(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)
İnanç, askerlik, idare, siyâset, bilim, sanat, felsefe alanlarından birinde (nadiren bir kaçında) geçmiş sayılan zaman dilimine damgasını vurmuş seçkin şahsiyetlere önder/lider diyoruz. Şahsiyeti ile öne
Târihe âit bilginin öznesi genellikle şahsiyeti ile GEÇMİŞ’e iz, im, damga vuranlardır. Şahsiyeti belirgin insanlar, gerek belge nitelikli bilgilerin, gerekse mit, destan, efsane ve masallara yansıyan olayların öznesidirler.
Çıkanlar, geçmişteki bir ân’da, günde, ayda, yılda, bir dönemde, bir alanı ışıklandırmışlardır. Bu şahsiyetlerden bazıları, sadece kendi halk ve devletlerinin kaderi üzerinde değil, başka halk ve devletlerin varlıkları üzerinde de, olumlu veya olumsuz etkileri ile zamanın akışına yön
vermişlerdir. Sonraki nesiller, o tür ışıklı şahsiyetlerin zamanın elinden tuttuklarını, târihin akışına katkıda bulunduklarını kavrayabildikleri oranda, kendilerinin durumunu da anlayabilirler.
İnsanlar, toplumlar, binlerce seneden beri öncelikle dört elementin (su, toprak, hava, ateş) sonra da bitkilerin ve hayvanların kıvamını bozmuşlar ve bozmaktadırlar. Bu kıvam bozma ve bozdurma olay ve durumlarının, diğer(ler)ine üstün olduğunu kabul ettirme ve kendi olma eylemlerinin şahidi olmadığımız geçmiş her topluluk veya toplum için az çok farklı bakış açısı ile tespit olunup değerlendirilmektedir.
Geçmiş Bilgisinin Oluşturulması
Topluluk ve toplumlara ilişkin bilgileri, sosyoloji, etnoloji, halk bilimi ve sosyal psikoloji başta olmak üzere çeşitli bilim sayılan araştırma alanlara ele alıp incelemektedir.
Sosyoloji, toplulukları ve/veya toplumları kendine özgü kılan değer, davranış, kurumlaştırma, eşya üretimi ile mekânla bağlantılar konularında araştırma yapan bilgiler oluşturan bir bilimlik alandır. Sosyoloji toplulukların veya toplumların ’tipik’ olan yanlarını ortaya koyarak zaman ve mekân içindeki yerini ve işleyişini hükme bağlamayı üstlenen bilim dalıdır. Târih, olay ve şahsiyetleri esas alarak zaman aralıkları ve süreçler üzerinden genel hükümler vermektedir. Sosyolojik araştırmalar, benzeşmeyi, bütünleşmeyi, diğerinden daha farklı olmayı dikkate alan tespitlere ve yorumlara ulaşma çalışmalarıdır. Târih bir toplumdaki eğitim, adalet kavramlarına bağlı anlayış ve uygulamalar ile düşmana karşı örgütlenme, ordulaşma konularındaki değişim ve dönüşümlere derinliğine ve genişliğine yaklaşmak ihtiyacı duymadığı hâlde sosyoloji bunları ‘tipik’ ve ‘özel’ olanı önceleyen tespit ve yorumlar üretmektedir. Târih araştırıcıları, arkeolojinin, filolojinin ve sosyolojinin araştırma, tespit ve değerlendirmelerinden yararlanmak zorundadır.
Geçmiş bilgisini, târihî olan ve gerçeğimsileşmiş târih olan adlarıyla iki başlık altında toplanmasını benimsiyorum. Belgenin, ortak aklı tatmin eden bilginin oluşturduğu târihî olan kavramına giren olay, durum ve şahsiyetler târihçinin doğrudan uzmanlık alanıdır; mitin, destanın efsanenin, masalın ve kıssanın verdiği bilgiler ise târihleşmişliğe bağlı olmakla birlikte gerçeğimsileşmiş geçmiş bilgisidir. Hangi meslekten olursa olsun, geçmişte ne vardı’yı gözeten uzman ve araştırıcıların, târih olan veya târihî olan kaynaklardan yeterince yaralanması gerektiği tartışmasızdır. (DEVAM EDECEK)