Geçen gün Harem-Üsküdar sahil yolunda kitap okuyarak bir gezinti yapıyordum. Yürüyüş esnasında bir adama gözüm takılmıştı. Adam tasmalı bir köpek gezdiriyordu. Aynı yönde yürüyorduk. Bu adam ve köpeği takip ettiğimde bir şey fark ettim ve düşündüm:
Köpek bu yürüyüşe adamdan daha çok önem veriyordu. Gördüğü her şeye heyecanla yaklaşıyor ve onlardan zevk alıyordu. Bu gezintinin tadını çıkarıyormuş gibiydi. Yolun kenarında hırıl hırıl uyuyan bir köpeğe yaklaşıyor, onunla ilgileniyor ve onu yavaş yavaş kokluyor. Sanki ona selam vermek arzusundaydı. Köpeğin gözleri birden şırıl şırıl akan çeşmeye dikilmişti. Hızlıca çeşmeye yanaştı ve su içti. Sanki ilk defa su içiyormuş gibi keyiflendi. Yolun kenarında gördüğü pırıl pırıl rengarenk çiçekleri kokladı, kokladı, kokladı…. Köpek merak içindeydi. Sanki o yolu bir daha hiç görmeyecekmiş gibi ve son günüymüş gibi yürüyüş yapıyordu.
Adam ise devamlı elindeki iple köpeği çekiyor ve “hadi gel, çabuk yürü, yoldan çıkma… “şeklinde komutlar veriyordu. Gezintinin çabuk bitmesini istiyormuş gibiydi. Etrafıyla ilgilenmiyordu. Muhtemelen işine yetişecekti. Dalgın, kaygılı ve meraksızdı…
Belli ki bu adamın aklı şimdiki zamandan çıkmıştı. Aklı bir yerde, bedeni başka yerdeydi. Çevresinde olup biteni fark edemiyordu. Yürüyüşten tat almıyor ve sadece yürüyüş yapıyordu.
Muhtemelen köpek o anın keyfini çıkarıyor, şimdiki anı yaşıyor ve gelecek kaygısı taşımıyordu. Enerjisinin fazla olduğu durumundan anlaşılıyordu. Her şeyden memnunmuş gibi bir hali vardı. Adam ise o anda ve alanda değildi. Köpek kadar neşesi yoktu.
Bu gezinti beni düşündürdü. Köpek bana pek güzel bir öğretmenlik dersi vermişti. Hayatımın büyük bir kısmını gözden kaçırdığımı ve yavaşlamam gerektiğini düşündüm. Zihnimin huzursuzluğu, farkındalığıma bir kapı açmıştı. Yavaş yavaş kendim için şu kararı aldım:
Artık yol üzerindekilere dikkat edeceğim. Varış noktasına ulaşmak için hızlı yürümeyeceğim. Bugün olup bitenlere odaklanacağım. Konuştuğum her kişinin ve yaşadığım her anın bilincinde olacağım. Her olayı ve herkesi öğretmenim olarak göreceğim. Dünyayı evimmiş gibi hissedeceğim.
Bu olaydan sonra, Üsküdar Şehir Tiyatrolarında sahnelenen "Köpek Kalbi" oyununu izledim.