Bölüm 1
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak, çok uzak Kaf dağının ardındaki 'Hayal et' köyünde yaşayanlar arasında bir de kötü kalpli olduğu bilinen ve söylenen bir aile yaşarmış.
Aile olmak için gerek çocuk onlarda yokmuş. Ne kadar uğraşsalar da çocuk sahibi olamıyorlarmış. Yine aynı köydeki Melek ve Aziz çok mutlularmış. Onlar da kendi tarlalarından taze lahana pişirip yiyorlarmış derken Melek hamile kalmış ve bu durumu Aziz'e müjdelemiş.
Sonraki günlerden birinde Melek'in canı çilek istemiş. Onların bahçesinde çilek yetişmezmiş. Aziz gitmiş cadının zilini çalmış ve durumu anlatmış. Karısının çilek aşerdiğini söylemiş ve cadı da kıskançlığından kapıyı Aziz'in yüzüne kapatmış. Aziz bir kere daha gitmiş ve yine aynı cevabı almış.
Bunun üzerine Aziz gecenin bir yarısı kalkıp giyinmiş ve cadının bahçesinden gizlice çilek toplamaya karar vermiş çünkü karısı çilek diyor da başka bir şey demiyormuş. Karısının öleceğinden korkup böyle bir şeye girişmiş. Cadının bahçesine girmiş karanlık içinde ve karısının yiyeceği kadar çilek toplamış.
Tam çıkacağı vakit cadının evinin bütün ışıkları yanmış. Cadı kim var orada diye seslenmiş. Aziz saklandığı yerden çıkarak cadının yanına gitmiş ve durumu anlatmış.
-Kaç kere geldim yanına çilek istedim vermedin, sat dedim satmadın ne yapayım mecbur kaldım.
Cadı bu sefer;
-Kim için istiyorsun bu kadar ısrarla çilekleri?
-Karım Melek için, çünkü o hamile. Canı da çok çilek istiyor ve bunları yiyemezse ölürmüş. Hem o hem de bebek.
Bunun üzerine cadı düşünmüş taşınmış ve bahçemde ne varsa hepsinden karına götürebilirsin diye yanıt vermiş.
Aziz şaşırmış.
-Bunun üzerine benden ne istiyorsun?
Cadı da;
-Çocuğunuz kız olacak ve 15 yaşına gelince onu bana vereceksiniz.
Aziz düşünür, daha bebek doğmamış. Doğana kadar vakit var. On beş sene de sonrası var belki o zamana kadar cadı ölür diye içinden geçirmiş ve teklifi kabul etmiş.
Çileklerin yanına biraz da havuç koparmış ve alıp gitmiş. Gel zaman git zaman Melek ve Aziz'in dünya güzeli bir kızları olmuş. İsmini Aybala koymuşlar. Günler haftaları haftalar ayları aylar
yılları takip ede ede güzel Aybala 14 yaşına gelmiş.
Kızın doğum günü partisinde kapı çalınmış ve süpürgesinden inen Cadı Nadire ile karşılaşmışlar.
-Beni davet etmeden bana haber vermeden bu nasıl kutlama!
Aziz'in verdiği sözü hatırlatarak çocuğu almaya geldiğini söylemiş.
Aziz in verdiği sözden karısı Melek'e bahsetmemiş. Melek durumu öğrenince çok üzülüp ağlamaya başlamış.
Cadı Nadire Aybala'yı süpürgesine bindirmiş ve uçmaya başlamışlar. Bu süpürge seyahati Aybala'nın çok hoşuna gitmiş.
-Beni süpürgenize bindirdiğiniz için çok teşekkür ederim Cadı Nadire Teyzecim. Bu teşekkür cadının pek hoşuna gitmiş. Cadı Nadire ve Aybala birlikte yaşamaya başlamışlar. Bir süre sonra Aybala ailesini çok özlediğini söyleyerek,
-Onları yemeğe davet edelim mi?
Cadı buna çok şaşırarak,
-Ben yemek yapmayı bilmiyorum ki sen yapabilecek misin?
Sonra kendi kendine düşünmüş neden bu davete tamam dediğini düşündü.
Acaba bu davet cadılığından bir şey eksiltir miydi?
Bunu davetten önce cadılar konseyine sormalıyım.
----------------------arkası ikinci bölümde----------------------------