(DÖRDÜNCÜ BÖLÜM)
Şair, bir dilin imkânlar ülkesini adım adım dolaşmış, şiir denilen bilgi ülkesinde yaşayıp kendisinin ifade edilmesini gerekli saydığı bir dertle yanmış, kendisini başkalarının, bizim adımıza yakmış insana şair denir.
Şair, sizin adınıza dil bayrağının bağımsızlığına, dil cumhuriyetinizin bağımsızlığına sahip çıkmakta kararlı olan, dilinize bekçilik eden insanın unvanıdır.
Şair, başka kültürlerin açtığı örtülü ve açık savaşta gönüllü birer kahraman, milletinin bütünlüğünün devamı, değerlerinin sevdirilerek sonraki nesillere aktarılması savaşının gazileri ve şehitleridir.
Bir dil edebiyatta ve bilimde anlamlı ve başarılı şekilde kullanılıyorsa dünya milletleri arasında yer ve ayrıcalıklı konum elde etmesi mümkün olur. Kültürler arasındaki örtülü ve açık savaşı kimler yapar? Şairler ve bilginler...
Şimdi şu kavramları ve onlarla bağlantılı alt kavramları tanımlayalım: Dil, kültür, ruh...
Dil, birbirimizle kurduğumuz her türden iletişimin aracıdır. Dil; insan ve toplum için vatanseverliğin, tarihe bağlılığın ve milletiyle benzeşmenin göstergeler alanıdır. Dil, estetik olanın büyülü harcıdır. Dil, sıradan anlaşmalardan, örtülü, incelikli, duyarlık taşıyıcı, etkileyici, derinlikli ifadelere kadar farklı yansımalarıyla kültürü nesilden nesile aktaran kültürleyicidir.
Birçok insanın rastgele, düşünmeksizin kullandığı bir kelime var: Kültür... Bilimi, sanatı, irfanı da, savunma gücünü, ekonomiyi ve inanışları da, kısaca her türden maddî ve mânevî unsurları da içine alan kültür nedir?
Kültür... Bir insan topluluğunun tarih içinde varlığını sürdürmeye çalışırken, aklının, hissinin, hayâlinin bağımsızlığını korumak ve yaşatmak üzere, başka toplumlardan daha hoş, daha güzel, daha doğru, daha şerefli, daha kolay, daha verimli, daha haysiyetli saydığı değer ve davranışlarından oluşan hayat alanına kültür diyoruz. Başka toplumlarınkinden daha farklı olan hayat alanının en açık göstergesi ise dildir.
Devletler ve milletler, tarih içinde bir süre yaşayıp, görünmez olabilir, yok olabilirler. İşte Zeugma... Bugün mozaik adını verdiğimiz renkli taşların şahitliğinden ibaret bir dünya... Bizler bu renkli taşlara ne kadar ilgi gösteriyor isek varlıklarının anlamı ve hattâ göreceli değeri de o kadar.
Tarih içinde yaşamış devletler vardır, milletler vardır; onlar, kendilerinin varlığının devamında ve korunmasında, şu iki güce sahip olduklarında tarih içinde varlıklarını sürdürebilmişlerdir:
Biri, düşmanlarını caydıran ve kahreden, dostlarını kıvandıran ve sevindiren kahramanlık kurumu hâline dönüşen ordu ve askerlik alanındaki varlıkları…
Diğeri, dil denilen imkânı, bir anlamlı güce dönüştürüp millî benlik ve kimliklerinin üzerinde bir taç gibi taşıyabilen, bir iletişim ve edebiyat hayatı…
Tarihin tanık olduğu milletlerin ve devletlerin yok olmama başarısı gösterebilmiş ve egemenlik ile bağımsızlığını koruyabilmiş toplumların bilinçle sahip çıktıları bir dil servetleri, bir de orduları var… Dilin stratejik silahı veya bekçisi ise şiir...
Şiir, özel bir dünya; şiirin dünyasına girmek için, evvelâ kalbinizin kapısını açacaksınız. (DEVAM EDECEK)