“O Allah ki, sizi çamurdan yarattı sonra eceli takdir etti. İsimlendirilmiş olan ecel Allah katındadır. Sonra siz şüpheleniyorsunuz.” (Enam, 6/2)
“Allah bir işe hükmedince ona sadece “ol” de, olur.” (Âl-i İmran,3/47, Bakara, 2/117; Meryem, 19/35)
“Hatırla ki, Allah düşmanla karşılaşınca onları sizin gözünüzde az gösteriyordu, onların gözünde de az gösteriyordu. Olacak olan bir işi tamamlamak için böyle yaptı.” (Enfal, 8/42)
“Onun ölümüne hükmedince, öldüğünü ancak bastonunu yiyen bir böcek (güve) hissettirmiştir.” (Sebe, 34/14)
“Mûsa ahalisi gaflet içinde olan bir şehre girdi. Orada birbiri ile dövüşmekte olan iki adam buldu. Biri kendi taraftarlarından diğeri düşmanlarındandır. Taraftarlarından olan düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Mûsa da ona bir yumruk vurarak işini bitirdi.” (Ksas, 28/15)
“Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yatarak Allah’ı anın.” (Nisa, 4/103)
“Hac ibadetinizi tamamladığınız zaman babalarınızı andığınız gibi Allah’ı anın.” (Bakara, 2/200)
“Ne zaman ki Zeyd hanımı ile ilişkisin kesti, biz onu seninle evlendirdik ki müminler için evlatlıklarının eşleri hakkında bir zorluk olmasın.” (Ahzab, 33/37)
Kader, Yüce Allah’ın evrende olacak her şeyi planlaması ve programlaması olgusudur. Bu fani âlemde bir iş adamı, planlı programlı hareket etmezse başarılı olamaz. Basit ve fani işler programsız olmuyor da sayısız yaratıkların işleri plansız ve programsız nasıl gerçekleşebilir? Kader bir zarurettir. İşte yüce Allah kendini kullarına örnek göstermektedir. (30.05.1993)
Kur’an’da kader âyetleri Cenabı Hakk’ı tevhid etmeyi teyit ediyor.
Kader imanı ilgilendirir, fakat imanın şartları arasında yer almaz. Ne Kur’an’da ne de sahih sünnette… Kader imanın şartı kılınınca, Müslümanların dünya hayatlarında bir gevşeme ve işlerinde bir duraklama ve gerileme baş göstermiştir. (17.05.1999)
İnsan yeryüzünde Allah’ın halifesi olduğu için hürdür, kendi kaderini kendisi belirler. Allah’ın kazası insanları bağlamıyor, bazen bunun aksi de oluyor.
Kaderin topluma bakan yönü vardır. İşte kader meselesi bunun için çok önemlidir.
Allah kendisini örnek gösteriyor; dolayısıyla Allah’ın takdiri vardır, kulların da işlerinde takdiri olmalıdır.
İslam dünyasında kaza ve kader anlayışı üzerinde siyasilerin ve siyasal olayların etkisi olmuştur. Cüheni siyasi kaderi inkâr etmiştir.
Ehl-i Sünnet kazayı da kaderi de tarif edememiştir. Dolayısıyla bu iki kavram karıştırılmıştır.
Kur’an ve sahih sünnette inanç konuları net ve açıktır. Fakat iş kelam kitaplarına gelince farklı anlayışlar ve farklı yorumlar ortaya çıkmıştır.
İnsan aklı inanç konularına girince inancı yozlaştırmıştır. İnsanlardan sudur eden inanç bozuk olur, beşeri olur, ilahi olmaz.
Hz. Peygamber (s.a.)’den sonra inancın uygulaması, fıkhın muamelat ve furu kısmında olduğu gibi, sosyal yapıya göre şekillenmiştir. Dolayısıyla kelam kitaplarında yer alan konuların çoğu siyasidir.
“O Allah ki, gece sizi vefat ettirir ve gündüzün yaptığınız işleri bilir. Sonra, belirli bir sürenin tamamlanması için sizi diriltir. Sonra dönüşünüz onadır; sonra yaptıklarınızı size haber verecektir.” (Enam, 6/60)
“İçlerinden düşünmediler mi ki Allah gökleri ve yeri ve bu ikisi arasında bulunanları ancak hak ile ve belli bir süre ile yarattı. İnsanların çoğu Rablerine kavuşmayı inkâr ederler.” (Rûm, 30/8)