Sevgili okurlarım, bugün size çocukluğumdan kalan hatırladığım bir anımı anlatacağım.
Sanırım sonbaharda olurdu yerli malı haftası. Herkes kendince bir bölge alır ve oranın meyvesini tanıtırdı. Ya da sevdiği bir meyveyi alır onun yetiştiği yeri ve özellikleri anlatırdı.
Hepimiz çok heyecanlanırdık. Bütün sınıf neşe içinde o haftaya hazırlanırdık. Yerli malı haftası başladığı zaman sınıfta büyük bir masa hazırlanır üzerine herkesin evinden getirdiği sebzeler meyveler konurdu ama bunlar hep kendi toprağımızda yetişenler olurdu.
Şimdiki gibi mangolar ananaslar yoktu. Hep beraber yenir rontlarla şarkılarla güzel ve eğlenceli birkaç gün geçirilirdi.
Mesela Ankara'nın armudu, Amasya'nın elması, Diyarbakır'ın karpuzu, Çorum'un leblebisi,
Malatya'nın kayısısı, Tekirdağ'ın kirazı vesaire gibi.
Ayrıca öğretmenimiz bunların hangilerinin olduğu gibi çiğ yenilebileceğini ve nasıl yıkanması gerektiğini anlatırdı. Kuru olursa yemiş teze olursa meyve denildiğini de hep o zamanlarda öğrendik.
Değerlendirmede de meyvelerden yapılana komposto kuru meyve ile yapılana da hoşaf
denilirdi.
Yerli malı haftası büyük bir coşku ile kutlanırdı. Hepimiz çok eğlenir şarkılar söylerdik. O günlerden bana kalan "Yerli malı yurdum malı Her Türk onu kullanmalı"…