Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

[email protected]

Ağlama Asan Ağlama- 2

(İKİNCİ -SON- BÖLÜM)

Hasan Bey, annesi ve kardeşleriyle Bafra’ya yerleştikten sonra aklından hiç çıkaramadığı, çıkaramayacağına inandığı Hâlina’sını görmek için Almanların desteğindeki Bulgarların işgali altında bulunan Yunanistan’a gitmeyi kararlaştırır. Kitabın bu kısmı âdetâ bir casusluk romanıdır. Ölüm; sayfalar, satırlar arasında kol gezmektedir. Kendisine yardımcı olacak kadroyu oluşturur ve yola çıkar. Dostlar seferber olmuş Asan’ı korumaktadır. Askeriyedeki gece yürüyüşü gibi Bulgar işgali altındaki Yunanistan’ın balta girmemiş ormanlarını gecenin karanlığında nefes almadan aşmışlardır.  

Büyük zorluklar, tehlikeli günler ve saatlerden sonra Hâlina’sını ilk gördüğü okula gider. 

Sonrasını kitaptan okuyalım:

Okulun bahçe kapısından girdi, kapıda bekleyen kır saçlı yaşlı hademeye yaklaşarak ‘Celena’ deyince, kapıdaki yaşlı hademenin ilk sözü ‘Rum musun?’ olmuştu.

Hasan rahatlamıştı. ‘Evet, adım Kostas. Kavala’dan geliyorum. Celena burada çalışıyordu acaba hâlâ çalışıyor mu?’ Yaşlı Rum, okulda beş yıldır çalıştığını, yaşlı olduğu ve Bulgarca bildiği için henüz sürülmediğini ve de okulda çalışmasına izin verildiğini söyleyerek Celena’nın ismini duyduğunu lâkin evini veya sürülüp sürülmediğini bilmediğini söyledi.

Bu defa Hasan ‘Sophia?’ dedi. ‘Sophia keman hocası?’ ‘Oooo, Sophia hâlâ burada. O da çok yaşlı olduğu için bıraktılar. Ayrıca yine çocuklara keman öğretiyor, evi de buraya çok yakın.’ diyerek Sophia nin evini târif etti.

Hasan teşekkür edip ayrıldıktan kısa bir süre sonra yaşlı hademenin târif ettiği evi bulduğunda düşünmeden kapıyı taktakladı. Birkaç defadan sonra kamburlaşmış, zayıf beyaz saçlı yaşlı bir kadın kapıyı açtı. Hasan hemen tanımıştı Sophia Öğretmenini. Sophia da şaşkınlıkla Hasan’a bakıyordu ‘Bu kim?’ diye.

Hasan hemen sessizliği bozdu. ‘Ben Asan. Olucaklı Türk öğrencin.’

Sophia hâlâ şaşkınlıkla bakıyordu ve sonunda Hasan’ın elinden tutarak içeriye çekti, Hasan’a sarıldı ‘Ah be evlâdım, sen nereden çıktın? Bu günleri de görecek miydim? Gel bakalım, gir içeri, özlemişim seni. Gel bir daha sarılayım, öpeyim seni’ diyerek Hasan’a küçülmüş vücudu ile uzanmaya çalışarak sarıldı, bağrına bastı. ‘Ah benim aslanım, otur bakalım’ dedi.

Oturdular. Sophia Öğretmen, daha önceden kendisi için hazırladığı çaydan Hasan’a da ikram etti. Bu arada Hasan, Sophia’ya, ta buralara kadar nasıl ve niçin geldiğini anlattı. Sophia da çok kötü günler içinde olduklarını, Bulgar mezaliminin boyutlarını, köyün hemen hemen tamamının sürgün edildiğini, karşı gelenlerin kurşuna dizildiğini, sâdece çok yaşlı, yürüyemeyecek derecede olanların kalmalarına izin verdiklerini Hasan’a anlattı. Hasan Hâlina’yı sorduğunda da Sophia’nin yüzü birden değişti. Hemen kendini toparlayarak ‘Onların çiftliklerinin Bulgarlar tarafından askerî üs olarak kullanıldığını duyduğunu, fakat âkıbetlerinden haberi olmadığını’ söyledi. ‘Onları da sürgün etmişlerdir’ tahmininde bulundu. ‘Hâlina’nın kardeşinin de mukavemet güçlerine katıldığını’ söylemişti.

Hasan Celena’yı sorunca; ‘Sophia onun da nerede olduğunu bilmediğini, okulun yaşlı hademesinden onun mukavemetçilere yâni Alman ve Bulgarlara karşı gerilla savaşı veren Partizan Kuvvetlerine katıldığını’ söyledi. Hasan da ‘yaşlı hademe ile konuştuğunu ona Celena’yı sorduğumda bilmediğini söylemişti’ deyince, Sophia ‘O bilir ama söylemez. Çok dikkatli olmak mecbûriyetinde.’ dedi ve devam ederek ‘Şimdi muhakkak dağlardaki direnişçilere haber salmıştır senin Celena’yı aradığını, ona iletmiştir. Sen burada bekleyeceksin. Celena, senin geldiğini duyunca muhakkak seni arayıp bulacaktır ve de burada olduğunu bildiğinden iki üç gün içinde Celena hâlâ sağ ise kapıyı çalacaktır. Çalmazsa demek ki o da hayatta değildir.’

Sophia devam ederek ‘Sen bu iki üç gün içinde kapı dışına çıkma. Ben gerekli şeyleri sağlarım. Oturup bekleyeceğiz. Gelmezse ümit yok demektir. Sen de ondan sonra başının çâresine bakarsın.’

İlk gece akşam yemeğinden sonra Hasan, Sophia’ya mübâleden sonraki hayatlarını anlattı. ‘Bak Asan’ dedi Sophia ‘On altı yılı yirmi dakikada anlattın. Gör hayatın ne kadar hızlı geçtiğini, ne kadar acımasız olduğunu. Hep düşünürüm neden bu cefâlar, bu eziyetler, bu işkenceler, neden?’

Hasan da ‘Ben de sorarım be Safiye Ocam, ben de sorarım ama bulamam bir cevap.’ dedi.

İlk gece dışarıdan gelen köpek havlamaları dışında vukuatsız geçti. İkinci gece Hasan epey heyecanlı olduğundan uyuyamadı ve gözleri açık sabahı etti. Celena hâlâ görünmemişti ve de bu üçüncü gece gelmezse artık Hasan için Celena’dan ümit kalmayacaktı. Hasan o gece hiç uyumadı, vakit de bir türlü geçmiyor çok yavaş ilerliyordu. Sophia Öğretmen de heyecanlı olduğundan o da uyumuyor Hasan ile beraber sessizce bekliyorlardı.

Artık dışarıda kuşların cıvıltıları başlamıştı. Birden kapının iki defa çalındığını, sonra tekrar iki defa daha çalındığını işittiler. Hasan hemen davrandı ama Sophia onun elini tutarak ‘Sen burada kal, ben açarım Asan.’ dedi. Kapıyı açtığında Celena kapının önünde dimdik duruyordu. Birbirlerini kucaklarlarken Sophia, ‘İçeride.’ dedi.

Celena hışımla içeri girdi, ‘Asanım, neredesin Asan’ım.’ diye haykırdı. Koşarak Hasan’a sarıldı yaşlı gözlerle. ‘Hep senin yolunu gözledik Asan. Bilirdik geleceğini, bilirdik bir gün geleceğini…’

Konuşmaların devamı 118. sayfada…

Olup bitenlerle kitap 199. sayfada sona eriyor.

Kitabın okuyucuya ve dolayısıyla topluma verdiği çok önemli mesajlar var: Âile bağları kavramı sayfalar boyunca bütün haşmetiyle anlatılıyor. Ve ayrıca çok samimi ifâdelerle okuyucu, âile bağları kavramını yaşatmaya yönlendiriliyor. Parmak sallamak suretiyle değil, Ölçülü bir nezâketle ve hatta zarafetle, incelikle…

Yazar, âile bağlarında sevgiyi ön plâna yerleştiriyor. Fakat orada yalnız bırakmıyor. Yanı başına ‘saygı’yı da koyuyor. Ve de iki unsuru samîmiyet tutkalı ile yapıştırıyor.

Böylece teşekkürü hak ediyor.

GÜRER YAYINCILIK VE PAZARLAMA TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ                 

Prof. Nurettin M. Öktel Sokağı Nu: 9/2 Şişli 34381 İstanbul. Telefon: 0.212-224 16 33 + 0.532-397 64 79
www.gureryayinlari.com  e-posta: [email protected] 

(BİTTİ)