Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Eğitim ve Millî Eğitim Üzerine - 2

(İKİNCİ BÖLÜM)

Kod olan veya sayılanlarla yapılandırılma

Bu hükümlere dayanarak şu sorular öne çıkarılmalıdır: Kim(ler), hangi değer, bilgi ve davranışların sahibi olmak istiyor? Kim(ler) bu bilgi, değer ve davranışların sahibi olmak isteyenleri, nasıl ve niçin engelliyor? Edinilmesi istenen bilgi ve davranışların kaynağı, modeli ve sınırları ne(ler)dir? Vahyin bildirdiği bilgi ve modelleri temel saymak şartı ile zamanın, şartların gereği olan bilgi, değer ve davranışlar nasıl kazandırılacak?

Bu soruların cevaplarının her biri eğitim adlı kavramla ilgili ve ilişkilidir. Eğitim kavramı, bir tarafıyla sosyoloji ve psikolojiye, bir tarafıyla sosyal psikoloji ve davranış bilimlerine ait tespit ve değerlendirmelerle ilişkilidir. Eğitim kavramının en derininde ise, toplumun kendilik bilgisine bağlı benzeşmeyi sağlayıcı dili ve kanaatleri bulunur. Bireye benlik ve kimlik kazandırıcı kod nitelikli özellikler, bir yanı ile atalarından, diğer yanıyla mensubu olduğu toplumdan gelen benzeştiricilerdir.

Benzeşmeyi vazgeçilmez kabul eden ilkeler ve hedeflere bağlı, bilgilendirici ve davranış kazandırıcı uygulamalarla biçimlenen işlemler dizisine eğitim diyoruz.

Eğitim kelimesinin kökünün eğmek fiilinden geldiğini zannedenlerden farklı düşünüyoruz. Önce değerli dil bilgini Ahmet Buran’ın ilettiği notu tekrarlayayım:

“Eski Türkçede İgid/t-mek: beslemek, yetiştirmek (hayvan, köle) İgit-> eğit->eğit- im. Eski Türkçe: [Orhun Yazıtları, 735] ol yilkıg alıp igittim (o atı - sürüsünü?- alıp besledim] Eski Türkçe: [ Divan-i Lugati't-Türk,1073]; ol anı igitti (onu yetiştirdi.) Kök biçimi igidti olup dal harfi benzeşime uğrayarak te olmuştur.”1

…………………….

1 Dil konularında bilemediklerimi Prof. Dr. A. Buran’a sorarım; O, lutfedip cevap nitelikli notlar gönderir, var olsun.

Kelimenin kökü eğ-mek değil egle-mek/eğile-mek olmalıdır. Eğlemek fiilinin karşılığı olmak üzere bir tanım yapalım: Eğlemek, bir insanın, duygusunu, düşüncesini, hayâlini ve zevk alma, ya da dördünü bir zaman aralığında bir yerde tutmak, bir araya getirmek, bir yerde yoğunlaştırarak zaman geçirmektir. Eğlenmek, insanın yoğun duygulanmalarla hoş vakit geçirmesini sağlayan bir ortamda bulunması değil midir?

Eğitilme (eğitimlenme) kelimesi ise bir insanın duygusunda, düşüncesinde, hayâlinde ve tefekküründe yeni kazançlar sağlayarak davranışlarında değişimler oluşmasını sağlayıcı etkilendirmelerdir. Bu etkilen(dir)melerin, hangi gerekçelerle, hangi kodlara bağlı, hangi özellikleri taşıyan kimseler tarafından yapılacağı konusu, eğitim adlı işlemleri çok boyutlu bir alana dönüştürmektedir. İnsanın duygusunun düşüncesinin hayâlinin tefekkürü ile davranışının değiştirilmesi, ondan beklenenler ile ilgilidir. Kim(ler), niçin, hangi beklentiler içindedir.

Arapçadan alınan üç kelimeye de işaret edeyim: Ta’lim, terbiye ve tedris...

Genellikle organların işleyişini beklentiler yönünde biçimlendirmek üzere yapılan programlı tekrarlara ta’lim denilir. Duygunun, hayâlin, aklın, fikir yürütme yönünde, bilgi ile donatılmış hâlde işletilmesinin kazandırılması terbiye’dir. Tedris ise yeterli bir kaynak (kişi, kitap) aracılığıyla bedenin ve/veya psikolojik ögelerin bilgilendirilip etkilendirilmesidir. Türkçemizde bu üç kavrama ve işlevlerine eğitim ve öğretim adı verilmiştir.

Eğitim denildiğinde genellikle içinde sistemli veya sistemsiz öğretmeler ve bilgilendirmeler düşünülmektedir. Bir kısmı düzenli veya düzensiz olmak üzere insanı etkileyip biçimlendiren yaygın eğitimdir; diğeri ise düzenli, ilkeli örgün eğitimdir.

Bu iki farklı etkileme, biçimlendirme süreç ve işlemlerini dikkate alarak bir tanım yapalım: Toplumun tarihî kodlarını hareket noktası sayan, zamanın şartlarını ve bilgi birikimini bir değerler bütünü olarak gözeten, bu ilk özellikleri öne almak şartıyla, toplumun ihtiyacını duyduğu insan tipinin esas olduğu yeni nesiller var etme, oluşturma, geliştirme hareketine eğitim denir.

Eğitimleme yapan etkileme odakları İnsana doğduğu andan öldüğü ana kadar bazı değer ve davranışları, bazı bilgi ve benimseyişleri kazandırmaya çalışan etkileme odakları vardır. Bunların bir kısmı özel bir programı ve sistemi olmayan olumlu ve olumsuz etkileyici, eğitici odaklardır.

Yaygın eğitim adını verdiğimiz farklı beklentilere bağlı etkileyici, yönlendirici benimseticilerden başlayarak örgün eğitime kadar olan odaklara yüzeyden de olsa değinelim:

İnsana değer ve davranış temellerinin atıldığı, benimseyişlerin kazandırıldığı ilk odak ailedir. İnsanın doğuştan getirdiği mizaç/huy adlı genetik aktarımların biçimlendirdiği varlık temel eğitimi aile içinde alınmaktadır. Kurulmasında ve işleyişinde çok açık ârızalar olmayan aileler için çocuk eğitimi öncelikli bir dikkat alanıdır. Yeterince denetlendiğinden şüphemiz olan yuva ve kreşlerin ailedeki şefkat ve merhamet temeline dayanan duyarlılığa benzemeyeceğini kimse reddemez.

(DEVAM EDECEK)