(İKİNCİ BÖLÜM)
Emperyalist devletler, her türlü hukuksuzluğu makul ve meşru gösterecek propaganda gücüne sahiptir.
Şimdi birinci soruyu tekrar soralım: Başkalarını kendi arzu ve istekleri doğrultusunda değiştirmeye, biçimlendirmeye çalışan; Türklüğü yok sayan ve yok etmeye kararlı olan emperyalist devletlere karşı 1919-1922 yılları arasında savaş açan ve sonucunda zafer kazanan lider kimdir, bunu nasıl başarmıştır?
Cevap şu: Milletimizin egemenliğini, bağımsızlık kavramının etrafında halkın inancını tutuşturan ve yeni bir devlete dönüştüren Mustafa Kemal Paşa'dır. Kemal Paşa, milleti, bağımsızlığını korumaya çağırdığında, tarihin ruhunu, toprağın ruhunu, milletin ruhunu harekete geçirdi ve millet yeniden kahramanlaştı. Yenilmez düşman ile ona hizmet eden vahşilere karşı zafer kazanıldı. TBMM, hem yeni bir ordunun ve zaferin mimarı, hem de yeni bir siyasî oluşumun lideri olan başkomutanı Mustafa Kemal Paşa'ya müşirlik ve gazilik unvanları verdi. Bu unvanı alan bir de şehir var: Antepli Şahin Bey'in kollarındaki mavzerden şehre yayılan bağımsızlık arzusu, egemenlik inancı, namusuna sahip çıkma iradesi, bu şehre gazilik unvanı verilmesini sağladı: Gaziantep…
Devletin bağımsızlığı, milletin egemenliği, Kur’an’ın saygı görmesi yolunda oluşturulan gerekli harekete katılıp canını ortaya koyup görevini yapıp sağ kalanlara gazi, bu yolda ecelle kucaklaşanlara şehit denir.
Bazı insanlar nefsi için değil toplum için yaşarlar, milletin geleceğine karşı sorumluluk bilinciyle ömür tüketirler.
Mustafa Kemal Paşa'nın, hayatını incelediğimizde vardığımız hüküm şu: O, “Ne yapabilirim?” sorusuna cevap aramaya kalkıp kendini sınırlayan bir insan değil. O, “Ne yapmalıyım?” sorusunun cevabına odaklanmış, bu tutumu özgüven duygusuyla besleyip biçimlendirmiş bir şahsiyet... 1911’den 1921’e kadarki zaman diliminde, kendilerine ve milletine güvenini yitirmiş, başka devletlerin himayesini kabul eetmiş, zgürlük ve bağımsızlık yerine onursuzluğa râzı olarak ‘bizden bir şey olmaz’ diyen aydınların ve yöneticilerin gerçek yüzünü Büyük Nutuk’ta ortaya koyan da Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır. Kemal Paşa, Mütareke Devri hükümetlerinde, aydınlarında ve mahallî üst yöneticilerinde görülen yetersizlik düşüncesini, aşağılık duygusunu şiddetle reddetmeseydi, emperyalizme karşı, mazlum milletlere örnek olan bir zafer kazanılabilir miydi?
Onun karizmatik şahsiyetinin değişmez özelliği, bilgi, sabır, özgüven duygusu ve kararlılık’ın yoğurduğu bir davranış bütünlüğüdür. Bu dört özellik yan yana geldiğinden hem milletinin düşmanlarının hem kendisine düşmanlık edenlerin oyunları, gücü ve propaganda imkânı boşa çıktı... Yenilmezler nasıl yenilmiş, dize getirilmiş anladınız değil mi?
Genel Kurmay ATASE Başkanlığı tarafından yapılan bir yayın var; henüz beş cildi çıktı. Atatürk’ümüzün 1908-1919 arasında yazdığı bir kısmı basılmış, bir kısmı arşivde kalan bilgi ve görüşleri ile sorumluluk örneği olan çalışmalarını gösteren bu kitapları okursanız, onun nasıl bir şahsiyet olduğunu anlayabilirsiniz. Bu kaynaklara Büyük Nutuk ile Söylev ve Demeçler adlı eserleri de eklemeliyim.
Arapçada bir fiil var: Velâye... Velâye ne demektir? Birini karşılıksız, bir şey beklemeden, istemeden ve değip değmediğini düşünmeksizin sevmek, sorumluluğunu üstlenmek... Vâli ve vilâyet kelimesi de hukuk terimi olan veli ve velâyet kelimesi de Allah’ı her şeyi dışlayarak sevmek anlamındaki velî ve velâyet kavramı da aynı kökten... (DEVAM EDECEK)