Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Sadık K. Tural’ın Edebiyat Bilimine Katkılar -I- adlı kitabı Üzerine- 3

Hocamız, öncelikle anlatmak, anlamak, anlaşmak kelimelerinin kökenini vererek yazıya başlıyor. An-ladığını başkalarına an-latmak ve an-laşmak kelimeleri Türkçe ANG (nazal/damak n’si) kökünden üretilen kelimelerdir diye tespit ediyor. Yazının düşünsel seyrini hocamızın şu cümleleriyle takip edelim:

Anlamak, aklın, sezginin, ilhamın, hayâl kurmanın, duygulanmanın, fikir yürütmenin, bilinçli olarak değerlendirebilmenin işlerliği ile oluşan bir sonuçtur. Anlamak, beş duyu ve diğer bilgilendiricilerin işleyiş göstermesiyle gerçekleşen, tanıma, kavrama, değerlendirip hüküm verme gücüdür.” diye tanımlıyor hocamız. Bilgi de anlama yoluyla oluşan hükümlerdir. Anlamak yetisi; anlama, ilişkileri kavrama, algılama, soyutlama, öğrenme, yeni durumlara uyma, çıkarsama, yargılama, genelleme, çözümleme, birleştirme, ayırt etme, eleştirme yetki ve yeteneklerinin toplamıdır.

Hocaya göre, tarihte yaşamış toplumların birbirleriyle olan dostluklarının veya düşmanlıklarının kaynağında “benim anlattığım gibi anla” ve düşün, yaşa tezi vardır. Güçlü olanlar anlatma ve dinletme dayatmaları yaparlar. Anlatma hak ve yetkisi birikime, güce dayanmaktadır. Bilgi güçtür. Statü, rol, fonksiyon belirleyici servettir. Seviyeli meraklarla elde edilmemiş bilgi ise sömürüye açık hâle getirir. Bilgi; kendini inşa etmeye, kendi olamaya katkı yapıyorsa değerlidir. İnsan iyi ile kötüyü, zararlı ile yararlıyı, ahlâklı ile ahlâksızı güvenli ile tehlikeliyi, güzel ile çirkini ayırt etmelidir; bunu da aklı ve bilgisiyle yapmalıdır. Böylece kendi olmalıdır.

Sadık Hoca’nın ilgi çekici ve değerli yanlarından biri ise, Kur’ân ve Hadis hükümlerini ilâhiyatçılar kadar etkileyici cümlelerle sunmasıdır. O, Rab kelimesini bütün varlıkları yazılımlandırıcı, kader belirleyici; insandaki ruhu ise arı, duru bir yapı olarak desteklenmesini sağlayan yüce muktedir olarak anlıyor ve anlatmaya çalışıyor.

Hoca’nın düşünme ve inanma sistematiğine göre her varlığın bir yaratılma sebebi, yapısı ve fonksiyonu var. Buna fıtrat diyelim.  İnsan fıtratı varlıklar aleminin en özel olanıdır. Fıtrat, ruhun tertemizliği ile temellenmiş olup iyilik, yararlılık, dürüstlük, güzellik ve sevgi ile merhamet ölçütleriyle bezelidir.  Fıtrat, değerli bilgi edinmeyi ihtiyaç saydığında, sapma ve sapıtmalardan kendisini korur.  Kendisi olma, haddini, sınırlarını bilinçli olarak bilmedir, korkarak değil.  İslâm sûfilerinde “nefsin hakikatine sahip çıkacak” bilinç seviyesine ulaşma çabasına râzı olma, arınmanın ön şartıdır. İnsan fıtratında hırs, haset, kibir, riyâ olarak dört olumsuz enerji de bulunmaktadır. Bunlardan kurtulduğu oranda dinginlik, huzur ve mutluluk kazanılır. İnsan Allah ile bağlantı kurma hakkı verilmiş cüz’î iradeye sahiptir. Yaratan adına kendisini sevmek de kendi olmak için zorunludur. Rabb’in istediği gibi olmak şartı ile kendini sevmek, iç aynanın hırs, riya, kibir, hasetten kurtulması oranında bir haktır. Sevmek ve sevilmek öğrenilmesi ve emek verilmesi gereken iki arındırıcıdır.  Bir başkasının ruhunun elektriklenmesi ile sevmenin çekim gücü muhabbettir. İnsanın ruhu insanın iç benine de yansımaktadır.

Hikmet; insanın iç aynasındaki kirlenmeyi temizlemeyi, ruhu, nefsin kelepçelerinden kurtarmayı amaçlayan bilgilerdir, hükümlerdir. İnançların ötesindeki ve üstündeki hakikate ermek insanın kendi ruhuyla bütünleşmesidir. Erişilmesi gereken hakikat ise yaratılma sebebini arama, sevmenin ne olduğunu öğrenme, kendi olmanın sınırlarını idrak etme, ruhunu dinlemedir.

Özgürlüğün sınırları ahlâk ve erdemdir. İnsan adlandırma, anlamlandırma ve anlatma davranışları gösterebilen bir varlıktır. Resuller ve nebilerin bu özellikleri en üst düzeydedir. Sonra bilgeler (veliler, sûfiler, hakîmler), sonra bilginler (temel bilimler, fen bilimleri, sosyal bilimler) sonra da diğer insanlar.

İnsanlaşma var edilmişliğin sebebini aramaya açık bir zihin sahipliği ile kendi olmaktır.  Yaş gruplarını dikkate alarak kendi olma gerçeğinin gerektirdiği hikmetleri kazanmak hem örgün eğitim hem edebiyattan sayılan metinler olmak üzere yaygın eğitimin hedefi olmalıdır.

Hikmet, yaratılma sebebini arama, sevme adlı yönelişin ne olduğunu öğrenme, kendi olmanın sınırlarını idrak etme bilgisidir. Hikmet, insanla Rabb’i arasındaki bağlara ait en derindeki sırlara doğru yönelmenin kazandırdığı bilgidir. Hikmet kavramı hakimlerin(bilgelerin) ve filozofların anahtarıdır.

                                                                                                     (DEVAM EDECEK)