Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Prof. Dr. Sâdık K. Tural ‘Anlatmak’ Kelimesinin Engin ve Derin Mânâlarını Anlattı - 3

(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)

Oğuz Çetinoğlu: Dolaylı olarak bakıldığında büyük kayınpederiniz olarak kabul edebileceğimiz rahmetli İbnülemin Mahmut Kemal İnal; ‘Hak edebildiklerine râzı olanlar, Hakk’ın kendilerinden râzı olduğu kullar gibi nadirdir.’ Buyurmuş. Cenâb-ı Allah’ın nimetlerinden bereketinden ve ihsanından hisseyab olabilmenin şartları vardır. Sizce o şartlar nelerdir?

Prof. Dr. Tural: ‘Kendisi olma’, bilinçli (meşru, saldırgan olmayan, haddini bilen) bir gerçekleşmeye dönüştüğünde insana olumlu enerjiler ve yönlenmeler kazandırmaktadır. Bu konuda felsefecilerin, psikolog ve psikiyatri hekimlerinin birbirinden çok uzak olmayan görüşleri bulunmaktadır. İslâm sûfilerinin ‘nefsin hakikatine sâhip çıkmak’ dedikleri bilinç seviyesi, arınmanın ön şartıdır. Kendi olmak, Rabbın sırlı emâneti olan ruhun bedenin ve canın esirliğinden kurtulup bağımsızlaşması, zaman ve mekân sınırlamalarından kurtulması demektir. Ruh beden ve can olmak üzere iki uçmayı önleyicinin etkisi ve tehdidi altındadır. Rûhun hürriyetine kavuşması -bir rindin veya sûfininki kadar değilse bile- her insanın ulaşabileceği bir konumdur. 

Hırs, haset, riyâ ve kibir adlı virüslerden arındıran bilgilerin dışındaki yansıma ve yansıtmaların, insanların gözlerini boyayanların anlattıklarının hiç birisi özgün de kalıcı da değildir.

İnsanda, İç ben, iç ayna dediğimiz insana özgü çok özel bir dünyâ var.   İÇ BEN, çeşitli uyarıcılar ile karşılaşınca yenileri adlandırıp anlamlandırmaya, eskileri hatırlamaya çalışıyor. İç ben, ruh adı verilen varlığın yansıma alanı olmalı; ruh, bilinmezliğine rağmen üzerinde ileri geri konuşanların çok fazla olduğu Rabbin çok özel armağanlarından biridir, diyebiliriz. 

İnsan ve idrak edebildiği varlıklar üzerinde derinlemesine düşünmekten kaçmayanlar, metafizik alanın sınırına ulaşıyorlar. Bu evren ve içindeki varlıklar kendi kendine oluşmadığına göre bunları düşünüp programlayıp yaratmış bir sınırsız bilgiye ve yaratma erki ile onları kaderlendirme kudretine, iktidarına sâhip Allah vardır.

Çetinoğlu: ‘İnsan’ denilen varlık ne kadar güçlü ve muktedir olsa da mutlaka bir şeylere muhtaçtır. İnsan yaratılma sebebini bilmesi ona bâzı avantajlar sunar mı? 

Prof. Tural: Her hücre başka bir hücreye, her organ başka bir organa her canlı başka bir canlıya ve/veya cansıza muhtaçtır, bağlı, bağlantılı, hattâ bağımlıdır. Tek ve benzersiz olan Allah, samet’tir. Samet hiçbir varlığa hiçbir şekilde bağ ve bağlantısı, ihtiyacı olmayan anlamına gelen bir sıfat isimdir. Yaratma (halk) gücüne sâhip olan Rab, bütün varlıkları kaderlendirmiş (yazılımlandırmış) olarak kâinattaki yerine ulaşma irâdesinin mâliki olan Allah’tır. Varlıkların hepsi, Allah’ın ilim ve irâdesiyle ömürlü, işlevli ve işlerlikli olma ve bu özelliklerini sürdürürken de muhtaçlık ile biçimlendirilmiştir.

Allah’ın insanı yaratmasının mutlaka bir sebebi vardır; insan yaratılma sebebini, öz kıvamını aramayı, bulmaya çalışmayı, buna ait bilgilere ulaşmayı istediği oranda, hayvanlıktan kurtulur. İnsan öz kıvamına ulaşma çabasını nispetinde, kendi ruhu ile güçlü bağlar kurabilme, bütünleşme ve bilgi edinme yeteneğinde özel enerjilenme (keşf, ilham, istidraç, keramet vb) kazanır. Öz kıvamını arama ve bulma çabası heyecanlarının ve dürtülerinin arınmış tefekkürle bezenmesini hazırlamaktadır. Bilgiye dayanan, akıl yürütmelerle, ilhamlarla zenginleşen fikir üretmeler iyi, faydalı, güzel ve ulvî olanı seçmeyi, güvende olmayı hazırlamaktadır.

Çetinoğlu: Tefekkür kabiliyeti sınırlı olanlar için insanın ihtiyaçları hakkında neleri hazırlatırsınız?

Prof. Tural: Abraham Maslov adlı ünlü psikolog ‘İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ adını verdiği bir piramit oluşturmuş. Maslov tarafından, beş ana bölüm/basamak üzerinden ihtiyaçların önde gelenleri gruplandırılmış; ihtiyaçlar bu piramitteki basamaklarda en alttakinden üste doğru şöyle sıralanıyor:

1-Fizyolojik (nefes alıp verme, su, yemek, dışkılama, uyku, yediğini sindirme, cinsiyete bağlı ihtiyaçlar)

2-Güvende olma (Beden, âile, ahlâk, inanç, iş, mülkiyet güvenliği)

3-Sevme/sevilme, âit olma (âile, arkadaşlık, kardeşlik, beğenilme arzulama, arzulanma, bütünleşme, mahrem ihtiyaçlar)

4-Değerli olma, saygınlık/itibar görme, beğenilme (Kendini beğenme, kendini en önde sayma, beğenilme, takdir edilme, saygı görme, saygı duyduğunu ifâde etme, statü ve rol)

5-Kendini Gerçekleştirme (Kendi için yeterli, problem çözücü, samîmi, dürüst, erdemli, yasa tanır; başkalarının ihtiyacını karşılık beklemeksizin karşılama)                                (DEVAM EDECEK)