yılına kadar devam eden bağımsızlık mücâdelesinden sonra yeni ve bağımsız bir Türk İslâm Devleti kuruldu ise de, hemen ardından başlayan saldırılarla, 1944 yılında bu devlet de Çinliler tarafından târih sahnesinden silindi. Yeniden bir devlet kurma mücâdeleleri 1949 yılına kadar devam etti. Doğu Türkistan mücâhidi İsa Yusuf Alptekin ve mücâdele arkadaşlarının, Doğu Türkistan’ı terk etmek mecbûriyetinde kalmaları ile bağımsızlık hareketleri etkili olma imkânını kaybetti.

Böylesine Türk olan bölgeyi, Çinlilerin uydurdukları isimle anmak, yalnızca yanlışlık değil, Türk ırkına ihânettir.

İdil Irmağı: Avrupa Kıtasının en uzun nehri olan İdil, Rusya Federasyonu’nun kuzey batısında, Letonya’ya yakınlarındaki Valday tepelerinden doğar ve Çeboksari, Kazan,  Oka, Kama, Ufa, Astrahan isimli Türk şehirlerinden geçip, 3.700 kilometre uzunluğa eriştikten sonra Hazar Denizi’ne dökülür.

Türkler, 2500 yıl boyunca birçok defalar İdil Irmağı’ndan büyük kütleler hâlinde geçtikleri gibi, asırlar boyunca sağlı sollu nehrin iki kıyısının tamamını Türk yurdu hâline getirmişlerdir. Kuzey Türkleri olarak anılan Kazan, Başkurt ve Çuvaş Türkleri, günümüzde de bu ırmağın etrafında yaşamaktadırlar. Ruslar bölgeyi, 16. asırda ele geçirdiler. Hâkimiyetleri, 500 yıldan ibârettir. Buna rağmen, bölgedeki Türk izlerini büyük ölçüde silmişler, Türk ismini de unutturmak için  ırmağa, Volga ismini vermişlerdir.   

Kazan Türkleri: Taş devrinden itibâren yerleşim bölgesi olan Kazan şehri, Türkistan’dan göç edip Hazar Denizi’nin kuzeyinden Avrupa içlerine uzanan Batı Hun Devleti içindeki Bulgar Türkleri tarafından Türk şehri hâline getirildi. Yıl: 450’dir. Târihin önemli Türk devletlerinden biri olan Altın Orda Hanlığı, Batu Han komutasındaki ordu ile 1236 yılında Kazan’a ulaştı. Altın Orda Devleti’nde taht kavgalarının başladığı 1400’lü yılların ilk çeyreğinde Uluğ Muhammed Han, Kazan şehrine gelerek burada bir devlet kurdu. Kazan Hanlığı,1556 yılında Ruslar tarafından işgal ve ilhak edilmesine rağmen bölgenin Türk yurdu olma özelliği, günümüze kadar devam etmiştir.

Hal böyle olmasına rağmen, bölge halkına Tatar veya Kazan Tatarları denilmesinin, Türk ismini unutturmaktan başka bir maksadı yoktur. 1500 yıldan uzun bir süredir bölgede Türk-İslâm kimliği ile yaşayan soydaşlarımızın Türklüğünü Ruslar unutturmaya çalışıyor olabilirler. Biz neden onlara yardımcı olalım ki? Onlar, bölgeye Türk olarak geldiler, Türk olarak yaşadılar ve dünyâ durdukça da Türk kalmaya devam edecekler.