Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) – İsrâil ittifakına karşılık Türkiye – Rusya – Çin İttifakı’nın, ‘en uygun tercih’ olduğunu söyledi. İlk bakışta, heyecan verici olduğu intibâını uyandıran bu teklif, nedense ‘baş konu’ olarak gündeme yerleşmedi. Anlaşılıyor ki sâkin bir şekilde enine boyuna incelendikten sonra karara varılacak. T.C. Cumhurbaşkanının ‘O konuyla ilgilenme imkânını henüz bulamadım.’ Demiş olması da meselenin etraflıca tahlil edilmesi gerektiğini gösteriyor. Doğru bir tespit…
Çünkü bu tür tekliflerin tâviz alınmadan kabul edilmesinin mümkün olmadığı, milletler arası siyâsetle ilgilenenler tarafından bilinmektedir.
İttifak talebi bizden geldiğine göre fedakârlık yapması gereken taraf Türkiye’dir. Bu taleplerin neler olabileceğini tahmin etmek hiç de zor değil.
Nitekim ABD’ne daha doğrusu Donald Trump’a ‘evet’ dedirtebilmek için iletilmesi düşünülen tâvizler de konuşulmaya başladı. ‘Türkiye ABD’den 100 milyar dolarlık uçak alacak.’
Türkiye’nin uçak almaya ihtiyacı varsa, elbette alacaktır. Fakat bu ihtiyacın mânidar bir zamanda gündeme gelmesi, dikkat çekicidir. Öncelikle ‘îtibar’ kavramını zedeleyecektir.
Türkiye’nin, içerisinde bulunduğu iktisâdî şartlar sebebiyle maddî ve mânevî kayıplara yol açacak bu fedâkârlığı yapmaya hazır olup olmadığı düşünülmelidir. Yük, vergi güncellemeleri olarak milletin sırtına yüklenilecekse, ayrıca düşünülmelidir.
100 milyar doların ne zaman ödeneceği dahî bilinmeden dolar ve Euro kuru âniden yükselmeye başlamıştır.
İnsanlar gibi devletler de doymaz ihtiraslarla mâlûldür. Tavizlerin ardı arkası kesilmez.
Alınacak uçakların bedelinin ödenmiş olmasına rağmen teslimatın yapılmayabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Söz konusu ittifakın, şartsız olarak yapılması elbette îtibârımızı artıracak milletlerarası bir üstün başarıdır. Ayrıca Türkiye’deki siyâsî dengeyi de büyük ölçüde etkileyecektir.
***
Çin de doymak bilmez ihtiraslarını tatmin etmek isteyecektir. Onun talepleri ABD taleplerinden fazla olacaktır. Çin, iktisaden ABD’den güçlüdür. Dolayısıyla talepleri de iri ve ağır olur. Üstelik insânî talepleri de gündemdedir. Türkiye’ye sığınan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın iâdesini talep etmektedir. Vazgeçmez… Târih boyunca Türk Devletlerinin hiçbiri böyle bir zillete ‘evet’ dememiştir. Şimdi diyebilir miyiz? Îtibârımızın sıfırlanmasına tahammül edebilir miyiz?
Filistin’i sâhiplenmekte gösterdiğimiz hassasiyetin %1’inden bile mahrum bıraktığımız soydaşlarımızı, dindaşlarımızı… Doğu Türkistan Türklerini satarsak, Anadolu insanımızın geleceğini tehlikeye atmış oluruz.
Şimdi düşünmek zamanıdır.