M. Halistin KUKUL

Şair - Yazar

[email protected]

Düşündükçe/ 33

Bir gün, hattâ bir an gelecek ki, o an, “Artık çok geç!” denilen zaman olacaktır!..

O an, belki, bu andır, deriz de onun üzerinde ‘düşünmek’ çok da işimize gelmez!..

Böylece;

Artık düşünemez, artık konuşamaz, artık göremez, artık okuyamaz, artık yazamaz, artık hissedemez oluruz da hissedemez’lik dünyasında, ‘keşke’nin, bir işe yaramayacağı saniyeleri, bir başka cephede/bir başka mekânda olacağımızı aklımıza getirmek istemeyiz!..

Zâten; daha başlangıçta, “düşünemez olmak’, her şeyin altüst olduğunun ispatıdır!..

Ben veya sen, fark etmez, insan değil miyiz? Bu; hepimiz için geçerli!..

Bu sebeple; yaşadığımız anı, çok değerli bir zaman dilimi olarak kabullenmek zorundayız!..

“Ben kabullenmiyorum!” diyen çıkmayacak mıdır?  Çıkacaktır! İşte, buna da gülünür!

Kabullense(n) ne olur, kabullenmese(n) ne olur!..

Ne için, nasıl ve hangi şartlarda bugüne geldik’in hesabını yapamadıktan sonra, var git nerede vakit geçirirsen geçir ve ne olursan ol!..

Dünü unutma fakat ona da takılıp kalma diyorum!..

Günü yaşa, fakat yarına da bir kapı arala, bir pencere açıver!..

Düşünülmüşlükleri yeniden düşünmek, zaman kaybı değildir. İsifâde’dir...

Yalnız, ona takılır kalırsan, işte o zaman, tükendiğinin ilk perdesi açılır.

O, eski zaman düşüncelerinden/düşünülmüşlüklerinden ibret al ki, hazır bilginin üzerine yenilerini ekleyebilesin!..

Buna ise; hiç durmadan düşünmek, derler!.. Evet, hiç durmadan!..

Tabiî ki; kendini tanıdığından eminsen!.. Bundan, emin misin?

Soruyu, dikkatli oku! Senle beni bir say!.. Ben, bundan muaf değilim!..

‘Kendini tanımak’, diyorum, tanımak!

Ne demektir ‘tanımak’, önce, onu düşün! Aynanın karşısına geçip kendini süzmek mi, acaba?

‘Kendini’yi, atladım, sanma! ‘Kendi(n)’, ne demek, onu da düşün! Ondan sonra ‘kendini tanımak’ı sorgula!..

Bir soru daha: ‘Tanımak, neyle olur?’

Karanlıktaki sırrı da arayacaksın, ışıktakini de!

Âl-i İmrân sûresinin 191. Âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

“Onlar ki gerek ayakta ve otururken ve gerekse yanları üzerine yatarken, hep Allah’ı zikreder ve göklerin yaratılışı konusunda düşünürler: “Ey Rabbimiz!” derler, bu kâinatı boşuna yaratmadın, süphansın…”

“Onlar ki…” diye buyurulan, biziz işte! Ben, sen, o...

Hesap ortada…Reçete belli! Ya biz neredeyiz…