Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Târih Kavramı Etrafında Cümleler

(BİRİNCİ BÖLÜM)

 

Sınırlı Bir Ömür   

Evren, yaratıldığı andan büyük yok oluşa kadar, içinde bulunan varlıkların ömürlerini tamamlama alanıdır. Her varlığın sınırları belirlenmiş bir ömrü vardır. Evrendeki varlıkların her birinin işlev ve ömürlerini tamamladığında kendine özgü birer geçmiş adlı zaman diliminin parçası olmaktadır. Geçmiş kavramı, ömrün sınırlarını belirleyen büyük sistemin zaman adlı parçacığının ismidir.

Allah, evreni var ettiği gibi, zaman adlı özel varlığı yaratıp, onu da, diğer var ettiklerini de ömürlendirmiş ve kaderlendirmiştir. Kaderlendirme kelimesi ile Rab, takdir etmiş, yazılımlandırmış anlamını düşünüyor ve düşündürmek istiyoruz. Kader ve ömür adlı iki sınırlanmışlığın içinde kalmaya mecbur ve makûm olan her varlık bir süre sonra geçmiş zamana âit bir öge olacaktır. Geçmişte kalanların bir kısmı insanı merkez yapan bir anlatışla araştırılmakta, bir pazıl parçası hâlindeki bilgiler bulunup yerine konulup bilinmezler azaltılmaktadır. Arkeoloji, sanat târihi, dinler târihi ile dil ve edebiyat tarhi gibi yan alanlarının yardımı ile geçmiş bilgisi bütünleştirilmiş ortak bilgiye dönüştürülmek üzere birleştirilip bütünleştirilmektedir.

Allah, insanın duygusu, düşüncesi, hayali ve tefekkürü aracılığıyla kavranması mümkün olmayan bir üstün kudrettir. Rab, yaratma, buyurma, koruyup kollama, yönetip cezalandırma erkini/iradesini tek başına kullanan bir Muktedir’dir. Rab, evren adlı sınırları da, varlık çeşitlerini de, bizim için bilinmez olan sistemler birliğini de yaratmıştır. Her varlık, kendine özgü bir kıvam ile yaratılmış olup ömür ve işlev kavramlarına bağlı olmak şartıyla, zaman adlı sınırların içinde çeşitli değişim ve dönüşümler göstermektedir. Su, toprak, hava ve ateş ile, insan(lar), toplum(lar), hayvan(lar), bitki(ler) zaman adlı çok geniş bir sahnenin içinde birbirleri lehine ve/veya aleyhine değişim ve dönüşümlerle ömür tüketiyorlar. Bu değişim ve dönüşümlere kırılma diyenlere rastlanır; ben ise, varlıkların tamamının, yaratılış veya var oluş sebebine yabancılaşarak veya başkalaşarak değişenler, özünü, kendiliğini koruyarak değişip dönüşenler olmak üzere iki grup altında değerlendirileceğini düşünüyorum. Değişim geçirerek başka işlev ve işleyiş kazanıp devam eden varlıkların da, yok olduğu kabul edilenlerin de, zaman içindeki yerlerini -farklıca- korudukları söylenebilir. Çok sayıda ve farklı bilgilenme alanlarının uzmanları, evrendeki varlıkların yapı, ömür, işlev ve işlerlik özelliklerini hükme bağlanmaya çalışmaktadır.

İnsan, aklını işleterek bilgi edinip korunma, beslenme barınma ihtiyaçlarını karşılayacak bilgiler üretip uygulamaya koyageldi. Bu bilgilenme ve uygulamalara bağlı olarak güvende, mutlu ve üstün olma konusundaki beklentilerini giderdi. Bilginin giderek artması, ortak aklın yaygınlaşması insanlığın değişim ve dönüşüm süreçleriyle bedene dayalı emeği en aza indirmeyi, ulaşıma ve iletişime hız kazandırmayı sağlamaktadır.

Târih Kavramını Tanımlamak

Bir toplum, duygusunu, hayalini, düşüncesini ve bunların bileşimi olan fikirlerini kendi dili ile ifade edemiyorsa millî varlığı sömürüye açıktır. Kavram, kültürlerin zenginliğinin göstergeleri olan, insan(lar)ın varlıklara ve fizik ötesine yaklaşımını gösteren özgül ağırlıklı kelimelerdir. Kültürlerin gücü, kavram üretme, o kavramlara âit bilgi ve teknoloji geliştirip var etme başarısıyla doğru orantılıdır. Adını, kendi dilimizin imkânlarıyla var edilmemişliğini dün medresenin, bugün üniversitenin tavrına ve yöneticilerin duyarsızlığına bağlanması gereken binlerce kavram Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizcedir.                                                                                 (DEVAM EDECEK)