Demokrasi Yunan kökenli özel bir kelimedir. Yunancada halk, halk kitlesi veya vatandaşlık mânâsındaki ‘demos’ ile hâkim olmak veya iktidar olmanın gücünü kullanmak gibi mânâları bulunan ‘kratein’ kelimelerinden meydana gelmektedir.
Demokrasi bu biçimiyle halkın yönetimi anlamına gelmektedir. Demokrasinin pek çok tipi mevcuttur. Bunların farklı uygulamaları, aynı şekilde çeşitlilik gösteren pek çok etki oluşturmaktadır. Demokrasinin târifi konusunda umûmî olarak iki değişik demokrasiden söz edilebilir:
1-Normatif demokrasi: Sözlük mânâsından hareket edilerek meydana getirilen târiftir. Bir ideali veya olması gerekeni yansıtır. Bu mânâda bir rejimin demokratik olabilmesi için, halkın eğilimlerine tam olarak uyması gerekir. Böyle bir yönetim hiçbir zaman olmamıştır ve belki de hiç olmayacaktır.
2- Realist demokrasi: Hür ve eşit seçim hakkı, partiler arası rekabet, bütün vatandaşlar için sağlıklı bilgi edinme, düşünce, muhalefet ve koalisyon hürriyeti, oy hakkı sâyesinde yöneticilerin yürürlükteki hükümlere uygun olarak seçimle gelme, seçimle gitme imkânına sâhip olduğu bir yönetim biçimidir.
Yüzyıllardır devam edegelen insanların doğuştan sâhip olduğu hak ve hürriyetleri tanıyıp teminat altına alabilmek için; demokrasinin diğer rejimlerden üstün olduğu, dünyâ kamuoyunda büyük çoğunlukla kabul görmektedir.
Türkiye’mizdeki durum baktığımızda; yüzyıllarca mutlakıyet rejimi içinde yaşamış, aydınlanma* çağını yaşamamış bir millet olarak; on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra Avrupa'daki örneklerinden etkilenen Osmanlı Türk aydınlarının büyük gayretleri ile meşrutiyete yöneldiğimiz; Atatürk'ün kurtuluş savaşını başlatırken İstanbul'daki Osmanlı Meclisi yerine Ankara'da TBMM’ni (Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni) toplamak sûretiyle; savaşı millî irâdeden aldığı yetkilerle ve sıfatlarla yönetip başarmasının sonunda, yeni devlet ve yeni rejim anlayışı ile demokratik bir rejimin kurumlarını oluşturmaya yöneldiği görülmektedir. Bu maksatla ilk yaptığı işlerden birisi Halk Fırkası’nı kurdurmak olmuştur. (Cumhuriyetin ilânından sonra Cumhuriyet Halk Partisi) Tek parti ve iki dereceli seçimle yürütülen rejimin demokratik bir rejime dönüştürülmesi çalışmaları Celal Bayar'ın üç arkadaşı ile kurduğu DP (Demokrat Parti) ile sonuç vermiş; çok partili demokratik rejim başlamıştır.
D.P.’nin kuruluşundan hesap edildiği zaman demokrasimizin, 79 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Bu süre demokrasinin gelişmesi, ileri demokrasi denilen düzeye gelebilmesi için yeterli bir süre midir; tartışılır.
Türk Demokrasi hayatı, bu süre içinde üçü gerçekleştirilmiş, üçü teşebbüs safhasında kalan altı darbe hareketi yaşamıştır. Bu altı hareketin altısı da ordu kaynaklıdır. Bu sebeple ‘ihtilal’ olarak isimlendirilemez. İhtilâl halk hareketidir. Demokrasilerde iktidarların kansız, kavgasız ve hilesiz gelip-gitmesi esastır. Araya askeri müdâhaleler girdiği zaman, demokratik rejim ortadan kalkar. Hâkimiyet milletten darbecilere geçer. Bu kabul edilemez, edilmemesi gereken bir durumdur. Darbe heveslilerine karşı en etkili ilaçlardan birincisi: demokrasi kültürünü ve tutkusunu yediden-yetmişe bütün millete aşılamaktır. İkincisi, demokrasinin bütün nimetlerini yaygın olarak herkese ayrım yapmadan yaşatmaktır.
Yukarıdaki açıklamalardan ulaşılacak netice açıktır: Türkiye’de demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla işletilememektedir. Bu demek değildir ki; Türkiye’de demokrasi yoktur. Böyle bir hüküm haksızlık olur. Demokrasi elbette vardır. Fakat ağır aksak işlemektedir. Zaman zaman da işletilemediğine şâhit olunmaktadır. Misal: Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki anlaşmazlık…
(Değişik kaynaklardan faydalanılmıştır)
*aydınlanma: İnsanın kendi hatâsı ile düşmüş olduğu ergen olamama durumundan kurtulmasıdır. Ergen olamayış: İnsanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır.