Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Edebiyat Sosyolojisi

(DÖRDÜNCÜ BÖLÜM)

Yazılım (kader) kavramı belirlenmişlik nitelikli ön hükümler anlamındadır. Yedi âyet olan Fatiha Sûresi’nin, her birinin bir yüce bekleyicisi var. Yedi âyetin yedi ayrı gök katında kendi yörüngesinde   dönmekte olan yedi büyük gezegenle de ilişkili olduğunu söylenmektedir. 8. kat, sabit yıldızlar alanıdır.  9. kat ise arş-ı âlâ. ...

Resûlullah,  ümmî bir insandı… Cebrâil, ilk kez geldiğinde, Resulullah’a  ‘ikra’ diyor.“Karae” fiili, yazılı olan bir şeyin okunması anlamına geldiği gibi, beş duyunuzun her parçacığıyla enerjilenme, uyarılma, okuma, görme, anlamlandırma işlemlerinin de adıdır. Cebrail, Rab adına Resul’e ve bütün zamanların insanlarına diyor ki: “Bütün enerjinle, zekâ adlı servetinle her varlığı ve evreni oku, anla, kavra, yorumla. Okurken şeytanın etkisine girmemek için, öncelikle ‘Allah’ın adıyla’ de.İkra’ emri, ‘bilgilen’ anlamı da taşıyor. Doğru, güvenilir, yararlı bilgi nasıl edinilecek? Soru soranın seviyesi de, cevap için başvurulanın seviyesi de çok önemli. Soru sormayı bilenler, soruyu cevaplandırmasında güvenilir olan, aldatma bulunmayan insanı, kitabı, kaynağı arayıp ulaşıp bilgi edinmeyi de başarabilirler.

Toplumda Yaşamanın Bedelleri

Toplum içinde yer edinmenin ön şartı, bilgili olmaktır. Bilgilenmenin en sağlam kaynağı, resullerin, nebilerin bildirdiği som bilgi, vahiydir. Vahiy, içinde kut taşıyan, kut veren, şaşırmayı, sapmayı önleyen bilgi. Rabbî vahiy, tahkiyeyle bezenmiş ezeli ve ebedî bilgilerdir, hükümlerdir. Kur’ân’daki kıssalar, mübrem veya muallak olan takdiri/mukadderi öğreten, düşündüren bilgilendiricilerdir. Kıssalar, insan olmak ile olmamanın sınırları örneklendiriyor.

Her toplumun çağın şartlarına uyumlanması, diğerine göre önde olması, kendi iç dengelerini kurması başkalarına oranla farklıdır. Diğer yandan her toplumun içinde sosyal, kültürel ve ekonomik yapılanmalara bağlı tabakalanmalar, onların içinde de nefisleri ve mizaçları yüzünden yararsızlaşanlar vardır. Toplumun üyesi olma sırasında, vefasızlık, nankörlük, aşırı kıskançlık (haset), ikiyüzlülük, aldatma (sahtekârlık), tuzak kurma ve öldürme gibi kötülüklerle donanmış insanlar ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Bu sınanma ve sürtüşmelerin en basit veya masumundan, en karmaşık ve insana yakışmazlarına kadar çeşitli olaylar, yaşantılar ve kişiler hikâyeleşiyor. İnsanın hem bedeni, hem canı, hem de ruhu, iradeli kendi olma oranında kölelikten kurtuluyor. İnsanın iradesini elinden alanlar, köleleleştirenler, başkalarının beklentileri ile, başta lezzet olmak üzere kendi tercihleridir. Yeme, içme, inanış ve davranışlara bağlı tercihler...

 Kur’an’daki Ahsenü’l-kısas diye bilinen sûre, Hz. Yusuf ile O’na âşık olan Züleyha’nın hikâyesidir. Züleyha, nefsi bakımından hepimizdir.  Ben, Züleyha kadar aşkın kurbanı olan ve o aşktan dolayı çektiği çileye saygı gösterilmesi gereken pek az kadın bulunduğuna inanıyorum. Yûsuf ise,  sınavdan sınava koşan bir kaderli... O, mukadder olanın içindeki sır ve sınırları göstermekle görevli, temsilci. Yûsuf, kendini inşâ etmeye ve ömürlendirildiği bu dünyada yaşayışıyla kölelikten kurtulmaya çalışan bir insandır; ancak, sınav, başka bir söyleyişle belâ, bazen apaçık bir kuyu, bazen görünmeyen kuyulardır… Her aşamada bir başka sınavdan geçen Yûsuf’un başına gelenler, edebî dili çok yüksek bir romandır. Bu kıssadaki olay örgüsü, Rab dilinden; Cebrail’e, Peygamber’in diline aktarılmasıdır. Hz. Yusuf’un ve diğer nebilerin, resullerin çektiklerini anlatan kıssalar birer tahkiyeli metindir.                       (DEVAM EDECEK)