Birkaç âyet meâliyle başlayayım:
“Biz, insanı, en güzel biçimde yarattık” (Tîn,4);
“Biz, insanı, şan ve şeref sahibi kıldık” (İsrâ, 70);
“Allah, yerlerde ve göklerde ne varsa, hepsini insan için yaratmıştır” (El-Bakara, 29)
“İnsan, yeryüzünde, Allah’ın halifesidir.” (El-Bakara, 30)
Elbette ki, bu kadar değil!.. Meselâ; “Biz, ona (insana), iki de yol (iyilik ve kötülük) gösterdik” (Beled, 10)
Âyet-i kerîmeleri bunlardan sâdece birkaçıdır!..
Osmanlı Türk Cihân Devleti’nin kurucusu Osman Gaazi’nin hocası ve kaimbabası Şeyh Edebâli (1206-1326)’nin ibretlik sözü de bu âyetlere dayanır ve şöyle der:
“Ey oğul insanı yaşat ki, Devlet yaşasın!”
Türk tarihinin hiçbir sayfasında, ‘insan’ı hor görmek yoktur!..
Çok genç yaşta önemli eserlere imza atan büyük şâirimiz Şeyh Galib (1757- 3 Ocak 1799), bir Tercî-i Bend’inde şöyle der:
“Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen;
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen”
Yâni;
(Kendine bir hoşça bak; âlemlerin özüsün sen:
Varlıkların gözbebeği olan insansın sen)
Meselâ; yine, Pir-î Türkistan Ahmet Yesevî (?-1166)’nin muhteşem “Kâfir de olsa incitme” sözü, bizim öz kültürümüzün ve îmanımızın tezâhürü olarak insana bakışımızı gösterir.
Ne yazık ki, insan yetiştirme mes’elemizi hâlâ hâlledebilmiş değiliz!..
Tabiî ki, bir takım ‘kuru lâflarla geçiştirilen’ “Öğretmenler Gün”leri de istikbâle dâir hiçbir gayret olmaksızın kutlanmaktadır.
Batı(lı); “Homo homini lupus/insan, insanın kurdudur” felsefesine rağmen, insan yetiştirme mes’elesini ‘zamanın şartlarına göre tanzim etmeyi” becermiş ve başarmışlardır.
Hazret-i Ali Efendimize atfedilen: “Çocuklarınızı, kendi zamanınıza göre değil; onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin” sözünden bile habersiziz.
Her gelenin, bir evvelkini hattâ –yüz, yüzelli sene evvelkini tenkit/veya reddettiği bir ‘idrâksizlik’ içersinde, hiçbir ‘müspet” şey yapmadan, birbirimize sataşıp, lâf yetiştirip, kendimizce ‘insan yetiştirdiğimizi” sanıyoruz!..
Bütün sosyologların birleştiği, “En önemli yatırım, insana yapılan yatırımdır” sözünün neresinde bulunduğumuzun şaşkınlığı içersinde;
“Hangi Öğretmenler Günü”nün kutlandığını da anlamakta zorluk çekiyorum!..