TDK tarafından çıkarılıp “yabancı” kelimeler yerine kullanılsın diye uygun görülen ve ileri sürülen birçok karşılık, resmî metinlerde pek yer alamamış, bundan dolayı dile yerleşme şansı bulamamıştır. Böylesi karşılıklar “halk tarafından benimsenmedi” sanılmış; “kabul görmeyen kelime, tutmayan kelime, tutulmayan kelime, tutunamayan kelime” sayılmıştır:
ayaktopu (futbol), ödeneklik (bütçe), genbilik (ansiklopedi), ilbay (vâli), ilçebay (kaymakam) dursama (tâtil), saylav (mebus), işyar (mêmur), el erki, halkerki (demokrasi) erkincilik (liberalizm), tecim (ticâret), satak (pazar), kesene (abone), dizelge (liste), erey (limit), erkil, gizil (potansiyel), kuttören (âyin), usbilim (mantık), erkyurt (devlet), uzgöreç (televizyon), itenek (piston), izlence (program), görüntülük (ekran), tanıtı (reklam), güvenmelik (kapora), eşlek (ekvator), eşlem (kopya), sığa (kapasite), öğecik (atom), doğabilim (fizik), sayıbilgisi (aritmetik), tümlev (integral), niceleme (kodlama), konaç, konsayı, yerlem (koordinat), sıksayı (frekans), uzambiçim (şekil), biçme (prizma), yarlığansıma (istiğfar), dönü (tövbe), eksenucu (kutup), yerey (arâzî), yelyapar (vantilatör), söylen (mit), öykünce (fabl), çizin (harita), ırakgörür (dürbün, teleskop), uygulaman (teknisyen), düzentasar (îmar planı), yeryazım (kadastro), uygulayım (teknik), kırılca, örüt (billûr, kristal), uyutum (hipnoz), sayca (kredi), yazıntı (not)...
***
TDK sonrasının Türkçesi üstüne yazan ve konuşanların dillerine pelesenk ettiği “tutan kelime / tutmayan kelime; kabul gören kelime / kabul görmeyen kelime” meselesi de aşağı yukarı bundan ibârettir: Resmî literatürde yer verilip kullanılan kelimeler “kabul görmüş, tutmuş”, diğerleri “kabul görmemiş, tutmamış” oluyor.