Yavuz Bülent Bakiler Ankara Hukuk Fakültesi’nde benden üç sınıf öndeydi. Onu Osman Yüksel Ağabeyin altı kitapçı üst katı yatakhanesi olan Denizciler Caddesinin arka sokağındaki dükkanında tanımıştım. Bir yandan kitaplara bakar gibi yapıyor diğer yandan sohbetlerini dinliyordum. Serdengeçti’yi zaten dergisinden tanıyordum. Yavuz Bülent ile aynı çizgide olduğumuzu burada kulak misafiri olduğum sözlerinden anladım; usulca yanlarına yanaşıp sohbet halkalarına karışmamı yadırgamadılar. Burada aramızda oluşan gönül köprüsü değişik mekanlarda ve muhitlerde sürekli kaldı. Türk Ocakları’nda Galip Ağabey’in yönetiminde dergiciliğimizde hem şekil ve tarz olarak hem de muhteva olarak üstün bir kalite getiren yeni Türk Yurdu’nu mekteplerde duyurmak için başlatılan kampanyada beraber çok koşturduk. Fakülte’nin münazara ekibindeydi. Tertiplenen şiir günlerinde okuduğu şiirleriyle en fazla alkış alanlardan biriydi. Okulu bitirirken Yeni İstanbul gazetesinde gazetecilik de yaptı. Memleketi Sivas’ta avukatlığa başladı, AP’nin İl Başkanlığını yaptı. Milletvekili olabilirdi ama siyasetin kirli oyunlarına ayak uyduramadı, çabuk usandı. Tekrar Ankara’ya bürokrasiye döndü.
Güzel ve akıcı konuşurdu, iyi bir hatipti, dili kültürel derinliğini yansıtacak tarzda akıcı, berrak ve zengindi. Onun Sovyetlerin dağıldığı dönemde Türkistan, Azerbaycan ve Makedonya üzerine yazdığı duygu dolu seyahat ve inceleme kitapları uzun yıllar başucu kitapları olarak okundular; bunlar lirik edebiyatımızın seçkin eserlerindendir. 44 olaylarını bizzat yaşayanlardan duyarak etraflı şekilde inceleyip yazarak her yönüyle aydınlattı. Şair tabiatının etkisiyle yaptığı bazı yanlış değerlendirme ve tercihlerden dolayı eleştiriler aldı. İstanbul’a pek az gidebildiğimden bunları oturup konuşma imkânımız olmadı. Telefonda bu konuları konuşmayı da istemedim. Ömrümüzün sonbaharında altmış küsur kadim bir dostluğu gölgelemekten özellikle kaçındım. O benim hafızanda her zaman Antepli Şahinim Ağam, mavzer omuzuma yük diye haykıran güzide bir şairimiz, Türkistan’ın ilesini, can Azerbaycan’ın hasretini, Üsküp’ten Kosova’ya uzanan kalbi duyguları ifade eden, Türkçeyi anne sütü gibi benimseyen, Türkçe düşünen, yazan ve konuşan seçkin bir yazarımız olarak kalacaktır.
Ömrüm elverdikçe Fatihalarla anacağım dostumun menzili mübarek, mekânı ali makamı inşallah cennet olsun ruhu şad olsun.