Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Sağlıkta Dönüşüm ve Sonrasına Bir Bakış (2)

"Halk içinde muteber bir nesne yok Devlet gibi,
 Olmaya Devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi"
Kanuni Sultan Süleyman

Sağlıkta dönüşüm ile özel sağlık kurumlarına yeni imkân ve kolaylıklar sağlanmıştır. Özel hastane ve sağlık merkezi sayısında ciddi artış olmuştur. 2002'de 271 özel hastanemiz varken bu sayı şimdi 575’tir. Yatak sayısı 12 binden 51 bine çıkmıştır. Ülke genelinde 30 bin uzman 5 bin pratisyen hekim buralarda çalışıp sağlık hizmeti vermektedir. 2024 yılındaki toplam 6 milyon müdahalenin 1,5 milyonunun bu özel kurumlarımızda yapıldığı bilgisi anlamlıdır. Yurt dışından gelen 1,5 milyon kişiye verilen sağlık hizmeti ile sağlık turizmine önemli katkı sağlanmaktadır. Ailelerinin de getirileri ele alındığında 10milyar dolarlık bir ekonomik girdi sağlandığı düşünülmektedir. Bu bilgiler bu kurumlarımız için övünç kaynağı olmakla birlikte buraların da çözüme muhtaç sorunları vardır.

Bu kurumların aldığı ücretler SUT (Sağlık Uygulama Talimatı) üzerinden olmaktadır. Başlangıçta, 2006’daki muayene ücreti 16TL (10 dolar) iken 2024’ de 110TL(3 dolar) dır. Diğer kalemlerde de benzeri durum vardır. Mide yıkamanın 110 lira, araba yıkamanın 500 lira olduğu bilgisi bu kurumlarımızın ancak çok fark alarak hizmet verebileceği gerçeğini göstermektedir. Özel kurumlar başlangıçta çok az fark alarak çalışabilir ve halkımız buralardan daha çok istifade ederken şimdi çok ciddi farklar alındığı için ancak çok imkânı olanlar ve özel sigortalılar buralara gelebilmektedir. SUT’un güncellenmesi ve özel sigortacılığın yeni destek ve düzenlemeler ile daha yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır. Buralarda çalışan hekimlerin özlük haklarının daha iyi ve güvenli olmasına yönelik çalışmalara da ihtiyaç vardır.

Hekimliğin daha bağımsız ve özgün bir çalışma şekli de muayenehane hekimliğidir. Belirli bir kıdemden sonra hekimlere bu şekilde çalışabilme imkân ve kolaylıkları verilmelidir. Muayenehane hekimliğine de özel hastanelere sağlanan imkanların verilmesi yanında büro hekimliğini zorlaştıran yönetmelikler gözden geçirilip yeniden düzenlenmelidir. Bu, hekimlikteki cazibeyi artıracağı gibi sağlık hizmetinde güveni artırıcı bir rekabet imkânı da yaratacaktır.

Sağlıktaki ŞİDDET olayları çok can sıkıcıdır. Tabii ki şiddetin hiçbir alanda olmaması gerekir. Ama sağlık çalışanlarının her türlü şiddete karşı güvende olmaları sağlanmalı, şiddet olaylarında "SIFIR TOLERANS" gösterilmelidir.

Her meslekte olduğu gibi sağlık çalışanlarımız arasında da yaptığı işin önem ve ciddiyetini tam anlayamamış kişiler vardır. Bunların sağlık çalışanları arasında çok az olduğunu düşünüyorum. Bu çürük elmalara bakıp hekimleri, sağlık çalışanlarını günah keçisi yapmamalıyız. Onlara gerekli sevgi ve saygımızı göstermeliyiz.

Tıbbi Atık: İlk yönetmeliği 1993’ de çıkmakla birlikte bu konudaki ciddi çalışmalar 2005’ den sonradır. Daha önceden bu atıklar çoğunlukla normal çöp muamelesi görüyordu. 2005’ den itibaren enfekte atık, tehlikeli atık ve patolojik atıklar olarak ayrı ve özel kaplarda toplanıp; özellikli yerlerde biriktirilip, taşıma ve imhası uygun şekilde yapılmaya başlanmıştır. Böylece çevre ve insan sağlığı için önemli ve bilimsel hizmet verilmektedir. 2005’ den bugüne tıbbi malzemelerde çeşitlenme ve kullanış şekillerinde yenilikler olmuştur. 2005’ de çıkarılan yönetmelikte tıbbi atık olarak tanımlanan bir kısım plastik, kauçuk ve cam malzemeler geri dönüşüme uygun olmasına rağmen kural gereği imhaya gitmektedir. Kaba bir gözlem ve çalışmam sonucu çalıştığım 100 yataklı hastanenin yıllık 100 tona yakın tıbbi atığının 25 tonu bence bu özelliktedir. Sıfır Atık gibi bir iddiası olan ülkemizin bu tıbbi atık konusunda da yeni bir çalışma yapıp geri dönüşüme kolayca kazandırılabilecek olanların bu şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sağlıkta eğitim: Sağlık konusunda doğru alışkanlıkların edinilmesine yönelik bilgiler anaokulundan başlayıp tüm okul dönemlerinde devam ettirilmelidir. Tüm yayın araçları ile uygun şekilde bilgilendirmeler yapılarak insanımızın sağlığını koruması ve hastalık hallerinde nasıl tedbirler alıp nerelere gideceği yönünde bilgilendirmeler yapılmalıdır. Bu bilgilenme insanlarımızın hekim ve sağlık kurumları ile ilişkilerini daha doğru ve verimli kılacaktır.

Hekimlik bilgi ve sanatın birlikte uygulandığı bir meslek olup hoca talebe ilişkisi ayrı bir önemdedir. Bu mesleği kazandıran kurumlardaki eğitimin kalite ve standardı olmalıdır. Son10-15 yılda açılan bu konudaki yeterlilikleri takip ve kontrol edilmelidir. Aynı durum hemşire, sağlık teknikeri gibi yardımcı sağlık personeli yetiştiren yerler içinde geçerlidir. (Prof. Dr. Haldun Güner-Akademik Akıl). Tıbbi bilgiler hızla değişip yenilenmektedir. Ankara Tıp Fakültesinin meşhur anatomi hocası olan Kaplan hoca “Arkadaşlar okumayı ihmal eder, bırakırsanız 30 yıl sonra kol kemiğini tutarak buna femur(bacak kemiğimiz) diyen bir cahile dönersiniz" demişti. Şimdiki yenilenme hızı çok daha fazla olup mezuniyet sonrası meslek içi eğitim çok daha önemli olmaktadır. Bunun için Sağlık Bakanlığımızın mümkünse her yıl, ama mutlaka 3-5 yılda bir mecburi ve puanlaması önemli olacak şekilde eğitim programları yapmalıdır.

Diğer bir sorunumuz son yıllarda daha belirginleşen tıpta uzmanlık tercihlerindeki sapmadır. Son yıllarda branş tercihlerinde cerrahi-ortopedi-kadın doğum- çocuk gibi branşların giriş puanları düşerken cildiye-fizik tedavi-plastik cerrahi gibi branşların giriş puanları tavan yapmaktadır. Çocuk cerrahisi gibi bazı branşlarda kadrolar bile dolmamaktadır (Dr. Sedat Olcayto,2025 TUS değerlendirimi).

Tıp fakültesini bitiren her hekim kıymetli; her branş değerlidir. Ama ana branşlar insan hayatı için ölümcül vakalara bakıp müdahale etmesi ile ayrı bir öneme haizdir. Buraların tercihi daha fazla idealizm ve bu branşlardaki hizmetler daha çok fedakârlık ister özelliktedir. Dolayısı ile olaya bu yönü ile bakıp uygun yeni teşvik edici şartlar ile bu gidişi düzeltmek gerekmektedir.

Yazımı büyük hekim İbn-i Sina'nın öğrencisi de olan Yusuf Has Hacib'in Kutadgu-Bilig eserinden aldığım şu mısralar ile bağlıyorum:

"Hastalık insana ölüm rehberidir,
Ölüm ise insana hayat arkadaşıdır.
Hekimi kendine yakın ve iyi tut,
Onun haklarını koru." 

İyilik ve sağlıkta olunuz.

* Bu değerlendirme kişisel tecrübe ve gözlemlerim yanında Sağlık Bakanlığı, TTB ve Hekim Sen gibi kurumlarımızın kaynaklarından istifade edilerek yapılmıştır.