(İKİNCİ BÖLÜM)
Oğuz Çetinoğlu: Kitap toplayıp köylere göndermek şeklindeki takdire şâyan hizmetleriniz için sivil ve resmî kuruluşlardan destek alabiliyor musunuz?
Sadettin Turhan: Net olarak ‘hayır’ diyebilirim. Resmî kuruluşlardan destek almak mümkün değil. Yaptığımız işi bir vakıf çatısı altında gerçekleştirebilirsek belki cüz’i destekler bulunabilir. Tek başına şahısların yaptığı bu kabil hizmetler, doğrusu yardım ve destek bulunması için bir mânâ ifâde etmiyor. Ancak şahsî ilişkiler sebebiyle hayırsever şahıslardan az miktarda destek temin etmek mümkün olabiliyor. Sağ olsunlar projeyi gördüklerinde ve sosyal medyadan tâkip ettiklerinde yapılan işin ehemmiyetinin farkına varıyorlar ve ellerinden geldiğince destek veriyorlar. Hepsine kalbî teşekkürlerini sunuyorum.
Çetinoğlu: Size intikal eden kitaplar için seçici olma hakkınızı hangi kıstaslara göre uyguluyorsunuz?
Turhan: Çok önemli bir konu… Kitap veya kitaplar geldiğinde şunlara dikkat ediyorum: Kitabın yıpranmamış olması, içerisinde çiziklerin veya özel yazıların bulunmaması. Bunun dışında hangi noktada olursa olsun ideolojik olan siyâsî olan ve bildiğim kadarıyla yasaklı olan kitapları kesinlikle okullara göndermiyorum. Onun dışında kitapları ayırırken ilk orta lise ve üniversite kitapları diye bir sınıflandırma yapıyorum. Ayrıca kültür, dinî ve millî, ahlâkî kitapları ve İngilizce Almanca Fransızca olan kaynak kitaplarını ayrı tasnif ediyorum ve okulun durumuna göre bunlardan mutlaka biraz gönderiyorum. Her kütüphâneye mutlaka eski basım kütüphâne kültürünü tanıtacak kitaplar da ilâve ediyorum.
Çetinoğlu: Kitap gönderdiğiniz okul ve köy odalarını ziyâret etme imkânınız oldu mu? Nasıl karşılandınız, neler hissettiniz?
Turhan: Benim için en heyecanlı ve mutluluk veren durumlardan biri, hattâ birincisi budur. Bugüne kadar birkaç kütüphânenin açılışına gitme fırsatı buldum. Orada yaşadığım memnuniyet, çocukların heyecanı, öğretmenlerin teveccühleri, candan teşekkürleri beni duygulandırdı. Bahtiyar oldum. Her bir okulda bambaşka bir hatıra ve gönül bıraktım. Açılışların dışında daha sonraları bir şekilde yolumun düştüğü okullar da oldu. Habersiz gittiğim okullarda söylenen şu cümle beni çok memnun ediyor: ‘Hocam kütüphâne kurulduktan sonra okuma oranımızda ciddî bir artış var.’ Bu ve buna benzeri cümleler yapmış olduğumuz çalışmanın takdir edildiğini gösteriyor. Fakat bir hayaliniz var mı? Diye sorarsanız… Evet bir gün arabama atlayıp bütün bu okulları tek tek ziyâret etmek ve oradaki çocuklarla kucaklaşıp birkaç saat vakit geçirmek istiyorum.
Çetinoğlu: İnsanlarımızın kitap okuma alışkanlığının seviyesi hakkındaki tespitlerinizi lütfeder misiniz?
Turhan: Belki batı bölgelerimizdeki büyük şehirlerde bu sorunun cevabı iç açıcı olabilir. Fakat gitme imkânı bulabildiğim bölgelerde öğrencilerin kitaba olan düşkünlükleri ve gönderdiğimiz kitapları okumaları bunlara değer verdiklerini görmekle, gelecek hakkındaki ümitlerim artıyor. Çalışmaların yorucu olmasına rağmen devam etmesini sağlayan güç, onların memnuniyeti ve kitapla bağlantılarının artmasıdır.
Çetinoğlu: Gerçekleştirdiğiniz hizmetlerin daha yaygın ve verimli olarak devam etmesi için ihtiyaçlarınız nelerdir?
Turhan: Kitapların alınması taşınması, tasnif edilmesi, kolilere yerleştirilmesi, PTT’ye götürülmesindeki yorgunluklar ve zorluklar problem değil. Fakat kitapların kargo ücretlerinin yüksek oluşu, hizmetleri kısıtlıyor. Özellikle PTT’nin bu konuda yapması gereken önemli işler var. Devlet hastahânelerinin ambulansla ücretsiz hasta taşımaları gibi, PTT’de kitapları ücretsiz yerine ulaştırmalı. Bir de kitap gönderdiğim kuruluşlar, kitapları raflara dizdikten sonra video çekip göndermeleri, videoları ilgililere gösterilmesi, bağışçılarımızın sayısı artıracaktır.
(DEVAM EDECEK)