(BİRİNCİ BÖLÜM)
Prof. Dr. Mehmet Âkif Tural, 13,5 X 21 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı birinci cildi 392 sayfa olan eserinde ‘Târihin Gerçekleri’ni mercek altına alıyor.
Birinci cildin arka kapak yazısında görüşlerini keskin ifâdelerle açıklıyor:
Yeni Türk Devleti’nde her sıkıntılı durumlarda “siyasi çözüm arayışı gerekiyor” havasına girilmesi öncelikle kötümserlik işâretidir.
Bu psikolojinin halk tabakalarına hâkim olması sosyal çözülme sebeplerindendir.
Bu çözülme ve hatta ayrışma psikolojisinde “devlet yapmışsa doğrudur”, “devlet yapmışsa yanlıştır” hükümlerinin, halk tabakalarına hâkim olması söz konusudur.
İlim bu iki görüşe nasıl yaklaşmalıdır? Asıl soru nasıl ve niçin yapılmıştır? İşte bu sorunun cevaplandırılması şabloncu ise kötü yönetim, kötü kurallar ve tabii ki, kötü devlet kötü sonuçtur. Bilimin sorusu, nasıl yapmış? İse, bu soru karşısında sıkışanlar “resmi görüş” diyorlar.
Devlet aleyhtarlığına veya milletin zaaflarına dâir her türlü bilgi belge bulmak mümkündür. Bunlar gerçekleştiği şartların oluştuğu zamanına göre değerlendirilirler. Olumsuzlukların arkasını görmeksizin hüküm vermek ilim oluyor da bunun aksi, devlet ve millete ait olumlu ifâdeler taşıyan çalışmalar, bulgular popülarite, resmî görüş oluyor.
Devletlerin zaafları da olabilir, milletlerin de... Ama ilmî metotla bakışta zaaf nedir? Belgeleri yorumlama da dâima her zaman hattâ zorlamalarla menfiyi ortaya koymak mıdır?
İlim ortaya çıkartır tespit yapar. Sonuca bağlayan hükümler için sonuç hükümlerimizle yeni şüpheler yaratmak normaldir, hattâ lüzumludur. Ama ilim şüphelerimizi besleyebilmek için midir? Şüphe ilmin hareket noktalarından birisidir ama asla sonucu değildir.
Birinci ve İkinci bölümde isâbetli bir tercihle ‘Atatürk hakkında oluşturulan -belge yetersizliğinden kaynaklanan- yanlış bilgiler’ tenkit ediliyor. Okuyucuya, güvenilir kişilerin beyanlarına dayanan doğru bilgiler sunuluyor.
Üçüncü Bölümde; ‘Türkiye’de sosyal değişmeye dâir yapılan bâzı uygulamalar’ başlığı altında; Atatürk’ün Türk toplumunda meydana getirdiği değişme ve gelişmeler, ‘Türkiye’deki laiklik anlayışına karşı çıkış hareketi ve ona verilen cevaplar’ başlığı altında tamamlayıcı bilgiler var.
Verilen bilgilerin kaynağı: Cumhuriyet Târihçisi, hukukçu ve sosyolog, aynı zamanda Atatürk’le alâkalı çalışmalarıyla bilinen Ord. Pof. Dr. Sulhi Dönmezer’dir. (1918-2004) Merhum’un Prof. Dr. Mehmet Âkif Tural’a söylediği sözlerden bir paragraf:
‘Âkif Bey’ciğim, evlâdım, Atatürk’ü doğru anlatmak icap eder, doğru kavratmak icap eder. Atatürk ve yaptıkları, onu aracı gibi kullanıp kendi ideolojisini anlatmak isteyenlerin elinden kurtarılmalıdır. Uzmanlık sâhası, ihtisası sizin gibi son yüz yılın hadiseleri olan genç bilginler içinde, sizin gibilerin sayısını çoğaltmak îcap eder. Yüksek Kurumun da bağlı kuruluşların da hem başkanlarının, hem bilim kurumlarının Atatürkçü düşünceyi anlayan ve anlatmak niyeti taşıyan insanlardan teşkil etmek gerekir. Sizi dinledikçe gelecek konusunda ümidim ve gençliğe itimadım artıyor.’
Bu paragrafın yer aldığı 196. sayfadan 206 sayfaya kadar Atatürk’ün ve Dönmezer Hoca’nın Cumhuriyet hakkındaki görüşleri açıklanıyor.
Sonraki sayfalarda: ‘Atatürk’ün İktisâdî Uygulamaları, Orduya Yardım İçin Millî Yükümlülüklerle alâkalı Emirleri, Atatürk’ün Millî İktisat Politikası, Atatürk’ün Plân Fikri, Atatürk Devrinde Değişim ve Dönüşmeye Toplumu Hazırlayan Bir Uygulama, Londra Konferansı ve Türkiye’nin Tepkisi,
Denilebilir ki yukarıdaki başlıkların muhtevası, Atatürk’ün, ‘Az zamanda çok işler başardık…’ sözünün nazîresi gibidir: Az sayıdaki sayfalarda, ciltlerce ansiklopediyi dolduracak bilgiler vardır.
283. sayfada başlayan 5. Bölüm, ‘Atatürk’ün Diplomatik Zaferi’ başlığını taşıyor. Bölümün özeti; sayfanın ikinci paragrafında veriliyor:
Askerî liderler içinde bâzı özel şahsiyetler, siyâsî açıdan da liderlik başarısına erişirler. Mustafa Kemal Atatürk hem askerî hem de siyâsî liderdi. O’nun siyâsî liderliği yalnızca iç politika ile sınırlı olmayıp dünyâ devletleri karşısındaki başarısı bakımından da apaçık bir gerçektir. O’nun siyâsî liderliğine Âit olaylar, yaşanmış gerçekler zincirinin son halkası. Hatay Dâvâsı’nı hallediş şeklidir.
Ülkemizdeki idrak fukarası uzun dilli çığırtkan azınlık, zaman zaman Atatürk aleyhinde lâflar etme cesâreti sergilemeye çalışıyor. Kitaptaki bilgiler, onları susturacak sessiz çoğunluğa önemli ve bol malzeme veriyor. Okunmaya değer. (DEVAM EDECEK)