Yaşar RAVANOĞLU AKDAŞ

Dostluk

Sevgili çocuklar, bugün anlatacağım masalı mutluluk ormanında yaşayan sevgili hayvan arkadaşlarınız ile birlikte onların size ikram yapacağı ormanın serin bir köşesinde dinleyeceksiniz. Dikkat, şimdi bizi ormana götürecek olan balon geliyor. Hemen sıra olun ve bekleyin. Ormanın nöbetçisi, ayı Bayan Tonton balona binmenize yardım edecek ve en son kendi de binecek ve balon havalanacak.
Balon pamuk tarlaları gibi bulutların arasından süzüle süzüle mutluluk ormanının yanındaki yemyeşil kocaman çayıra inmiş. Bu arada onları ellerinde çiçekten kolyeler tutan bir kısmı da renkli balonlar taşıyan hayvan dostları karşılamış.  Ormandaki arkadaşları gelen misafirlerinin boynuna birer çiçek kolye takmışlar ayrıca herkese birer balon hediye etmişler. Daha sonra ormanı gündüz nöbetçisi karga Bayan Parmak bütün çocukları ormanın derinliklerindeki şelalenin yanına götürmüş. Orası o kadar serinmiş ki ve öyle güzel süslenmiş ki şu anda gözlerinizi kapatın şırıl şırıl akan bir şelale yanında hamakta sallanıyormuşçasına elinizde sütünüzü yudumlayarak suyun sesini dinlemek zaten sizi mutlu etmeye yeter. Bunu burada bırakıyoruz ve masalımıza geçiyoruz.
Bir varmış bir yokmuş köyün birinde bir Ali Baba (Ali Baba isminde bir kişi) yaşarmış. Ali Baba'nın en çok sevdiği ve uğraştığı şeylerin başında hayvanlar geliyormuş. Üç yaşına gelen hayvan dostunu çiftlikten ayırır, onun hastalanıp yaşlandığını görmek istemezmiş. Hayvan dostları ile konuşa konuşa vedalaşırmış.
Derken Ali Baba'nın için çiftlikteki hayvanlardan eşek, kuzu, horoz, köpek, maymun, sincap aralarında konuşup bir karara varmışlar.
-Bizlerin 3 yaşına gelmemize az zaman kaldı. O, bizimle vedalaşmadan geceden çiftliği terk edelim diye karar vermişler.
Hepsi odalarına gidince kendilerine yolda yetecek kadar hazırlık yapmışlar. Eşek kendisi ve kuzu için birer torba taze ot, maymun bir hevenk muz, sincap fındık fıstık alırken köpek de kemik almış.
Sabah gün ışıyınca çiftlikten ayrılmışlar. Gitmişler, gitmişler, gitmişler bir ormanın yanına gelip biraz dinlenmişler. Ama yorgunlukları geçmemiş, orada gecelemeyi düşünmüşler. Adı Kara olan
eşek Badem adlı sincaba:
-Ufaklık sen ağacının tepesine çıkıp etrafa bak bir ışık ya da bir ormancı barakası görürsün belki.
Badem ağaca tırmanmış ve seslenmiş:
-Biraz ileride ışık yanan bir baraka var!
Hep beraber mümkün olduğunca yavaş ve sessizce ışığın göründüğü yere gitmişler. Camı hafif aralık olan barakadan, gelen ses, bir soygundan bahsetmekte imiş. Biraz dikkat edince bunun kendi çiftlikleri olduğunu fark etmişler.
-Buna engel olmamız lazım! Ama önce bir görelim demişler.
En alta eşek Kara, Kara’nın üzerinde kuzu Pamuk, kuzunun üzerinde köpek Sami, köpeğin üzerinde horoz Buluş, en yukarıda da sincap Badem çıkmış. Hepsi içerideki hırsızlara bakmışlar. Kara'nın hadi demesiyle hep bir ağızdan bağırmaya başlamışlar.
-Aİ-ai!
-Me-me!
-Hav-hav!
-Kukuri-ku!
-Çıs-çıs!
Hırsızlar eyvah basıldık diye feryat etmişler kapıya koşmuşlar. Kapıdan ilk çıkan eşek Kara’nın çiftlerine çiftelerine maruz kalmışlar. Dışarı çıkanları birer birer dövüp hepsini sıkıca bağlayıp
karakolda polislere teslim etmişler. Sabah çiftlik sahibi Ali Baba dolaşmaya çıkınca olmayan, Kara'yı, Badem'i Sami (Sâmi)'yi, Pamuk'u ve Buluş'u aramış aramış bulamamış ve karakola gitmiş. Polislere:
-Hayvanlarım kayboldu lütfen onları bulun! Deyince, polisler de:
-Onlar buradalar! Demişler.
Çiftçi Ali Baba onları görünce:
-Sizler ne yaptınız? Çiftliğe soygun yapacak olan hırsız tilki Güvenilmez ile arkadaşı tilki Alkaç'ı yakalamışsınız anlatın bakalım.
Kendilerinin üç yaşına yakın olduklarını ve çiftlikten göndermemek için kendilerinin ayrıldıklarını anlatmışlar. Bunun üzerine Ali Baba yeni bir karar almış. Üç yaşına gelen ya da veya geçen hiçbir hayvanın çiftlikten ayrılmasına izin vermeyeceğini açıklamış. Masal da mutlu son ile bitmiş.
Mutlu sonla bitti demesinin ardından hayvan dostlarından müthiş bir alkış koptu kopmuş. Sonrasında, mutluluk ormanındaki dostlar gelen misafir arkadaşlara ikramlarda bulunmuşlar, misafirleri götürecek olan balon gelinceye kadar durup el sallamışlar.