Naci KARA

Avukat

"Dava" yı Kemiren Hastalık = Menfaatçilik

Önce idealizm?
İdealizm, bir inancın, bir amacın saf ve karşılıksız sevdasıdır. O, kalbin pusulasını doğru bildiği yöne çeviren, hiçbir dünyevi çıkar beklentisi taşımaksızın, seçtiği yolu azimle takip eden, hatta peşinden koşan kararlı ruhun ta kendisidir. İdealist, dava bellediğinin uğruna ölüme dahi razı olan, takipten asla vazgeçmeyen onurlu bir kişiliktir.
Sonra İdealizm Menfaatçiliği?
O, davanın kutsal ateşini harlamak derdinde değil, sadece başkalarının harladığı ateşin sıcaklığında ısınmak isteyendir. İdealizmi bir zırh olarak kuşanır ve zırhın içinde kişisel çıkarının sinsi hesabını yapar.
Ya İdealizm Menfaatçisi:
Dava yolunda yürürken ayağı tökezleyen, fakat menfaatin cazibesine kapılıp geri dönen; ya da daha baştan, idealist cepheyi bir güç odağı, bir rant kapısı olarak görüp buradan nemalanmayı düşünen düşük karakterin en somut halidir.
Biri, tüm varlığını bir fikrin gerçekleşmesine adarken, diğeri yalnızca o enerjinin sıcaklığından, o davanın rüzgârından kendine pay çıkarmaya çalışır.
Evrensel Bir Kangrendir Menfaatçilik
Bu çürük yapı, sadece belli bir cephenin hastalığı değildir: Solda da, klasik sağda da, Ülkücülerde de, hatta sanat ve kültür alanlarında da bu ikiyüzlülüğün izlerine rastlanır.
Ancak sağcı olmadığımı bin kez haykırmama rağmen, beni sağcı olarak niteleyenlere itiraf ederim ki;
Klasik Sağın tarihi, bu menfaat yoğunluğunu bir veba gibi çağdan çağa taşımıştır!
Üstelik bu menfaat, yalnızca kuru bir ekonomik çıkarla alakalı sınırlı değildir.
Klasik Sağcı menfaat, genellikle "Aşk, Para ve Şöhret" üçgeninde döner durur. Buradaki "Aşk," gönül bağının ulviyetinden uzak, bencil bir cinsellik arayışı olarak tezahür eder.
Menfaat Dünyasının Soğuk Gerçeği
İdealizmin en saf haliyle parladığı yerde, gölgesi olan menfaatçilik belirir. Ve bu gölge, çoğu zaman davanın ruhunu kemiren, sadece kendine ait bir Menfaat Dünyası inşa eder.
Gelinen bu noktada;
Sosyalistler, Ülkücüler ve özellikle iktidar olmanın avantajını devlet gücüyle garantileyen Siyasal İslamcı-Klasik Sağcılar, kendi içlerinde yara bere içinde bir gelecek tasavvur eden anlayışlara dönüşmüşlerdir.
Yeniden; milli ve insani bir kaynağın doğması ve hepimizi kuşatması, ulaşılabilecek bir gerçek olarak en kıymetli dileğimiz olsun.
Ve bu dileğe doğru yolumuz açık olsun…