Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

[email protected]

Öğrendim ki… 31

*Öğrendim ki… Hiç kimse tek hakîkat temsilcisi değildir. (İlhan Karaçay’daan)

*Ahlâk iledir kemal i âdem

Ahlâkiledir nizam ı âlem

Ahlâka nazar edilmeyince

Semt i edebe gidilmeyince

Âlemde nice mâarif ehli

Tercih ediyor ulema cehli

Anlamı;                                                                                                                                                                                                                     
İnsanın kemali ahlâk iledir,

Âlemin düzeni ahlâk iledir,

Ahlâka değer verilip bakılmayınca

Edebin bulunduğu semte gidilip de                                                                                                                                      
Edep sahibi olunmayınca,

Âlemde birçok ilim ve kültür adamı

Cehâleti, ilimlere tercih ediyor.

Ömer Nasuhi Bilmen

*Öğrendim ki… Eğer basitçe ifâde edemiyorsanız, yeteri kadar anlamamışsınız demektir. (Einstein’den)

*Devamlı şikâyet etmek kanı soğutur, dolaşımı yavaşlatır. Bu durum, mizacın soğumasına sebep olur. Ayrıca bolluk ve hareketin önünü kapatır. (İbn-i Sînâ)

*Öğrendim ki… İnsanoğlu, yaşadıklarıyla değil, yaşattıklarıyla anılır.

*Kendi doğrularımızın yanlış olma ihtimalini kabullenebilmek bizi doğruya daha çabuk ulaştırır. (Necâti Saygılı’dan)

*Öğrendim ki… Milletin ruhu dilidir, dili de ruhu. Dil aynı zamanda milletin ruhunun dış görünüşüdür. (Kemal Tâhir’den)

*Ne batıyı tanıyoruz, ne doğuyu! En az tanıdığımızsa kendimiziz! Biz Müslümanlığından, doğululuğundan, Türklüğünden utanan; târihinden utanan, dilinden utanan şuursuz bir yığın haline geldik. (Cemil Meriç)

*Öğrendim ki… Her tedbir, her takdiri değiştiremez.

*Sâdece insanlar değil, insanlar dışında yüzbinlerce canlı, kendisine ve yavrularına güvenli bir yer arıyor ve buluyor. Bulamayan yok. O halde insanoğlu da dâimî bir arayış içerisinde olmalı.

 

BİLGİLİK

3 Mayıs Türk Milliyetçileri günü vesilesiyle…

 

İLK TÜRKÇÜLER

Sümerlerin Türk olduğu söylenir. Doğrudur. Onlar hakkında fazla bir bilgiye sâhip değiliz. Bu sebeple o dönemden örnekler vermek gerçekçi olmaz. Sümerlerden kaldığı söylenen; ‘Biliyorsan öğret, bilmiyorsan öğren’ sözünü hâfızâlarımıza yerleştirebiliriz.

Târihteki ilk Türk Devleti’nin, Hun İmparatorluğu olduğu bilinmektedir. Hun İmparatorluğu ile ilgili olarak günümüze ulaşan bilgiler daha kapsamlıdır. Büyük Hun İmparatoru Mete Han, ‘Bir savaşçının kaderinde, atının üzerinde savaşırken ölmek olmalı. Bizler ve bizden sonra gelenler, bu şekilde ölmeye devam edersek, milletimiz diğer milletleri yönetir. Böylece; kahraman ve üstün millet olduğumuzu dünyâya kabul ettiririz.’  Demişti. Bu sözleriyle Mete  Han’ı ilk Türk Milliyetçisi olarak kabul etmemiz, doğru bir değerlendirmedir.

Ancak bu sözler ve sözlerin yorumu, o günün şartları için doğrudur. Günümüzde, özne değişmiştir. İlim ve teknoloji üretimi, âdil yönetim, iktisâdî ve siyâsî bağımsızlık ve benzeri kavramlarda liderlik söz konusudur.

Sonraki yıllarda da pek çok Türk Milliyetçisi, târih sahnesindeki yerini aldı. Bunların en önemlilerinden biri Göktürk Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdârı Bumin Kağan’dır. O: Türk adını, devlet isminde ilk defa kullanan devlet kurucusudur. Türk Dili’nin en eski yazılı belgelerinden olan Orhun Âbideleri’ni oluşturmuş ve taşlar üzerine:                                                                                           

‘Ey Türk milleti, yukarıda gök çökmedikçe, aşağıda yer delinmedikçe senin töreni kim bozabilir?’

Diye yazdırarak Türkün cihan hâkimiyetini 720 yılında ilân eden Bilge Kağan’ı da hatırlamamız gerekir. 

Târihteki Türkçüler; Abdülkerim Satuk Buğra Han, Selçuk Bey, Çağrı ve Tuğrul Beyler, Alparslan, Birinci ve İkinci Kılıçarslan ile devam eder.  Sonra târih sahnesine Osman Gazi gelir. Osmanlı pâdişahlarının tamamına yakını Türkçüdür. Son Osmanlı Türkçüsü Sultan İkinci Abdülhâmid Han’dır. Sultan Mehmed Reşad Han’ın Türk Ocakları’na önemli miktarda bağışlarda bulunması sebebiyle O’nu Türkçüler arasında zikretmek, kadirşinaslık borcumuzdur.

1800’lü yılların ikinci yarısında, Askerî Okullar Bakanı olan Şıpka Kahramanı Süleyman Paşa, Türklük Bilgisi’ adlı dersin müfredat programını hazırladı ve Türk Târihi isimli kitabı yazdı. Bu sebeple Süleyman Paşa, Türkçülük ülküsünün ilk teorisyeni olma özelliğine sâhiptir.

Yine aynı yıllarda, Bursa Vâlisi olan Ahmet Vefik Paşa, Ebü’l-Gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türkî (Türklerin Soy Kütüğü) isimli eserini Doğu lehçesi olarak adlandırabileceğimiz Çağatay Türkçesi’nden İstanbul Türkçesi’ne çevirdi.  Önemli Türkçülerden biridir.

Kırım’da Gaspıralı İsmail ve O’nun teyze-zâdesi Tataristan’da Yusuf Akçura, Azerbaycan’da Ahmet Ağaoğlu, Hüseyin-zâde Ali Bey, Başkırdistan’dan Zeki Velidî Togan… Türkçülüğün simge isimleridir.

Türkiye’de Ziya Gökalp, Cumhuriyetimizin Bânisi Mustafa Kemal Atatürk, Rıza Nur, Hüseyin Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş’le Türkçülüğün önderleri serisinde yakın târihimize geliyoruz.

Ebedî âleme intikal etmiş Türk büyüklerine rahmet niyazlarımız bâki ve dâimdir. Hayatta olan Türk Milliyetçilerine sağlıklı ve huzurlu günler, ideallerini gerçekleştirme yolundaki çalışmalarında kolaylıklar dilerim.