Peygamber terimi farsça bir terkip olup Allah’tan haber getiren kimse demektir. Bütün peygamberlere inanmak ve bunlar arasında herhangi bir ayırımda bulunmamak iman esaslarından biridir. Kitaplara inanmada olduğu gibi, peygamberlere inanmada da İslam, Müslümanları diğer din mensuplarından ayrı bir konuma getirmiş ve yükseltmiştir. Oysa bugün, diğer semavî dinlere mensup olanlar sadece kendi peygamberlerine inanıp Müslümanların peygamberine inanmayı reddetmektedirler. Müslümanlar ise daha önceki dinleri getiren peygamberlere inanmakla onların önüne geçmiş, onlara karşı daha üstün bir konuma gelmişlerdir. Çünkü inanmak, inanmamaktan daha üstün bir özelliktir. Aynı zamanda Allah’ı tasdik etmede ileri mertebeye çıkmaktır.
İslam inancına göre; peygamberler ikiye ayrılır: Allah tarafından yeni bir kitap yahut sayfa getirenlere Resûl, bunların dışındakilere ise Nebî denilir.
Yüce Allah insanlığa sayısız peygamberler göndermiştir. Kur’an’da adı geçenlerin sayısı 25’tir. Üç ismin peygamber olup olmadığı ihtilaflıdır. Bunlar da Lukman, Uzeyr, zü’l-Karneyn’dir.
Nebî ve Resûllerin görevi Allah’tan aldıkları mesajları kullarına iletmek, onlara net bir şekilde kılavuzluk etmek, hayatın zararlı ve faydalı unsurlarını tanıtarak fayda sağlamak, onları yanlış yapmaktan korumak, tehlikelerden kurtarmak, zorlukları ortadan kaldırarak hayatı kolaylaştırmak; kısaca insanlara bu dünya hayatında güzel bir şekilde rehberlik etmektir.
Peygamberlerin gönderilişi, Allah’ın kullarına bir lütfudur. Yarattığı dünyanın ve dünyadaki hayatın sırlarını en iyi bilen Yüce Allah’tır. Bu sebeple elçileri aracılığı ile kulların bundan istifadesine sunmuştur. Biz peygamberlerin hepsine inanmak zorundayız. Zira birini inkâr etmek, Allah’ı itham etmek demektir.
Peygamberlerin sonuncusu bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam’dır. Kur’an-ı Kerim’in yüce beyanlarına göre; Hz. Muhammed’e inanmayan ve onun yoluna uymayan kimseler kurtulamaz, cennete giremezler. Bu konuda Kur’an şu açıklamayı yapıyor:
“Allah’a inanın, onun sözlerine inanan ümmi peygamber olan Resûlüne de inanın ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” (Âraf, 7/158). Âl-i İmran sûresi 3/157. Âyetinde sadece Hz. Muhammed’e inanan ve onunla birlikte indirilen nûra uyan kimselerin kurtulacağı açıkça ifade buyurulmaktadır. Yine Âl-i İmran sûresi, 3/81. Âyetinde, yüce Allah, Hz. Peygamber (s.a.)’e inanıp ona yardım edecekleri hakkında diğer peygamberlerden söz aldığı ifade buyurmuştur. Dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.)’in gönderilişinden sonra, kendisine tebliğ yapıldığı ve Kur’an âyetleri okunduğu halde ona inanmayanların kurtuluşa ermesi ve cennete girmesi söz konusu değildir. Cennet, sadece İslami ve Kur’anî ölçülere göre inanıp yararlı işler yapanlara tahsis edilmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerin sayısı 25’tir. Ancak Ebûzer’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.) nebi olan peygamberlerin sayısının 124.000, resûl olanların sayısının ise 313 kişi olduğunu açıklamıştır. (Beyhakî, age, 1/149, H.No: 131)
Peygamberlerin sonuncusu Muhammed Mustafa Aleyhisselam’dır. Her peygambere (hissi, açık, net delil) niteliğinde mucizeleri verilmiştir. Fakat Hz. Muhammed (s.a.)’e ise (hissi) mucize verilmemiştir. Sadece peygamberliğini gösteren âlemler verilmiştir. Onun peygamber olduğunu gösteren âlemlerin sayısı 1000’e ulaşır. Hz. Peygamber (s.a.)’in davetine yakın olan, hayatında iken artan, vefatından sonra da devam eden âlem, insanları aciz bırakan, açıklayıcı ve Allah’ın sağlam ipi olan mucize kitap Kur’an-i Kerim'dir. (bkz.Beyhakî, age, 1/54)