(BİRİNCİ BÖLÜM)
‘Gezdiklerim Gördüklerim’ isimli kitapla, Emekli Vali ve Yazar Murat Yıldırım yıllarca gezip gördüğü farklı coğrafyalardan elde edilen birikimleri ve unutulmaz hâtıraları, fotoğrafları ile birlikte okuyucuya sunuyor. 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde 262 sayfalık eser, aynı isimle okuyucuya sunduğu kitapların üçüncüsü olmakla birlikte birinci ve ikinci ciltleri de ihtiva ediyor.
‘Çağdaş Evliya Çelebi’ olarak anılmayı hak eden Sayın Vali eserinde Irak seyahatinde gezip gördüğü Bağdat, Kerbelâ ve Necef; Kırgızistan’da Bişkek; Batı Trakya’da Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç ve Kavala; Tunus’ta Başşehir Tunus, Kayrevan, El Cem, Nabil, Sidi Bou Said, Mısır’da Kahire, İskenderiye, Port Sait, Şarm El-Şeyh, Asuan ve Luksor; Orta Avrupa’da Çek Cumhuriyetinde Prag ve Karlovy Vary, Almanya’da Dresden, Terez’in Nazi Toplama Kampı, Bratislava, Avusturya’da Viyana ve Macaristan’da Budapeşte şehri ve Estergon Kalesi, Mimar Sinan’ın yaptığı câmiden katedrale dönüştürülen bina, Slovakya’da Bratislava şehri ince detaylarıyla anlatılıyor.
Gezilen ülkelerin yüzölçümleri, nüfusu veriliyor, özellikleri ve güzellikleri, etnik yapıları, yönetim şekilleri, târihi dönemlerdeki yöneticileri, kısa târihi ve bu arada söz konusu ülkenin Osmanlı Cihan Devleti tarafından fethedildiği ve bağlantının sona erdiği târih, görülmeye değer binaları ve tabiat yapısı, câmiler, saraylar, anıtlar hakkında bilinmesi gereken müfit ve muhtasar bilgiler, Viyana’nın birinci ve ikinci kuşatmaları ile başarısızlığın sebepleri okuyucuya sunuluyor.
Sonraki gezi, günümüzdeki adı Etiyopya olan Bilâl-i Habeşi’nin ülkesi Habeşistan’dır:
Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti, bir Doğu Afrika ülkesidir. Sudan, Eritre, Cibuti, Somali, Kenya ve Uganda ülkenin komşularıdır. Başşehir Addis Ababa’dır. 1.127.000 km2’lik geniş bir yüzölçümüne sâhip olup nüfusu 65.300.000 civarındadır. Bazı kaynaklarda nüfus 90.000.000 milyondan fazla gösterilmektedir. Etiyopya’nın Kızıldeniz’e bağlantısı olan Eritre, yaşanan etnik çatışmalardan sonra 1993 yılında bir referandumla ayrılmıştır.
Bazı târihçilere göre Etiyopya, Afrika’nın (ve dünyânın) en eski ve bağımsız milletlerindendir. 1936-1941 yılları arasında İtalya’nın işgali dışında hiçbir ülkeye bağımlı olmamıştır.
İlim adamları, Afar Bölgesi’nde 3.000.000 yıllık insan iskeleti kalıntıları bulmuşlardır. Kazılarda elde edilen bazı insan ve hayvan iskeleti kalıntıları Addis Ababa’daki National Museum’da hâlen sergilenmektedir.
Ülkenin 5000 yıllık bir târihe sahip olduğu söylenmekte. Mısır firavunlarının Kızıldeniz boyunca altın, fildişi, tütsü ve en önemlisi köle bulmak maksadıyla yaptırdıkları keşiflerde buraya geldikleri tahmin edilmektedir. Ülkenin eski Ahit’teki Hz. Süleyman ve Saba (Suba) Kraliçesi kıssalarında geçmesi, Hristiyanlığı ilk kabul edenler arasında bulunması, İslâmiyet’in ilk doğuşunda Bilal-i Habeşi’nin ilk Müslümanlardan olması, yine ilk Müslümanlardan bazılarının Habeşistan’a hicret etmeleri Etiyopya’nın dinler târihinde önemli bir yer işgal etmesini sağlamıştır.
Etiyopya’nın etnik yapısı son derece karmaşıktır. Halkın önemli bir kısmı Sami Habeşce veya Kuşi dili konuşur. Ülkede seksenden fazla dil konuşulduğu ifâde edilmektedir. Resmî dili Amharca’dır. Arabistan’dan gelerek yerleşen Hamiler ve Sami Amharlar, Etiyopya’nın en büyük etnik gruplarını oluştururlar. %35’ini Amharalar teşkil eder ve ülkede söz sâhibidir. Halkın % 80-90’ı köylük kesimde yaşamaktadır. Nüfusun %55’i Hristiyan, %37’si Müslüman, %8’i de diğer dinlere mensuptur. Müslüman kişiler ise daha değişik rakam ve oranlar zikretmektedir. Gerçek resmî rakam ve oranların yönetim tarafından gizlendiği söylenmektedir. Önemli şehirleri Addis Ababa, Asmara, Dire, Dava, Gonder, Harar ve Mitsiva’dır.
Ertesi sabah 16.07.2016 Cumartesi, kahvaltıyı müteakip otel görevlisinden Müslüman bir rehber bulmasını rica ettim, kısa bir araştırmadan sonra Ahmed Hassen isimli şehir turunda yardımcı olacak 25 yaşlarındaki delikanlı bulundu. Rehberle ilk durağımız öğle vaktine göre Nur Mescidine gitmek oldu. Türkiye ile Etiyopya arasında yaklaşık altı saat fark var. Bizi altı saat arkadan tâkip ediyorlar.
Otelimizin bulunduğu Edna Mail Bölgesi çok lüks bir yer değildi. Cadde ve sokakların her köşesi çöp birikintileriyle doluydu. Temizlik diye bir kavramla belediye yetkilileri herhalde bu insanları henüz tanıştırmamıştı.
Câmiye yaklaştığımızda etrafımızın her yaştan onlarca dilenciyle çevrildiğini gördük. Câmide iki rekât mescit namazı kıldık. Öğle namazından sonra rehber Ahmed’le imam ve müezzinle tanışarak kendilerine İngilizce- Tükçe kaleme aldığım iki broşür verdim. Ayrıca fakirlere harcanmak üzere bir miktar maddî yardımda bulunacağımı söyledim. Öğleyi edadan sonra, tanışmak için görevlilerin odasına gittik. İmam ve müezzinle tanışarak selâmlaştık. İmam ayrılınca müezzin Şemsettin Cemal bizi birkaç metrekarelik çok mütevazı odasına dâvet etti. Biraz Arapça, biraz İngilizce konuşarak telefon ve adres yazdıktan sonra, ayrılacağımız zaman bardaktan boşalırcasına öyle bir rahmet indi ki 15-20 dakika yağmurun dinmesini bekledik. Daha sonra Marketo denilen ünlü alışveriş bölgesine hareket ettik.
En büyük alışveriş merkezlerinin bulunduğu bölge cumartesi dolayısıyla olağanüstü kalabalıktı. Çekmiş olduğum fotoğrafta görüldüğü gibi aşırı yağış nedeniyle her tarafı çöp ve pislik götürüyordu.
Çorapsız, az da olsa yalınayak vaziyette yağmur altında koşuşturan insanlar, seyyar satıcılar -belki size garip gelecek- dolaşan koyun, keçi ve eşeklerin oluşturduğu manzara hem düşündürücü hem de ibret vericiydi.
Her sayfada okuyucuyu farklı bir diyara götüren bu eser, yalnızca bir seyahat kitabı değil, aynı zamanda bir hayat rehberi oluyor. Fotoğraflarla zenginleştirilmiş anlatımıyla hem gözlerinize hem ruhunuza hitap ediyor. Kudüs'ün mâneviyatından Etiyopya'nın sıcak topraklarına, Azerbaycan'ın misafirperverliğinden Balkanlar'ın târih kokan sokaklarına kadar pek çok şeyi bir arada bulmak mümkün oluyor.
Emekli Vâli Murat Yıldırım'ın duru ve samîmi Türkçesiyle, dünyânın bu eşsiz bölgelerine şâhitlik etmek için sayfaları çevirmeye hazır olun. Sizi kendi dünyânızdan çıkarıp bambaşka hikâyelere götürecek bir rehbere sâhipsiniz.
127-128. sayfalarda; doğma büyüme Türkiye’de yaşayan, Müslüman olmasına rağmen Bilâl-i Habeşî’yi tanıma imkânı bulamayanlara, Peygamberimiz (sav) Efendimiz’in müezzinini tanıma fırsatı sağlanıyor:
Aslen Habeşli yâni Etiyopyalıdır. Anasının adı Hamame, Babası Rebah, künyesi Abdullah’tır. İslâm’ın ilk tebliğ günlerinde Ümeyye B. Halef’in kölesiydi. Hz. Bilal; zayıf, fakir ve âcizliğine rağmen hak dâvete uyarak şirkten kurtulup İslâm’ı seçmişti. O, İslâm dâvetine ilk uyanlardandır. Efendisi Ümeyye, kölesinin Mümin olduğunu öğrenince onu İslâm’dan geri çevirmek için her türlü eziyet ve işkencelere mâruz bırakmıştır. Meselâ, öğlen güneşinin kızgın çöllerinde sırtını kumlara yatırır, sonra da üzerine kocaman taş koyarak ‘İslâm’a küfret, Lat ve Uzza’ya iman et. Yoksa öleceksin’ demiştir. O ihlaslı Mümin de ‘Allahu Ahad, Allahu Ahad’ diyerek bu ağır işkencelere katlanmasını bilmiştir.
Sonra Hz. Ebu Bekir (r.a.) güçlü kölesini Ümeyye’ye, o da Hz. Bilal’i Ebubekir’e vermeye razı olunca bu işkenceden kurtulmuş oldu. Daha sonra Medine’ye hicret etti. Abdullah Zeyd’in gördüğü ezanla ilgili rüyadan sonra Peygamberimizin tâlimatıyla namaz vakitlerinin cemaate duyurulması ilânı vazifesi (yani ezanın okunması) güzel sesli Hz. Bilal’e verilmiş oldu. Bir süre sonra Bilal-i Habeşi sabah ezanına ‘Essalatu Hayrun Minen Nevm / Namaz uykudan hayırlıdır’ şeklinde bir ekleme yaptığında Hz. Muhammed’in (sav) ‘Bilal bu ne güzel söz.’ diye tasvip ettiği rivâyet edilir.
Hz. Bilal-i Habeşi; Bedir, Uhud, Hendek dâhil bütün savaşlara katılmıştır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra Şam’a yerleşti. Gördüğü bir rüya üzerine Medine’ye geri geldi ve sabah ezanını okuyunca bütün Medine halkı ayağa kalktı ve heyecanlandı. Tekrar Şam’a döndü. M.S. 641 yılında vefat etti. Ehli Beyt Mezarlığı olarak bilinen Şam’daki Babüs Sağir’de defnedilmiştir.
Hz. Bilal-i Habeşi, Peygamber Efendimizden işiterek hadisler rivâyet etmiştir. Bunların yaklaşık 44 tanesi Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de yer almıştır. En meşhur olanlarından bazıları şunlardır:
*Ezan ve gözümün nuru olan namaz ile bizi ferahlandır.
*Cennet’te Bilal’i gördüm, ona sebebini sordum. ‘Sebebini bilemiyorum, ancak her abdest tazeledikçe iki rek'at namaz kılardım.’ diye cevap verdi. *Gece ibâdetine devam edin. Zira bu sizden önceki Salihlerin ibadetidir.
(DEVAM EDECEK)