07- 11 Temmuz 2025 tarihleri arasında, Bulgaristan'ın 28 vilayetinden birisi ve adı Türkçe olan tek şehir Kırcaali ' ye şahsi olarak tanıma ve kültür seyahatinde bulunduk. Kavurucu Temmuz sıcağında yaptığımız gezi ile ilgili bazı fotoğraf ve videoları, Türk dünyasına gönül vermiş dost ve arkadaşlarımızla paylaşmayı da unutmadık.
4 gün boyunca dikkatle yaptığımız gözlemler, ziyaret ederek tanıştığımız STK lar ve bizzat temas ettiğimiz Kırcaali' nin yerli esnaf, tüccar ve memurların bilgi ve tecrübeleri ışığı altında; objektif bakış açısıyla, gördüklerimizi değerlendirme fırsatı bulduk.
Kırcaali İli, Ömer Lütfi Kültür Derneği Başkanı, aynı zamanda Kırcaali Haber yerel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Müzekki Ahmed Bey' e, Mestanlı Beldesi Zeybekler Sivil Toplum Derneği Başkanı sayın Metin Hasan Bey' e, merkez Kırcaali Camiinde görevli imam- hatiplere, edebiyatçı öykü yazarı Sn. Durhan Ali Bey' e, günübirlik Bulgaristan'ın 2. büyük şehri olan Filibe'yi ziyaretimizde bize arabasıyla gönüllü eşlik eden aslen Kırcaali' li Belçika'da gurbetçi Sn. Hüseyin Mehmed Bey'e, Filibe' müftüsü ile, Hüdavendigar Cuma Camii imam hatibi Sn. Sami Balkaner Bey' e, camide tanıştığımız eski Kırcaali müftüsü, Şura Başkanlığı ve milletvekilliği yapmış halen Edirne Üniversitesi Mezhepler Tarihi hocası Dr. Şaban Ali Ahmet Bey'lere gösterdikleri ilgiye teşekkürlerimizi borç bilerek genel izlenim ve değerlendirmelerimizi yapmak isterim.
Üsküp doğumlu şairimiz, Yahya Kemal Beyatlı'nın ifadesiyle:" Bir Türk, gönlünde nehir varsa Tuna' dır dağ varsa Balkan' dır." Balkan eski dilde sık orman olan, hareket etme imkânı olmayan bitki örtüsü için kullanılmıştır. Detaylara girmeden söylersek; Kırcaali ' de yaşayan halkın, Anadolu'nun muhtelif il ve ilçelerinden Osmanlı futühat döneminde iskân edilen Türkmenler olarak, Oğuzların Avşar boyundan olduğu genel kabul görmüştür. Kırcaali ' şehrinin merkez nüfusu 2022 verilerine göre 51.841 dir ve yüzde 75- 80 nin Türk olduğu ifade ve kabul edilmektedir. Şehirde tren istasyonu mevcuttur. Kırcaali' den Hasköy ve Gümülcine (Yunanistan) yönlerine karayolu uzanmakta ve Filibe' ye hem ovadan hem de “Balkan Yolundan” ulaşılmaktadır. Kırcaali 'nin, Merkez Camii, Şehir Parkı, Şehir Pazarı, Arda Nehri kıyıları, Baraj Gölü, Tarih Müzesi (eski medrese) ve Perperikon antik kenti görülecek ve ziyaret edilecek yerler arasında sayılmaktadır.
40 dereceye varan 8 Temmuz sıcağında antik kentin taş kaldırım ve yokuşlarını aşındırmayı göze alamadım ama saydığımız yer ve mekânları gezme imkânı bulduk. İlk tespitimiz, içilen ve şadırvanlarda kullanılan buzdolabından çıkmış gibi, soğuk ve temiz sular olmuştur. “Çamdere” mevkiinden barajlara, arıtma tesislerinden şehir şebekesine akıtılan sularını kullanırken ve abdest alırken (Temmuz sıcağında) bunun ne büyük bir NİMET olduğunu idrak etmek ve şükretmek gerekir.1956 yılında eski dönemde yapılan ve halen hizmet veren, barajdan getirilen bu hizmeti devam ettiren Kırcaali Belediyesini tebrik etmek gerekiyor. Yine anlatıldığına göre, eski komünist dönemde barajın gövdesine patlayıcı madde (bombalar) yerleştirerek bir savaş anında alt seviyede yerleşim olan Kırcaali'yi tamamen sular altında bırakmayı düşünecek kadar vahim bir zihniyet ile karşı karşıya kalınmıştır. Sonradan patlayıcı maddeler barajın gövdesinden çıkartılmış. 4 gün boyunca, soğuk sularını içtiğimiz Kırcaali ' ye şu dörtlüğü hediye edelim.
Ovalardan süzülüp de Balkanlardan geçtim,
Kırcaali'nin buz- soğuk sularından içtim,
Evlâd - ı Fatihan' a ettim de dualar,
Kendimi misafir değil, ev sahibi hissettim…
Kırcaali gezimizde bizi etkileyen konulardan birisi de Nalbantlar Köyü'ndeki “Yedi Kızlar Mescidi” ve manevi atmosferi olmuştur. 1428 yıllarında nişanlıları savaştan dönmeyen 7 Müslüman genç kızlar, çeyizlerini satarak, bu güzel sade mescidi yaptırmışlar. TİKA tarafından restore edilen bu mescit çivi kullanılmadan ve ahşap malzemeden yapılmış bölgenin tek eseridir. Yazlık ve kışlık olarak 2 bölümden oluşan mescidin bayan ve erkeklere mahsus misafirhanesi de mevcut. Bekçisi olmayan, kapısı 24 saat Allah c.c. dostlarına açık bu mescidi herkesin ziyaret ederek bir vakti eda etmesi gerektiğini düşünüyoruz.600 küsur sene önce, yaşları 17- 18 civarında olması muhtemel genç mü' mine kızların şuurlu hareketleri bir yanda; yemek, içmek ve eğlenceden başka bir gündemi olmayan (istisnalar dışında) havai heves peşinde koşan zamane kızlarımız bir yanda! Ne acı bir tablo ile karşı karşıyayız? Düşünmeye değer herhalde! Bu genel bilgilerin yanında tespit ve değerlendirmelerimizi birkaç başlık altında şu şekilde sıralayabiliriz.
DİL ve EĞİTİM BAKIMINDAN:
Kırcaali 'nin sokak ve caddelerinde, işyerlerinde hemen bütün mekânlarında bizim Anadolu şivesiyle, temiz ve düzgün günlük Türkçe konuşulmaktadır. Bu durum çok önemli ve memnuniyet verici bir haldir. Güzel dilimizin yaşatılması için hayati önem taşır. Bölgede Türkçe iki kola ayrılmıştır. Kuzey Bulgaristan da (Deliorman) ve Güney Bulgaristan da (Kırcaali ve Rodop) konuşulan günlük Türkçe bizim Anadolu da Konya, Kayseri, Sivas, Çorum gibi, illerimizle ortak bir ağza sahiptir. Güney Bulgaristan, iskân ettirilen Avşar, Cerit ve Tecirli gibi Türkmen aşiretlerinin yerleştiği bölgedir. Dil uzmanlarının tespitine göre; "K" harfi, "g" olarak telaffuz edilir. Doğup büyüdüğümüz Çorum' da bile, Konya-Gonya, Karaman-Garaman, Kırcaali -Gırcali, Ramazan- İramazan, Limon- İlimon, Yemek- Yimek gibi vb. Bulgaristan ' da resmi dil Bulgarcadır. Ülkenin yüzde 85’i anadil olarak konuşulmaktadır. Türkçe ise yüzde 10 civarında, Türk asıllı yurttaşlarca konuşulur.
Kırcaali' de Bulgaristan Türklerinin sesini duyurmaya çalışan, Türkçe olarak yayınlanan*Kırcaali Haber* adlı haftalık gazeteden başka yayın yoktur. Büyük bir özveri ile çalışan Genel Yayın Yönetmeni Müzekki Ahmed Bey' i tebrik ediyor, tirajı az da olsa, esnaf ve iş dünyası desteklerinin devam etmesini diliyoruz.Yine bir Türk şehri olan Kırcaali ' de Türkçe' nin ve Türk kültürünün yaşatılması için, elzem olan Türkçe yayın yapan bir RADYO nun varlığı ideal iken; frekans tahsisi ve ihale vb. işlemlerinin zorluğunu dile getiren Müzekki Bey' i dinleyince bu radyo işinin şimdilik adeta imkansız olduğunu gördük. Yasal mevzuata göre, Bulgaristan ' da Türklerin Ana dilde " EĞİTİM" alma hakları yoktur. Sadece " ÖĞRENME" hakkı olarak, haftada 2 saat seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Eskiyi bilenler, Bulgaristan genelinde bir zamanlar, 100 bine yakın öğrenci okullarda ders görürken, bugün bu sayı 2.500 kadar düştüğü üzülerek ifade ettiler. Veliler ve dolayısıyla öğrenciler, Türkçe eğitim de bir yakın gelecek ve ekonomik fayda görmedikleri için, İngilizce, Rusça, Almanca vb. yabancı dilde eğitime yönelmekte oldukları acı bir gerçek olmaktadır.
(Devam edecek)
Vesselam.