Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

[email protected]

İkinci Gazi Giray Han’ı Bilir misiniz?

(BİRİNCİ BÖLÜM)

Kırım Hanlığı 1441 yılında kuruldu. 8 Nisan 1783 târihinde Ruslar tarafından işgal ve ilhak edilmesine kadar hanlık tahtı 75 defa (1) sâhip değiştirdi. (Melek) Hacı Giray, İkinci Gazi Giray, Sofu (Dördüncü) Mehmed Giray, İkinci Devlet Giray, İkinci Mengli Giray, Arslan Giray, Kırım Giray, Maksud Giray, Dördüncü Devlet Giray, Şâhin Giray; Kırım tahtına ikişer defa oturdular. Nur Devlet Giray, Mengli Giray, Canbek Giray, Üçüncü Mehmet Giray, Birinci Kaplan Giray, Üçüncü Selim Giray; üçer defa, Hacı Selim Giray ise dört defa han tahtına oturdular.  Bu sebeple Kırım'da Hanlık tahtına oturanlar toplam 50 kişidir.

Târihçi Yılmaz Öztuna; bu 50 kişiden 5'ini, 'Kırım'ın en büyük hanları’ olarak değerlendirir. (2)  'Beş büyük han’ unvânı, tahtta oturduğu yılların uzunluğu sebebiyle olduğu kadar, hanlık döneminde yaptığı önemli ve büyük işler sebebiyle verilmiştir. Canbek Giray, 3 dönemde 20 yıl 2 ay hanlık yapmış olmasına rağmen, 'en büyük 5 han' listesinde yoktur.

“Bora” ve “Yıldırım” unvanlarıyla da anılan İkinci Gazi Giray Han; kahramanlığı, mâcerâlı hayatı, dirâyetli devlet adamlığı, şâirliği ve bestekârlığı sebebiyle, denilebilir ki; Kırım hanlarının en renkli ve cerbezeli isimlerinden biri, belki de birincisidir. 54 yıllık hayatında yaşadıkları, romanlara ve film senaryolarına konu olabilecek kadar ilgi çekicidir. O, yalnızca Kırım Türklerinin değil, dünyâ Türklüğünün iftihar edeceği seçkin bir şahsiyettir. Hayatı boyunca, Yıldırım hızıyla düşman üzerine gitmiş, Bora şiddetindeki hücumları ile düşman ordularını perişan etmiştir.  Türklük ruh ve şuuruna doruk noktalarda sâhip olduğu kadar, İslâmiyet'e de kopmaz bağlarla ve kalben bağlı idi.

HAYATI

1551 – 1577 yılları arasında Kırım Hanlığı tahtında oturan Birinci Devlet Giray'ın oğlu olarak 1554 yılında Bahçesaray'da dünyâya geldi. Hayatının ilk devresi, Osmanlı – İran savaşlarındaki kahramanlıkları ve mâcerâlı hayatı ile dikkatleri çekti. Bu dönemde gösterdiği yararlılık ve sadâkat sebebiyle Osmanlı Sarayı'nın teveccühünü kazandı. Babası tarafından, ağabeyi Mehmet Giray ile birlikte, Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Osmanlı ordusuna yardımcı olmak üzere, Şirvan'a gönderildi.  Kalgay Âdil Giray, Kırım süvârilerinin komutanı, Gazi Giray da komutan yardımcısı idi.  Bu ordu, Osman Paşa'nın zafer kazanmasında etkili oldu. Ertesi yıl, ağabeyi Mehmet Giray, Kırım'a döndü. Gazi Giray, kardeşi Âdil Giray ile birlikte, Osman Paşa'nın isteği üzerine bir miktar askerle Şirvan'da kaldı. Buradaki savaşlarda Kırım süvârilerine komutanlık etti ve zaferler kazandı. Osmanlı Pâdişâhı Sultan Üçüncü Murad Han'ın iltifat ve armağanlarına mazhar oldu.

Cesur ve atılgandı. 1581 yılında bir ileri keşif sırasında, Âdil Giray ile birlikte İranlılara esir düştü. İranlılar, cesâret ve kahramanlığına hayran kaldıkları Gazi Giray'ı öldürmediler. İranlılar, Gazi Giray'a parlak vaatlerde bulundular. Kendisini Osmanlılara karşı kullanmak istiyorlardı. Önce ısrarlara sonra tehditlere mâruz kaldı. Bütün teklifleri reddedip, vaatlere itibar etmeyince Alamut Kalesi'ndeki Kahkaha Zindanı'na hapsedildi.

Ağabeyi Semin (İkinci) Mehmed Giray, babasının ölümü üzerine 1577 yılında Kırım hânı oldu. 1584 yılına gelindiğinde, Mehmed Giray ile Osmanlı Devleti'nin arası açıldı. İranlılar, Gazi Giray'ın emrine güçlü bir ordu vermeyi, Kırım'da gidip tahta oturmasını teklif ettiler. O, bu teklifi de reddetti. İran Şâhı, av için yaylada olduğu bir gün, Şah ile görüşmek istediğini söyleyerek hapisten çıkarılmasını sağladı. Şâhın bulunduğu yaylaya giderken, etrafındakileri atlatıp kaçmayı başardı. Sınırı derviş kıyafetinde geçerek Van'a, oradan Erzurum'a gitti. 1585 yılında eski silâh arkadaşı Özdemiroğlu Osman Paşa ile buluştu. Karşılaşmaları çok heyecanlı oldu. Birlikte, tekrar İranlılarla savaştılar. Osman Paşa 1585 yılı Ekim ayında, kısa süren ağır bir hastalık sebebiyle ölünce, Gazi Giray İstanbul'a geldi. Ayağının tozu ile Yanbolu'daki savaşa gönderildi. Savaş bitip Yanbolu fethedilince, kendisine tahsis edilen çiftlikte sâkin ve yeni bir hayata başladı. 1588 yılının Mayıs ayında ve hiç beklemediği bir anda, Kırım Hanlığı'na tâyin edildi.

Osmanlı Devleti ile anlaşmazlığa düşen ağabeyi Mehmed Giray, 1584 yılında görevden azledilince, İkinci İslâm Giray Han tâyin edilmişti. İslâm Giray, Mevlevî dervişi olarak uzun yıllar Konya'da kalmıştı. Devlet işlerine yabancı idi. Bu sebeple 1588 yılında görevden alındı.  Mehmed Giray ve oğullarının isyânından ders alan Osmanlı yönetimi; sadâkatini, cesâretini, yönetimdeki ustalığını ispat etmiş olan Gazi Giray'ı, Kırım hanlığı için en uygun isim olarak görmüştü. Emrine gereği kadar Osmanlı askeri verilerek kadırgalar ile Kırım'a gönderildi. Hanlık tahtına oturur oturmaz kardeşlerinden Feth Giray'ı Kalgay, Âdil Giray'ın oğullarından Baht Giray'ı Nureddin olarak görevlendirdi.

Gazi Giray ilk iş olarak Osmanlı Devleti'nin ve Kırım Hanlığı'nın ezelî ve ebedî düşmanı Moskoflar üzerine yürümek oldu. 1591 yılında, bizzat kumanda ettiği Kırım ordusu ile Moskova önlerine kadar ilerledi. Rus Çarlığı'nı târih sahnesinden silmesine az kalmıştı. 1593 yılında Osmanlı Devleti ile Avusturya İmparatorluğu savaşa tutuşunca, Gazi Giray, Osmanlı Devleti'nden gelecek yardım talebini karşılayabilmek için, Rus Çarlığı ile ilgili yok etme plânını tehir etti. Rusya ile barış antlaşması imzaladı. Antlaşmaya göre Rusya, Kırım Hanlığı'na 10.000 Ruble vergi ödemeyi ve her yıl için defterde kayıtlı hediyeleri vermeyi kabul etti. Ayrıca, Kırım'a saldırmayacak ve iç işlerine karışmayacaktı.

Ülkesine Rusya'dan gelebilecek tehlikeleri bertaraf ettikten sonra Gazi Giray, Osmanlı Devleti'nin talebi üzerine 1594 yılı Ağustos ayında, Rab Kalesi'ni kuşatmış olan Sinan Paşa'nın yardımına gitti. Eflâk, isyan hâlinde idi. Ordusunu, o zamana kadar görülmemiş bir cesâretle kuzeyden Lehistan ve Erdel topraklarından geçirdi. Pek çok zorlu çatışmalardan zaferle çıktı. Rab Kalesi'nin fethi, O'nun çevikliği ve cesâreti ile gerçekleşti. Ertesi sene âsi Boğdan beyini itaat altına aldı. Eflâk beyliğine, Giray Hanlar ailesinden birinin tâyin edilmesini teklif etti. Fakat teklifi kabul edilmedi. Bu sebeple ertesi yıl, Osmanlı Devleti'nin ısrarlı dâvetlerine rağmen, Avusturya Seferi'ne bizzat katılmayıp Kalgay'ını gönderdi. Haçova'da Osmanlı ordusu zafer kazanmasına rağmen Kırım ordusu kendisinden beklenen hizmeti verememişti. Bunun üzerine Avusturya Seferi'nin Serdâr-ı Ekrem'i ve sadrâzam Sinan Paşa'nın isteği üzerine İkinci Gazi Giray han, 7 yıl 10 ay hükümdarlık yaptıktan sonra, Kırım Hanlığı görevinden, 1596 yılında azledildi.                                         (DEVAM EDECEK)