Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

[email protected]

Kitap Bağışı Gönüllüsü Hizmet Ehli Bir Kültür İnsanı: Sadettin Turhan-1

(BİRİNCİ BÖLÜM)

Oğuz Çetinoğlu: Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in ilk emri ‘Oku’ olmasına rağmen, insanlarımızın % 25’inin ayda bir kitap okuduğu ve dünyâ kitap okuma sıralamasında 86. sırada olduğumuz biliniyor. 85 milyonu aşan nüfusumuzun %2,4’ü okuma yazma bilmiyor. İnancımızın emir ve tavsiyelerine uyulmuyor. Cuma vaazı ve hutbesi sırasında cemaatin yarısına yakın bölümü cep telefonuyla meşgul oluyor. Okuma özürlü insanlarımız, televizyon karşısında günün 5-6 saatini, dünyâ ve âhiret hayatına eser miktarda bile fayda sağlamayan görüntülere bakmakla hebâ ediyor.

Zat-ı âliniz böyle bir ortamda, eğitim-öğretim mücâhidi gibi hizmet veriyor, Türk-İslâm kültürünün gelişmesi ve yaygınlaşması maksadıyla her türlü takdirin fevkinde hizmetlerde bulunuyorsunuz. Bağışçıların kitaplarını evlerinden aldırıp köy okullarına ve köy odalarına ulaştırıyorsunuz. Allah râzı olsun.

Bu hizmete ne zaman ve hangi vesile ile başladınız?

Sadettin Turhan: Öncelikli olarak bu sözleriniz ve teveccühünüz için teşekkür ederim. Sizler gibi bu işe ehemmiyet veren ağabeylerimizin ve kardeşlerimizin olması hâlâ bir şeylerin yapılması için geç olmadığını ve değerli olduğunu hissettiriyor. Teşekkür ederim.

Ben gençliğin enerji kolları olan kitapla bağlantılı olarak Doğu ve Güneydoğu'da Anadolu’da ve Avrupa'nın birçok şehrinde gençlerle sohbetler, konferanslar, imza programları düzenliyordum. Bu vesileyle birçok şehrimize ve okulumuza gitme imkânı buldum 2018 yılının Aralık ayında Bitlis’in Ahlat ilçesinde 5 okulda çok güzel verimli seminerler yaptık. Çocukların okuma heyecanı ve sevinçleri bambaşkaydı. Hepsi birer eğitim gönüllüsü olarak hârika sorular hazırlamışlar ve kitaplarımı dikkatle okuyarak notlar çıkarmışlardı. Bu durum beni çok heyecanlandırdı. Bir okulun kütüphânesinde kitap imzalarken harika rafların ve dolapların olduğunu fakat kitapların bulunmadığını gördüm. İmzadan sonra öğretmenlere sorduğumda devletimizin; ‘Bu bölgede kütüphânesiz okul kalmasın’ sloganı ile okulların raf ve masa ihtiyacını karşıladığını fakat kitap vermediğini söylediler.  Bu beni çok şaşırttı ve sosyal medyada tâkipçilerime duyurdum.  Konu ile alâkalı birkaç dostum, ben İstanbul’a gelmeden birkaç koli kitap hazırlayıp ofisime göndermişti. Ben de bunları bahsettiğim okula gönderdim. Çocukların sevinci, gelen fotoğraflarda apaçık görünüyordu.  Öğretmenlerin mektuplarında yazdıkları, beni bu konuda çalışmaya yönlendirdi. Sonrasında arkadaşlarımın görev yaptığı birkaç okula daha kitaplar gönderdim. Fakat bunlar birkaç koli ve kendi kitaplarımdı. Sonrasında dostlarımın kitapları beğenmesi ve yeni taleplerde bulunması sebebiyle beni, bu hizmeti bir proje hâline getirmeye yönlendirdi.

Çetinoğlu: Hizmetlerinizin mâlî yönünü nasıl hallediyorsunuz?

Turhan: İnanın bu sorunun cevabını kendim de veremiyorum. Bugüne kadar 60'a yakın kütüphâne ve kitaplıkları da ilâve edersek 80.000’e yakın kitap bir şekilde elimizden geçmiş ve kütüphânelere ulaşmış. Bunların her birisinin kolilere yerleştirilmesi, kolilerin bantlanması… Hepsi birer ciddî mâliyet ve bunu bu işe gerçekten ehemmiyet veren çok az sayıda arkadaşımızın destekleriyle yapmaya çalışıyoruz. İşin kitap kısmında dostlarım bana gönderiyorlar. Mâliyetin ufak kısmı burası ama asıl zorlandığımız nokta bunların kargo ile gönderilmesi… Bu ve diğer maliyetleri kendi aramızda fedakârlıklarla karşılamaya çalışıyoruz. Bu konuda desteklere ve fikirlere de her zaman açığız. Niyetler halis olunca Rabbim yolları açıyor, kolaylıklar sağlıyor.                                             (DEVAM EDECEK)