M. Halistin KUKUL

Şair - Yazar

[email protected]

Düşündükçe/ 29

Kimsenin derdi, dîğerininkine uymuyor...Yeni değil, kâinat kurulalı beri, bu, böyle!...

Benim kendi derdim bile öyle!.. Bir günüm değil, bir anım bile, bir diğeriyle aynı değil!..

Dert önde; biz, peşindeyiz...

Yoksa tersi mi? Biz, önde; dert, peşimizde mi?  Bir türlü anlamıyor, karar veremiyorum! Sonunda…Hangisi, hangisiyse, diyor, bitiriyorum!..

Bir şey var ki…

“Gerçekten, biz, insanı sıkıntı içinde yaratmışız.” (Beled,4) âyetini okuyunca rahatlıyorum.

Elbette ki, bu “sıkıntı”lardan uzaklaşma çâreleri de sunulmuş bize!..

Öyleyse, niye ahlanıp  vahlanayım; niçin şikâyet edeyim!..Demek ki, her şeyin, bir yolu-yordamı, bir çâresi var, onu aramalıyım!

Zâten, temkini ve tedbiri elimden asla bırakmam...Tedâviyi ihmâl etmem. Söylenenlere, tavsiyelere tıpatıp riâyet ederim...

Doktorum, şunu şunu şöyle yapacaksın, bunu bunu yapmayacaksın, der, ben de aynen uygularım...

Tedbirini al, takdiri, Allah ü Teâlâ’ya bırak! Her şey O’nda, O’nun irâdesinde!..

Bize, tedbir emredilmiştir, bunu da bilmemiz gerekir!..

Doktor demiştim...Bu da tedbirin icâbı, değil mi?...

Yarın, öbür gün tekrar karşısına çıktığımda, “ık-mık” edip lâfı değiştirmeye, eveleyip-gevelemeye gayret etmem...Ne yaptımsam onu söylerim...

Peki, ilâhî huzura çıktığımızda ne yapacağız, hiç düşündük mü?

Üstelik, O, bize, kaç defa, “hiç düşündünüz mü?” veya “aklınızı kullanın” diye îkazda da bulunmuştur.

Artık, mâzeret yok...

Nice kişileri gördüm ki, kalp veya beyin ameliyatı geçirmişler...Perhize hiç riâyet etmiyorlar...

Efelik de taslıyorlar hani... Diyorlar ki:” Atın ölümü arpadan olsun...Nasıl olsa ölmeyecek miyiz?”

Çok rastladım ve mübalâğa etmiyorum!.. ”Atın ölümü arpadan olsun” MUŞ!..

Elbette, oluyor!..

Kendilerince, kabadayılık yapıyorlar!..

Birkaç gün, birkaç hafta veya ay sonra evinin kapısında bir cankurtaran...

-Ne olmuş, kim hasta?

-Filânca dayı/amca/teyze/hala, abla!..

Daha ziyâde erkekler!..En kabadayı onlar!..

Sonra!

Artık mâzeret yok!..

Doğru âcil’e!... Daha sonra?

“-Aman, Doktor Bey, sen bilirsin!..N’olur bir çâre!..”

Kızılca kıyamet kopar, ardından!..Ahlar, vahlar, keşkeler, dizilir sıra sıra!..

Ne yapsın Doktor Bey?

İstikamet yoğunbakım!..

Birkaç gün sonra morgun bir müşterisi daha hazırdır!..

İmam Efendi, “Er kişi niyetine!” dedikten sonra da kabir hayatı ve ebedî yolculuk başlar!..

Eeehh!

Atın ölümü arpadan ise, bu da böyle!..

Haydi güle güle!..Yolun açık olsun dayı/amca/teyze/hala!..İyi yolculuklar!..

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn”(Bakara, 156) (Biz, Allah’a âidiz ve O’na döneceğiz)

Herkes, kendi derdinin peşinde...Bense, kendiminkinin!..

O, önde; ben, arkada!..Baştâcım!..

Kendime nasihati de ihmâl etmiyorum…Aslâ!..

Diyorum ki:

-Sakın ha, derdi, dert edinme; çünkü, derdini, dert edinmek, derdini daha da azdırır!..

Ve;

Rahat ol fakat aslâ rehâvete kapılma…

E mi!..