Geçen hafta ortaya çıkan ve şok etkisi yapan sahte diploma ve e-imza hırsızlığı olayının üzerinde önemiyle orantılı olarak duruldu mu, sanmıyorum; olayın ciddi bir millî güvenlik meselesi oluşturduğu düşünülmeden siyasi hesaplar ağır bastı. İktidar yanlıları savcıların soruşturma açmalarını yasalara aykırı girişimlere izin verilmediği anlamına geldiğini öne sürerek yeterli buluyorlar, alkışlıyorlar. Ancak mesele bu derece basit değil; Devletin mahremiyeti, vatandaşların tüm kişisel bilgilerini içeren özel dijital egemenlik alanına girilmiş, paylaşım yapılmıştır. Bu çeteyi oluşturanlar kimlerdir, başındaki bir üniversitede doktora çalışması yaptığı belirtilen kişi midir, arkasında birileri var mıdır, bu saldırının gerekli kıldığı alet ve cihazları nasıl edinmiştir? Bu soruların cevabı alınmadan soruşturma tamamlanmış olmaz.
Diğer yandan devletin mahremiyet alanının çok daha özenle koruması gerekirdi. Çapı sınırlı yerli bir çete devletin egemenlik alanına bu kadar kolay sızıyorsa, yabancı istihbarat örgütlerinin hedefindeki asker, teknolojik, stratejik ve kozmik kuruluşlarımızın güvenliği nasıl sağlanacak? Birkaç yıl önce Türkiye’yi siber saldırılardan koruma amacıyla kurulan bir kurumun işleyişini ne ölçüde yaptığı umarız kontrol ediliyordur.
Bu olay Türkiye’de ciddi bir denetim ve kontrol eksikliğinin yanı sıra görev bilincine sahip, liyakatli yönetici eksikliği olduğunu göstermiştir. Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu (BTK) işlevini yapmak bir yana başkanın e-imzası kopyalanıyorsa neyi tartışacağız? Kişisel Verileri Koruma Kurulu ( KVKK) adlı bir kurumumuzun olduğunu da hatırlayalım. Onlarca eleman ve yönetici bu kurullarda yüksek maaşlarla istihdam ediliyor. Emaneti ehline vermek yerine siyasi tercihlerin geçerli olması durumunda kurumsal zafiyet kaçınılmaz hâle geliyor. Devlet mekanizması modern hukuk kurallarına göre çalışan, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu, denetimin yapıldığı ülkelerde bu tarz olaylar yaşandığında sorumlular hemen bulunur, hesap sorulur, olay kapatılmaz. Belki de gelişmişlikle gelişmemişliğin ölçüsü bu tavrın farklı oluşudur.