Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Sadık K. Tural’ın Edebiyat Bilimine Katkılar -I- adlı kitabı Üzerine- 2

Kader Hoca’mızın titiz ve dikkatli çabaları ile okuyucuya ulaşan bu kitapta yüzden fazla kavramın tanımı ve açıklaması var. Diğer kitaplarında da çok geçen anlatma ihtiyacı kavramı Sadık Hoca’mızın anahtar kavramlarındandır. O bunu öncelikle insan olmanın sonra da toplumla ilişki kurmanın önde gelen aracı sayıyor. Sadık Hoca’nın anlatma ihtiyacı kavramına yüklediği üçüncü işlev ise edebiyat eserlerini var etmesidir. Başta Sadık Tural ve Kader Eş Hoca olmak üzere siz değerli hocalarıma teşekkür ederim. Şimdi konuşmalarını yapmak üzere sözü Felsefe öğretmeni Kader Hoca’ya bırakıyorum.

Kader Eş: Sayın hocalarım öncelikle sizleri saygı ve iyi dileklerimle selâmlıyorum. Bugün Sadık Hoca’mızın Edebiyat Bilimine Katkılar I kitabının 2024 Aralık baskısında yer alan ‘‘Anlatmak İhtiyacı’’ başlıklı yazısının taşıdığı düşünsel boyutu konuşmak istiyorum. Hocamızın bu yazısı, çok katmanlı bir metin olma özelliği taşımaktadır. Bir yanıyla kapsamlı edebiyat bilgisi içerirken, diğer yandan sosyoloji, psikoloji, tarih, din, felsefe, eğitim alanı ile ilgili bilgiler de içermektedir ama en nihayetinde insanı anlatan bir yazıdır.  Yazının edebiyatçılara ilişkin yönünü edebiyat araştırmacılarına bırakarak, ben düşünsel yönünü anlatmaya çalışacağım. 

Sadık Hoca’mızın konuşurken ve yazarken her cümlesinde kavramlara dayanan bir anlatma retoriği var. Bu retorik çoğu zaman uzun cümlelidir fakat bu uzun cümleler duyguları, düşünceleri ve hayâlleri uyaran, etkili bir derinlik taşır. Duyguları sarsan, düşünce zenginleştirici bu cümlelerde o, çok farklı ve çok çeşitli kelimeleri kullanmaktadır. Bilgisayar imkânlarından faydalanılıp şunların yapılması çok iyi olacaktır:

1. Sadık Hoca’nın kullandığı kelimelerin dizini… (Toplam olarak kaç kelime kullanmış? Hangi kelimeler kaç defa geçmiş? Hangi ünlü kişilerin adlarına yer vermiş?)

2. Sadık Hoca kitaplarında birçok farklı kavramın tanımlarını yapıyor. Kavramların tanımları için onun sözlüklerden, ansiklopedilerden alıntıladıkları da var, kendi tanımladıkları da. Kendi tanımları çok ilginç ve etkileyici.  Ben Sadık Tural Kavramlar Sözlüğü yapılmasının ve yayımlanmasının, yeni kuşakları düşünmeye yönelten bir kaynak olacağına inanıyorum.

Bunlarla beraber şiir adlı çok katmanlı, çok özel bir ürünü anlamak ve bunu başkalarına anlatmak ihtiyacı da Sadık Hoca’ya bilgeleştiren bir bilgi birikimi kazandırmış. Dinlediklerinin, okuduklarının sonucunda anlatma ihtiyacına, dinletmek ve anlaşılmak ihtiyacına yol açan bir birikim sahibi olmuş. Her insandaki anlatarak paylaşma eğilimi Sadık Hoca’da kavramlar aracılığı ile hikmet arayışına, hakikat arayışına dönüşmüş.

Hocamızın bence asıl farkı ise Müslümanlıkla ilgili her türden bilgiyi, hakikat’e götürücü ve ruh temizleyici olarak kazanmış olmasıdır. Ruh, erdem alanıdır ve Rabb’e bağlıdır. Ruh; öfkeyi, kini, fesatı, haseti ve ikiyüzlülüğü tanımayan yanımızdır. Sadık Hoca’mız “iç ayna” derken çoğunlukla RUH adlı yanımıza işaret ediyor. Onun bilgi anahtarlarının listesi yapılacak olsa, Ruh kavramı çok önemli bir yer tutar. Annesinden ve ilk aile çevresinden dinlediği hikâyemsi, romanımsı anlatmalar hocanın kişisel ruhunun ilk temellerini oluşturmuş.

Anlatmak ihtiyacı yazısı da bu türden bir hikâyelendirmeyle başlıyor; hoca, çocukluğundan bir hâtırayla, annesi, büyükannesi ve komşularının arasında geçen konuşmalarından aktardıklarıyla bir temel atıyor.  Bu kısım bence, çoğunlukla sözlü anlatımda yaptığı gibi yazılarında da gördüğümüz gibi veya anlatmak ihtiyacının doğurduğu diğer yazılı metinleri tahlil ettiği düşünce ürünlerinde olduğu gibi bir büyülü kavramı düşündürmeye çalışıyor. Kutsal kitaplar veya halk inançlarını oluşturan mesajları taşıyan bilgilendirmeler, “hakikat”i anlatma ve anlaşılmasını sağlama değil midir?

Yazıda anlatmak ihtiyacı insan olmanın gereği olarak görülür ve tüm insan eserlerinin bu ihtiyaçtan kaynaklandığına vurgu yapılır. Anlatma ihtiyacına bağlı işlemler yaşanılan kültürün içinde ortak dilin imkânlarıyla gerçekleşir. İnsan, davranışlarında güzel etkileme, söz ve yazıyla anlatma çabası gösteren bir varlıktır.

İnsanın insan olma sürecindeki basamaklarını anlatmayı hedefleyen bu yazı birçok alt başlığı kapsayan bütünleştirici bir yazı. Hocamın şu tanımı bunun iyi bir örneği:

“İnsan, gerçek sandıkları ve saydıkları ile değişmez hakikat, derin hikmet arasında gelgitler yaşayan bir canlıdır.” Bu basit gibi görünen tanım çok katmanlıdır:

Gerçekten de her insan gelgitlerinin, başarı ve başarısızlıklarının, övünç ve pişmanlıklarının toplamıdır. Bu toplamın içinde öyle sandıklarımız ile öyle saydıklarımız büyük bir yer tutar.  İnsanın gelgitlerinin derinlerinde ihtiyaç saydıklarına ilişkin çoğunlukla doğru olmayan, acele verilmiş kararlar vardır. Sadık Hoca’mız ihtiyaç sanma ve saymalarından doğan bilgilenme ve anlatma hâllerini görüyor, gösteriyor.

O, bir yanıyla çocukluğuna uzanan birikime ait hikâyeciklerle süslü bilgiler sunarken diğer yanı ile çok okumuş, dinlemiş olmak yoluyla kazandıklarını sunar. Okumalarını dip notlarda, ara notlarda kolayca buluyor.                                                                            (DEVAM EDECEK)