Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Eğitim ve Millî Eğitim Üzerine - 4

(DÖRDÜNCÜ BÖLÜM)

Tarih bilgisi; ortak üzüntülerin, acıların, mağlubiyetlerin ve sıkıntıların da gurur verici şanların, şereflerin, zaferlerin de yansıdığı alandır. Tarih, kötü yönetilmenin getirdiği bedel ödemeler ile bilim üretmede geriliğin aydınlığa çıktığı geçmiş bilgisidir. Tarih, akıllı yöneticilerin ve şahsiyetiyle yaşadığı zamana ve sonraki zamanlara damga vurmuş büyük insanların meydana getirdiği ortak hâfızadır. Tarih adlı ortak hafızanın sunduklarından ‘kendilik bilinci’ne kaynak sağlamayı bilenler, eğitimde bu kod bilgisini vazgeçilmez kaynak sayarlar. Tarih bilgisi, dünkü olay ve durumların da onlarla bağlantılanan bugünkü olay ve durumların da niçinlerini düşündürebilmektedir. Gerek yaygın eğitilme süreçleri gerekse örgün eğitim ilke ve programları, tarih bilgisinin sunduğu kodları kaynak olarak görebilirse, eğitim bir kültürün yaşatıcı enerji kaynağına dönüşür. Tarih, mensupluk ve aitlik, millî benlik ve millî kimlik nitelikli kodların saklandığı bir ana kaynaktır. Bu ana kaynaktan yararlanılarak yapılmış bilgilendirmeler ve eğitimlendirmeler, gelecek kaygısını azaltır.

Sosyologlar, toplumlardaki kültürel tabakaları bütünleştirme gücü olan etki alanının, eğitimlendirme işlevinin, ortak benimseyişlere ait kodların yer aldığı tarih bilgisi ile mümkün olduğunu söylüyorlar. Bu işlev dikkate alındığında, örgün eğitimi yapılandıran birincil kaynağın kendi tarihî gerçeğimize sahip çıkıp saygı gösterip yeni enerjilenmelerin sebebi hâline getirilmesi gerektiği açıktır. Tarih bilgisi, bedeli ödenmiş toprak, tapusunu ataların aldığı vatan kavramına ulaştırır. Edebiyattan sayılan eserler de her türden yaygın eğitim araç ve ürünleri de örgün eğitim program ve imkânları da tarihin gerçeğine saygı duymanın gereğini yapmalıdırlar.

Evrensel bilgi birikimi

Eğitimin bir başka kaynağı da zamanın biriktirdiği, insanlığın kullanımına açık olan bilgiler ve hükümlerdir. İnsanlık hangi yüzyılda ise, hattâ hangi yılda ise, o zaman diliminde, dünyanın kazandığı bilgi birikiminden yararlanmak aklın gereğidir.

Bu bilgilerin bir kısmı evrensel sayılacak niteliktedir. Matematik, fen ve tabiat bilimleri ile sağlık ve mühendislik bilimleri insanlığın zaman içinde ulaştığı ortak bilgilerdir. Bu ortaklığın dikkat edilmesi gereken yanı, o bilgi ve teknolojileri kim üretmiş ise onun diline dayanan kavram ve terim bilgisinin de dilinize sızmış olmasıdır. Yabancı kavram adlarına dayanan bilgiler ve teknolojiler, kontrolsüz ölçülerle eğitim ve öğretim hayatında yer almaktadır. Akıl sahipleri, dile giren bu kelime sızmalarının iletişime de benlik ve kimlik bilgisine de olumsuz etkiler yaptığını bilirler.

Bu bilgilerin bir kısmı ile teknolojiler ve makineler, pazarlama yoluyla gerçekleşen sömürme aracıdır. İçinde yaşanan yüzyılda ülkenize ve halkınıza yapılması olasılığı olan düşmanlıkları bilmek ve bildirmek de eğitimin işlevidir. Gerek dışarıda gerekse içeride devletinize, rejiminize ve vatan topraklarınıza yönelmiş örtülü ve açık düşmanlıkların bilgisinin verilmesi hem yaygın eğitim kuruluşları ve araçlarının hem örgün eğitim sisteminin görevidir. Bu devletin, bu rejimin düşmanı olanları görmezden gelmek de bazı devlet ve halkların size oynamakta olduğu oyunları duymazdan gelmek de akıl sahiplerinin reddedeceği durumlardır. Bu halk, bu devlet ve bu vatan hangi şartların içindedir, bunları niçin ve nasıl değiştirmek zorundadır sorularına ait kod bilgiler de bilinçli eğitim ve öğretimin kazandıracağı mutlak ihtiyaçlardır. Örtülü ve/veya açık şartların bilgisinin örgün eğitimde verilmesi gerekenlerin verilmesinden rahatsız olanlar derhal harekete geçerek gereğini yaparlar: Bakanlar ve bürokratlar onların istediklerini yapmaya koyulurlar.4

Eğitim sistemi, içinde bulunduğunuz yüzyılın şartlarına, size kurulan tuzaklara ait bilginin kazandırılmasını üstlenmiyorsa sömürülme kaçınılmazlaşır. Bu açıdan baktığımız zaman şartlar, dayatmalar ve tuzaklara ait bilgilerin örgün eğitim sisteminden neden kaçırıldığı önem kazanan bir meseledir. Diğer yandan teknolojinin size ne kadar ulaştığı ve bunu sizin ne kadar kullanabildiğiniz ne kadarını ürettiğiniz, kullandıklarınıza hangi maddî ve manevî bedelleri ödediğiniz ise ayrı bir meseleler yumağı olarak önünüzdedir. Şartların ortaya koyduğu gerçeklikleri dikkate alarak gerek sağlık bilimleri gerek fen ve tabiat bilimleri için insanlığın birikiminden yaralanmak gereklidir.

Dünyanın ortak bilgilerinin içerisinden -özellikle de sosyal ve beşerî bilimlerde kendisine gerekli olanları alıp, imbikleyip örgün eğitimde kullanmak yeterlidir.

(DEVAM EDECEK)