Eğer, “Bu dünya, daha baştan kötülüğe bulaşmıştır!” diyorsan; sen, iyi işler yap!..
Zamanı geri getiremeyeceğine göre, bu işe, kendinle başla!..
Var mı o güç-kuvvet sende, bir dene!.. En azından bir defa dene!..
Ve şunu bil ki; kötülük yapmamak bile, iyilik yerine geçer!.. Bunu da kendine destek yaparak yürü bakalım!.. Ne kadar, nereye kadar ve nasıl gidebilirsen, git!..
Sana, ‘Dur!’ diyen mi var?
Yoksa, boşa konuşma!.. Boş konuşmak, boşa konuşmak da bir kötülük fırsatına yol açar, bunu da bil!..
Boş konuşmak sana aittir; boşa konuşmak karşındakine!..
Bâzen sen boş konuşursun, karşındaki şaşırır; bâzen, doğru, güzel konuşursun, karşındaki anlamazdır!.. Öyleyse hem söyleyeceğini iyi hesap et hem de kime neyi demen gerektiğini!..
Sokağa çık!..Bak ki, bu işin sırrını çözebilecek bir ‘ihtiyar’ bulabilecek misin?
Çok ihtiyar görürsün de sırrı çözebilecek kim var?
Ne kahvehâne önlerinde pinekleyenlere ve ne de câmi avlularında zaman dolduranlara kapıl!..
Oralar, dedikodu mekânlarıdır!.. Oralarda kaleme-kitaba-deftere rastlamazsın!..
Diyeceksin ki, şimdi kalem-kitap-defter mi kaldı!?!..
Demek ki, rahatlık var!!!
Bunlar yoksa, bil-umum vatandaş rahattır demektir!..
Eğer, Konya Ovası’nın ihyâsında, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî kendini vazifeli bilseydi, kendisi ve tâkipçileri, bunu zâten çoktan hâlletmişlerdi.
Demek ki;
Her işi bir erbabı vardır!... O ve tâkipçileri kendi işlerini yaparlarken, biz-siz-onlar nerelerdeydi(k)?
Başarının vesikası ‘kırmızı kurdelâ’ değil; eserdir!..Zeytin ağacın yoksa, zeytin de bekleme, yağ da!..
Ağacın dibine git, onu besle, sula… o da meyvasını versin!..
Sevmek, emekle eş’tir, bunu da bilesin!.. Sevmeden ne olur ki, zeytin ağacından meyva alasın!..
Düşün ki, Konya Ovası’na, Mevlâna zamanında başlansaydı; O, muhteşem Mesnevî’yi Dîvân-ı Kebir’i yazarken, biz de yemyeşil bir ‘ova’ya kavuşmuş olurduk!..
Yanlış mı düşünüyor, yanlış mı söylüyorum?
Kaç asır geçti, haberin var mı?
Düşünseydin, düşünebilseydin; muhteşem İstanbul’a “kanal” açmak peşinde koşmaz, insanlığa yemyeşil bir Konya, pırıl pırıl bir dünyâ ikrâm ederdin!..
Şimdi ortaya çıkıp da;
“Hangi dünyada yaşıyoruz?” diye basbas bağırmanın ne mânası var, söyler misiniz?
Sözünü ettiğin o dünya karşında işte!.. Bol bol seyret!..