(İKİNCİ CİLT –BİRİNCİ BÖLÜM)
Fazlı Köksal ‘Teftiş Yalnızlığı’ isimli eserinin 480 sayfalık birinci cildinde, 1982’den 1998 yılına kadar Türk Telekom’da devam eden görevi sırasında karşılaştığı olayları objektif bir şekilde anlatmıştı. Yönetimin yer yer zâfiyeti, personelin cin fikirliliği neticesinde, bir kısmı da göze batacak kadar ortada, apaçık, âşikâr gerçekleştirilen suiistimaller son derece ilgi çekici olaylar, yolsuzluklar yer alıyordu.
13,5 X 21 santim öncülerindeki 550 sayfalık ikinci ciltte; denetim sistemine ve özelleştirmeye, özellikle de Türk Telekom’un özelleştirilmesine ilişkin görüşlere geniş çapta yer veriliyor. Calib-i dikkattir ki, ‘peşkeş’ olarak vasıflandırılan Türk Telekom’un özelleştirilmesi ve diğer fâhiş hatâlar, yine üç maymun mârifetiyle nisyana mahkûm edilecektir.
Fazlı Köksal, devletin üç kuruluşunda 40 yıla yakın süre boyunca müfettiş olarak çalışması yanında devlet müfettişlerinin çatı teşkilâtı Devlet Denetim Elemanları Derneği’nde üst kademede vazife görmesi neticesinde elde ettiği tecrübe ile denetim sisteminin aksayan yönlerini ikinci ciltte bütün teferruatı ile açıklamaya devam ediyor. İsimler dizini bölümünde ismi bulunmadığına göre Orman Yüksek Mühendisi, İstanbul Bölge Müdürü Dr. Ali Sırtlı ile muhtemelen çakışmayan dönemlerde vazife görmüş olmalarından kaynaklanan sebeple irtibatlanamamış olması yazar için önemli bir kayıp. Kitabına intikal ettireceği çok önemli hâdiselerden bilgi sâhibi olabilirdi.
Kanaatimce okuyucuyu en doğru ve kestirme yoldan bilgi sâhibi olmasını sağlayacak metot, ‘İçindekiler’ başlığı altındaki satırlardan okumalarıdır.
O halde buyurunuz:
*Genel Müdürlükten Büyük Bir Müdürlük: (Elene Kampı) Ankara Şehirlerarası İşletme Müdürlüğü. 118, 121, 131, 133 servislerinin merkezi. Burada kullanılan cihazlar çağın gerisinde. Terlik Giyme Mecbûriyeti Var Fakat İdâre Terlik Vermiyor. Hapishâne-Manastır Hayatı. Çocuklu Çalışanların Akılları Çocuklarında. Daha İnsânî Çalışma Şartlarına İhtiyaç var.
*İbn-i Batuta’nın Aksaray’ı Olmaktan Çok Uzak. PTT ve Telekom Yönetiminin Uyumsuzluğu. Müdürsüz Yönetilen Müdürlük. Bürokrat Siyâsetçiden Korkarsa…
*Kayseri Aydınlıkevler Telekom Müdürlüğü. Kablo Hırsızlığından Sonra Menhol Kapağı Hırsızlığı. Misâfirhânelerdeki Bakan ve Genel Müdür Odaları.
*Çeşme’de Seminer Sonrasında Teftiş Kurulu Başkanı Soruşturma Geçiriyor.
*Sütçü İmam’ın Memleketinde Hatâlar… Hatâlar… Vahşi Bir Kumar. Hatâ mı Uyanıklık mı? *Bolu’da Teftiş. Dikkatin Böylesi. Tetikçiliğe Karşı Duruş.
*Kamuda Ücret Dengesizliği. Yolsuzlukları İzleme Komitesi. Banka Sırrını Açıklamaktan Yagılama. Milletvekillerine Mektup: Yolsuzluklar Toplumu Tenkit Ediyor, İçi Boşalan Bankalar; Kirli İlişkiler…
*Hüküm: Bir yerde yolsuzluk varsa denetim, denetim varsa yolsuzluk yoktur. Denetime verilen önem azaldıkça yolsuzluklar artar. Denetimin yapı ile ilgili problemlerini çözmeden … Yolsuzlukla mücâdenin gerçekleştirilemeyeceği kanaati…
*57. Hükümet ve Yolsuzluklar. Hangi alanda olursa olsun, af müssesesinin sık kullanımı, toplum vicdanını rahatsız eder. Hüküm: “Kamu Malı aleyhine işlenen suçları, bankaların içini boşaltanları, vatandaşın ‘yolsuzluk’ diye nitelediği eylemleri affetmeyin. Eğer affederseniz, bizler sizi affetmeyeceğiz.”
***
*Yazarın haklı bir talebi:
Pazarlama Dâiresi Başkanlığı görevini yürüttüğüm üç yıl içinde, başmüfettişliğe dönmek için üç defa dilekçe vermiştim. Üçünün de sebebi pazarlamayı özel sektör mantığı ile yürütmek maksadıyla yapmak istediğim yeniliklere, hantal bürokratik yapının engeller çıkarmasıydı. Dilekçelerimden birisini, Genel Müdür İbrahim Hakkı Alptürk, istifama sebebiyet veren olayın giderilmesini sağladıktan sonra geri çevirdi. İki dilekçem de yönetim kurulu tarafından reddedildi. Mehmet Ekinalan Genel Müdürlük koltuğuna oturduğu gün başmüfettişliğe dönmek için dilekçemi kendisine takdim ettim. Her pazartesi mutat görüşmelerimiz sırasında dilekçemin akıbetini soruyordum. Her seferinde ‘Sen devam et’ diyordu. Ama Sayın Ekinalan’ın bürokratik deneyimi olmaması yanında, yönetim anlayışını da kabullenemiyordum. Onunla çalışmamız mümkün değildi. Bir an önce başkanlıktan ayrılmak istiyordum. O yüzden birikmiş senelik izinlerimi de kullandım. Ama dilekçem bir türlü işleme konmuyordu. Bu arada Teftiş Kurulu Başkanlığına tâyin edilen Fikret Aydın da benim başmüfettiş olarak değil de müşâvir olarak görevlendirilmem için kulis yapıyormuş. Ama Ekinalan konuyu Hukuk Müşâvirine ve Personel Dâiresi Başkanlığına sorduktan sonra dilekçemi işleme koydurarak başmüfettişliğe tâyinim yapılmış.
Olaydan üç gün önce Genel Müdür Yardımcısı Celalettin Dinçer’in başkanlığında Osman Bal ve ben 'İzmir Bölge Müdürlüğündeki birimlere Türk Telekom'un Pazarlama ve Bilişim hedeflerini aktarmak’ üzere görevlendirilmiştik. Önce İzmir’de incelemeler, toplantılar yaptık. Daha sonra Manisa’ya geçtik. Manisa İl Müdürlüğü toplantı salonunda sunum yaparken telefon çaldı baktım Genel Müdür. Bana bir şeyler sordu, anlattım. Sunuma kaldığım yerden devam ettim. Tam sunumu bitirdim, Celalettin Dinçer’in telefonu çaldı. Açtı. Konuşurken rengi attı. Üç yıllık çalışma arkadaşım olduğu için iyi tanıyordum. Yüzünün hâlinden kötü bir şey olduğu belli idi. Salondakilere ‘Arkadaşlar önemli bir işimiz çıktı. Ankara’ya dönmek mecbûriyetinideyiz’ dedi.
(İKİNCİ VE SON BÖLÜM YARIN VERİLECEKTİR)