(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)
Atatürk’ün söylediklerini şuurlu Türk gençleri Azerbaycan’la sınırlı kalsa da hakkıyla yaptı. Azerbaycanlı ses sanatkârı Zeynep Hanlarova müziğe âşina olanların büyük yıldızıydı. Râşid Beybutov, konser vermek için Ankara’ya geldiğinde gençler, etrafında sımsıcak bir sevgi halkası oluşturmuştu. O kadar ki Râşid Beybutov, adetâ kulaklarımıza fısıldar gibi: ‘Arkadaşlar sâkin olun. Sizlerin de benim de başımız derde girebilir’ demişti. Bu uyarıya rağmen gençlik konserin sonunda ayağa kalkarak dakikalarca onu alkışlamıştı. Azerbaycan hakkında az çok bilgi sâhibi olanların hıçkırık sesleri alkışlar arasında ara nağme gibi hissediliyordu. Daha sonra Üzeyir Hacıbeyoğlu’nun Arşın Mal Alan Opereti de aynı şekilde karşılanmıştı.
Yöneticilerimiz Atatürk’ün açtığı kapıdan girme fırsatını, hazin bir tecellidir ki… kullanamadı.
Hiç kimsenin, ‘Nasıl kullanacaktık?’ diye sormaya hakkı ve yetkisi yoktur.
Türkiye’yi yönetenler bu gelişmeyi sağlamaya mecbur değil mahkûm olduklarını bilmeliler. Batmakta olan geminin kaptanı yolculara ‘sizi nasıl kurtarabilirim’ diye sormaz, soramaz. Mâzeret de beyan edemez. Bilinmelidir ki hiçbir mâzeret, başarının yerini tutamaz.
***
Bu makalenin konusu olan kitaba dönersek efendim…
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu Hanımefendi diyor ki… ‘Türkçü olmadan vatanınızı, milletinizi nasıl sevebilirsiniz ki? Benim için vatanını, milletini sevmek gerçek Türkçülüktür.’
Prof. Dr. Ahad Andican; İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyet ordusunda görev yaparken Almanlara esir düşen Türkistanlı lider Veli Kayum Han ve yardımcısı Baymirza Hayit’i anlatıyor. Onlar, Türkistan’ın bağımsızlığına kavuşabilmesi için ölümü göze alarak çalışıyordu. Onlar bağımsızlığın şuurunu yerleştirdiler, başardılar. Bize ne oluyor da Türk Devletleri Teşkilatı’nın, meseleleri çözüme kavuşturacak güce kavuşması için sessiz ve hareketsiz bekliyoruz?
‘Türk Milletinin Târihine Giriş’ isimli kitabın mütercimi, ‘Türklerin Kökeni’ ile ‘İlk Oğuzlar’ ve ‘ ‘Türklerin İslâm’ı Kabulü’ isimli kitapların yazarı Prof. Dr. Osman Karatay; ‘Türkiye’deki Genel Türk Târihçiliğinin en temel problemleri nelerdir? Sorusunu şöyle cevaplandırıyor: ‘Ülkemizde medrese geleneği devam ediyor. Medresede, bina okunur, döne döne gene okunur. Hocanın dediği dışında bir konuyu çalışamazsınız. Yeni bir fikir söylendiği zaman, kitabına bakalım böyle bir şey yazmış mı diyorlar.’
Bu cevap; medreselerle alakalı, bilinen bir hikâyeyi hatırlatıyor:
Medresede hocalar toplanmış, atın kaç dişi olduğunu tartışıyorlar. Biri 36 diyor, diğeri 40 veya 44… Bir başkası ‘Aristo’nun kitabına bakalım’ diyor. Aristo’nun kitabın bulununcaya kadar, tartışma devam ediyor. Genç öğrenci, ‘Ahırda at var gidip bakalım ve sayalım…’ Diyor. Hocalar, hep birlikte ‘sen Aristo’dan daha iyi mi biliyorsun’ diyerek genci azarlayıp medreseden kovuyorlar.
Târihle alâkalı çalışmalarda pek çok noksanlıklar olduğunu belirten Kırım Türklerinden Prof. Dr. Hakan Kırımlı; ‘Bir târihçide olmazsa olmaz dediğiniz vasıflar nelerdir?’ sorusuna; ‘Gerçekte nasıl olduğuna belgelerle cevap aramaktır’ cevabını veriyor.
Prof. Dr. Yücel Öztürk’ün Rusya – Ukrayna Savaşı ile alâkalı müthiş tespiti:
Bu savaş en başta mahalliydi. Sonradan geniş bir sahaya yayıldı. Rusya maksadına ulaşamayacak. Savaş başlamadan iki ay önce Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edeceğini söylemiştim. Beni ülkemizdeki ideolojik Rus taraftarları eleştirdi. Devletimizin en başından beri Ukrayna'yı desteklemesi gerektiğini söyledim. Söylüyorum. Rusya'nın maksadına ulaşamayacağını düşünüyorum. NATO, Avrupa ve Amerika buna izin veremez. Verirlerse Rusya, Avrupa'yı da bitirir. Ukrayna'yı ele geçirirse büyük bir imparatorluk olur. Kırım Türkleri de Ukrayna'yı destekliyor. Rusya Kırım’ı işgal edince Kırım Türklerinin oradaki hakları, özerklikleri bitti. Onların orada ayrı bir devlet olmaları da onlara rahat ve güvenli bir ortam sağlamaz. Ukrayna, onların millî varlığına saygı duydukça onların Ukrayna zamanındaki özerkliğini korumaları, soydaşlarımızın lehinedir. Fazlasını elde etmek şimdilik mümkün görünmüyor. Çok ileride ne olacağını şimdiden tahmin etmek mümkün değil. Kırım Türkleri Rus tarafında kalırlarsa Ruslar onları asimile etmeye çalışacaktır.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın Türk Dünyası hakkındaki görüşleri:
Türk dünyasında Türkiye adına, Türklük adına ve millî kimlik adına çok önemli gelişmeler oldu. Türk târihi ve Türk kültürü bütününe baktığımızda, daha iyi anlaşılır hâle geldi. Türk Cumhuriyetlerindeki insanlar da zâten dünyayı ve Türkiye'yi tanıdılar. Türkiye'den zarar gelmeyeceğini, faydalı olacağını anladılar ve Türkiye'yi taklit ettiler. Türkiye'den etkilendiler. Bunlar önemli kazançlar diye düşünüyorum. Bunları çoğaltabiliriz ekonomik anlamda hem de siyâsî anlamda. Aslında burada Türkiye’nin gözle görülmeyen bir başarısı var.
Târihçiliğe dönersek Türk târihinin ve Türk Kağanlığı'nın burada bir model oluşunun bütün Türk kökenli insanları kapsamasının rolü bulunuyor, ortak bağlarımız aslında Gök-Türklere kadar dayanıyor. Farklı coğrafyalara göç etmiş olsak da bu bağları kimliğimizde korumuş haldeyiz. Bu bağlar, Türk dünyâsının geleceğine yön verecektir. Gelinen noktada bazı Türk Cumhuriyetlerinin önemli mesâfe kat ettiğini görüyoruz. Bâzıları aynı başarıyı gösteremedi ama sonuçta birinci yüzyılın ilk çeyreği biterken Türk Dünyâsı varlığından söz etmek mümkün. Türkiye’nin rolü de azalmadığı gibi aksine artmaktadır.
***
Ahmet Kanlıdere’nin târihçi olması sebebiyle Türk Dünyası’nın meselelerini târihçiler ve târihçilerin ana-baba bir kardeşleri olarak kabul edilen edebiyatçılara sorması, sordurması, işin tabiatına uygundur. Üçüncü ciltte siyâset bilimcileri, sonrakilerde ise diplomatlar, sanayiciler, holding sâhipleri ve tecrübeli ticâret adamlarının Türk Dünyâsı ile ilgili fikirleri, tavsiyeleri derlenebilir.
Prof. Dr. AHMET KANLIDERE; 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. 1983’te Boğaziçi Üniversitesinde başladığı yüksek lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Târih Bölümü’nde tamamladı. Doktorasını New York’ta, Columbia Üniversitesinde yaptı. 2000 yılında Kazakistan’daki Yesevî Üniversitesinde dersler verdi. 2004-2007 arasında Taşkent’te kültür müşâviri olarak görev yaptıktan sonra Marmara Üniversitesine döndü ve 2009’da Profesör oldu. 2016-2018 yılları arasında Târih Bölümü başkanlığını yürüttü. Hâlen aynı üniversitede Genel Türk Târihi ana bilim dalı başkanı olarak görevine devam etmektedir.
Başlıca eserleri: Reform within İslam: The Tajdid and Jadid Movement among the Kazan Tatars (1809-1917) (İstanbul 1997); Kadimle Cedid Arasında: Musa Cârullah (İstanbul 2005); Orta Asya Türk Târihi (ed.) (Eskişehir 2011); 19. Yüzyıl Türk Dünyası, ed., (Eskişehir 2013); Çağdaş Türk Dünyası, ed. İlyas Kemaloğlu ile birlikte (Eskişehir 2014); Sosyalizmden Türkçülüğe Kazanlı Ayaz İshakî (1878-1954) (İstanbul 2019); Yusuf Akçura, Damolla Âlimcan el-Barudî Tercüme-i Hâli, hazırlayan: Ahmet Kanlıdere (İstanbul 2019); Ötüken’den Kırım'a Türk Dünyası Kültür Târihi, ed. İlyas Kemaloğlu ile birlikte (İstanbul 2020); Doğu ve Batı Arasında Bir Tatar Mollası: Zahir Bigi'nin Hayatı, Romanları ve Seyahatnamesi (İstanbul 2021); İdil-Ural ve Türkistan'da Fikir Hareketleri: Dinî Islahçılık ve Ceditçilik (İstanbul 2021); Muallim, Muharrir, Müverrih: Yusuf Akçura (İstanbul 2022); Yusuf Akçura ve Rusya Türklüğü (İstanbul 2023).
ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.
İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50
Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected] www.otuken.com.tr
(BİTTİ)