Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

[email protected]

‘Babam Misâfir İşçiydi’

Bu haftanın KİTÂBİYAT yazısı İLHAN KARAÇAY’dan…
SESSİZ KAHRAMANLARA SAYGI DURUŞUNU YANSITAN BİR KİTAP:    

‘BABAM MİSÂFİR İŞÇİYDİ’

Babalarının, fedakârca çalışmalarını anlatan 20 kişi ile yapılan sohbetlerin kitabı…                          
Ömer Hünkâr Ilık’ın gayretleri ile hazırlanan kitap için Rotterdam Belediyesi destek verdi.

Rotterdam’da uzun soluklu bir emeğin ürünü olan ‘Babam Misâfir İşçiydi / Mijn Vader Was een Gastarbeider ‘adlı kitap, görkemli bir törenle tanıtıldı. Kitap, 1960’lı ve 70’li yıllarda Hollanda’ya dâvetle gelen misâfir işçilerin çocuklarıyla yapılan 20 sohbetten oluşuyor. Bu eser, yalnızca şahsî hikâyeleri değil, aynı zamanda toplum hâfızamızı diri tutacak çok katmanlı bir mirası da kayıt altına alıyor.

Rotterdam Belediyesi’nin mâlî desteğiyle Ilık Productions tarafından hazırlanan kitap, Rotterdam Belediye Sarayı’nın Kabul Salonu’nda düzenlenen törenle kamuoyuna sunuldu. Kitabın yayın yönetmeni ve proje lideri Ömer Hünkâr Ilık, ilk nüshayı, kitabın kahramanlarından biri olan Belediye Başkan Yardımcısı Fouzi Achbar’a takdim etti. Achbar konuşmasında, ‘Bu kitapla gurur duyuyorum; ikinci kuşağın Rotterdam’a katkısını görünür kılması çok kıymetli’ ifâdelerini kullandı.

Törene, kitapta yer alan kişilerin yakınları, katkı sunan gazeteciler ve fotoğrafçılar, Rotterdam Belediyesi’nden temsilciler ve Rotterdam Kütüphanesi Müdürü katıldı. Duygu yüklü anların yaşandığı törende, kitapta hikâyesi yer alan dört kişi kısa konuşmalar yaparak hem geçmişin izlerini hem de bugünün gururunu ifâde. Bâzı hâzırâlar gözyaşlarıyla, bazıları ise büyük bir gururla dinlenildi.

Kitapta yer alan portreler, sâdece Türk ve Fas kökenli âilelerin değil; aynı zamanda İtalyan, Portekizli, Yeşil Burun Adalı (Kaapverdi) ve İspanyol kökenli misâfir işçilerin çocuklarının hikêyelerini de kapsıyor. Zengin fotoğraf içeriğiyle desteklenen kitap, geçmişe ışık tutuyor.

Proje aylar süren titiz bir çalışmanın ürünü. Beş gazeteci ve beş fotoğrafçı, ikinci kuşağın öne çıkan temsilcileriyle birebir çalıştı. Polis, ordu, eğitim, sağlık, sanat, siyâset ve ticâret gibi alanlarda fark yaratmış kişilerin hayat hikâyeleri, yapımcı Özgür Canel’in düzenlemesiyle herkesin ilgisini çekebilecek akıcı ve dokunaklı bir dille kitaba dönüştü.

Ömer Hünkâr Ilık, törende yaptığı konuşmada şu önemli sözleri dile getirdi:

Bugün ilk nesilden geriye sâdece bir avuç insan kaldı. Artık çoğu kendi hikâyesini anlatamıyor. Bu yüzden bu kitapta onların çocukları konuştu. Bu çocuklar hep buradaydı, fakat onları çok az duydunuz. Artık onlar da anlatıyor. Bu kitap, sesi olmayan babalara ve kelimeleri bulan çocuklarına bir methiyedir.’

Kitapta anlatılan hikâyeler, iki dünyâ arasında büyüyen ikinci kuşağın yaşadığı zorluklara ve bu zorlukları aşarken gösterdikleri dirence odaklanıyor. Babaları hayal ettiklerinden farklı çıkan, çocukluğunu babasız geçiren, sokakta âilesini temsil etmek vazifesini üstlenen bu gençler; bugün Rotterdam’ın kalbinde eğitimden sanata, sağlıktan siyâsete kadar birçok alanda etkin roller üstleniyor. Ömer Ilık’ın da vurguladığı gibi, bu insanlar kökenlerine rağmen değil, kökenlerinin zenginliğinden güç alarak bugünkü yerlerini inşa ettiler.

Kitap sınırlı sayıda basıldı, ancak çok yakında Rotterdam’daki bütün kütüphanelerde erişime açılacak. İlgi duyanlar, kitabı kütüphanelerden temin ederek okuyabilirler.

Bu projeyle birlikte, daha önce Rotterdam’daki Misâfir İşçi Heykeli (2023) ve İstanbul’daki Ümide Yolculuk Heykeli (2021) gibi sembol çalışmalara imza atan Ömer Hünkâr Ilık ve koordinatör Zeki Baran, göç târihine anlamlı bir eser daha kazandırmış oldular. Bu kitap, sâdece geçmişe değil, bugüne ve geleceğe de sesleniyor. Özellikle sosyal kutuplaşmanın yoğunlaştığı günümüzde, ‘Babam Misâfir İşçiydi’ isimli kitap güçlü bir karşı ses olarak yükseliyor.

İLHAN KARAÇAY

23 Aralık 1942 târihinde Mersin’de doğdu. Küçük yaşlarında Mersin’de âilece sâhip oldukları motel, plaj, gazino ve kampingten oluşan turistik tesislerin işletmeciliğini yaptı.

Yirmi beş yaşında, çalıştırdığı turistik tesislere gelen bir Yunan kaptan hayatını değiştirdi ve onun gemisi ile Çin’e gitti. Çin’de Mao’nun Kültür İhtilali yaşandığı yıllardır. Maksadı gazeteci olarak Çin hakkında yazmaktır.

Şanghay’a vardığında ilk işi postahâneye gidip yol boyunca uğradıkları limanlardan çektiği fotoğrafları ve alâka çekici haberleri Akşam Gazetesi’ne gönderdi.

Bir müddet sonra Çin’de sarılık hastalığına yakalandı. Hastaneye yatırılırsa da gemi gittiği takdirde Çin’de kalamayacağı için hastaneden kaçtı. Gemiyle İngiltere’ye gitti. Hastanede yattığı 75 gün içerisinde İngilizce öğrendi. Londra’dan Türkiye’ye dönerken Hollanda’ya uğrayan Karaçay, Hollanda’daki hayatı ve insanları çok sevdiği için burada kalmaya karar verdi. Avrupa’da basılmakta olan Tercüman Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Daha sonra Hürriyet Gazetesi’ne geçti ve profesyonel gazeteciliğe adım attı, TRT muhabirliğini de üstlendi.

İlhan Karaçay 1976’da Türk Hava Yolları’nın Utrecht Bölgesi Genel Satış Acenteliği’ni üstlenerek turizm işine girdi. Sigorta ve kredi işleri yaptı. 1983 yılında Türkiye’ye, 1986 yılında Hollanda’ya döndü. 1994 yılında Frankfurt’a yerleşti ise de Hâlen Hollanda’da gazetecilik, belgesel çekimi gibi işlerine devam ediyor.