Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Toptaşı Bimarhanesinden Mazhar Osman Akıl Hastanesine

Kırk yılı aşan hekimlik hayatımda bilgim ve becerim yettiğince, hekimlik üstadımız Hipokrat’ın ‘’Önce Zararlı Olma!’’ ilkesini unutmadan mesleğimi icra etmeye çalışmışımdır. Bu meslek hayatımdaki bizzat hekimlik çalışmalarım yanında, tanıdık olsun-olmasın danışmanlık gibi bir sorumlulukla, sağlık sorunları olan insanlarımıza, neyi-nerede-nasıl yapmaları daha doğrudur şeklindeki çalışma tarzım, yol göstermelerim benim için ayrı bir mutluluk sebebi olmuştur. Hekimlik mesleğimi bana kazandıran Ankara Tıp Fakültesinin Cebeci kampüsü yokuşunu elimizde beyaz gömlekle yürürken, nereye gideceğini bilemediği için, önümüze çıkıp yol yordam yardımı isteyen insanlarımızın çokluğu, böyle bir danışmanlık hizmetinin lüzumluluğunu hissettirmiş ve bu yöndeki yardımların önemli olduğunu benimsememde etkili olmuştur. Daha sonraki hizmetlerim ve seçtiğim uzmanlık dalının da çalışmalarımın faydalılık derecesini arttırdığına inanıyorum.

‘Mazhar Osman-Kapalı Kutudaki Fırtına’ kitabını okuyunca bu konuda bir değerlendirme yapmayı gerekli buldum. Dr. Mazhar Osman bir başka branşta uzmanlık arzusuna rağmen, bir hocasının yönlendirmesi ile asabiye ve ruh hastalıkları alanında çalışmaya başlar. O’nun karakterine uygun olan bu tercihe, çalışkanlığı ve gayreti de eklenince, bu alandaki hizmetlerde çok hızla iyileşmeler ve gelişmeler olmuştur. Kitaptan, sevilerek ve benimsenerek yapılan bu azimli çalışmalar sayesinde, çok kötü şartları sebebi ile giriş yasağı olan ve hekimler için bile özel müsaade ile girilen, sanki bir deliler hapishanesine dönüşmüş akıl hastalarının bulunduğu Toptaşı Bimarhanesi’nden, tıp ilminin ve insani hizmetlerin,  çok iyi hale getirildiği Bakırköy Akıl Hastanesine dönüşümün hikayesini öğreniyoruz. Selçuklular döneminde ve Osmanlı Devleti’mizin ilk dönemlerinde, su sesi- müzik sesi ile tedavi gibi akıl hastalarına verilen yüksek kalitedeki hizmet ile tedavilerin yapıldığı darüşşifalarımızdaki kalitenin devam ettirilemediğini,  Edirne ve İstanbul’daki merkezlerde dahi çok olumsuz, yetersiz durumlara düşmüş olduğumuzu öğreniyoruz. Buna üzülüyor, ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin kısa sürede bu alanda da ciddi iyileşmeler sağlayarak halkımıza yeterli, kaliteli hizmet alanları açabildiğini öğreniyoruz. Mazhar Osman ismi ile özdeşleşmiş bu akıl hastanemiz halen kendi alanında ülkemizin önemli bir sağlık kurumu olarak hizmetini sürdürmektedir. 1905’de hekimlik mesleğine başlayan, 1951’de ölümüne kadar tıp alanında, özellikle kendi branşında çok önemli hizmetler ortaya koyan Dr. Mazhar Osman’ı anlatan bu kitap, okuruna Dr. Mazhar Osman’ın hayatı üzerinden o tarihlerdeki muhtelif anlayış şekillerini olaylar üzerinden aktararak ilgi çekici bilgiler de vermektedir. Ama en önemlisi bir işin sevilerek yapılması halinde ve uygun meslek seçiminin başarıdaki önemini göstermektedir.

Bu dönemleri daha iyi anlamak için bu ve benzeri eserleri okumamız gerektiğine inanıyorum. Böylece 1900’lerde, yaşadığımız bu topraklarda sağlık dahil hayat şartlarının iyi-kötü, eksik-yanlış ve yetersizliklerinin neler olduğunu bilip öğreniyoruz. Özellikle bazı hizmetlerin Anadolu topraklarında Cumhuriyetle birlikte gelişip yaygınlaştığını görüyoruz. Ayrıca sağlıkla ilgili hatıra ve romanlaştırılmış bu gibi eserlerden, hasta ve hastalıklara karşı çok başarılı çalışmaların yapılarak sıtma, tüberküloz, trahom, cüzzam gibi birçok hastalığın ortadan kaldırılması; tifo, tifüs, kolera, çocuk felci gibi salgın yapan bulaşıcı hastalıklara karşı önemli iyileşmeler sağlandığını, bu başarılı hizmetlerin ise iyi bir yönetim ve işini seven, fedakarca çalışan hekim ile diğer sağlıkçılarca yapıldığını öğreniyoruz.

Bu hizmetlerdeki iyileşmeler 1950’lerden sonra hekim ve yardımcı sağlık eleman sayısının artması, bu alandaki eğitim kurumları ve hizmet birimlerinin çoğalması ile daha da hızlanmıştır. 1980’lerden sonraki gelişmeler ile ülkemizde sağlık hizmetleri daha gelişmiş, batı ülkelerinin seviyesini yakalamıştır.

2002’den sonraki sağlıkta dönüşüm programları bu hizmetlerden halkın yararlanmasını daha da hızlandırmış, sağlık hizmetlerine ulaşmak çok fazla kolaylaşmıştır. Sağlık hizmetlerinde özel hastaneciliğin de teşviki, sağlık alanında çok daha yeni imkanların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Şu anda diğer ülkelerden gelen insanlara da hizmet veren bir durum mevcuttur. 2020’lerde sağlık sistemimizin hasta memnuniyeti, ekonomikliği ve güvenilirlik yönü ve bu hizmeti veren hekim dahil sağlık çalışanlarının da memnuniyeti yönünden yeniden gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır.

Bugün dünden iyidir. Yarınların daha da iyi olması gerekir. Bu, iyi eğitilmiş, doğru ve uygun tercihlerle iş ve meslek hayatına atılan, çalışkan insanlar sayesinde olacaktır. İyi bir yönetim anlayışı ile tamamlanan bu özellikteki insanlarımızın artması sayesinde hizmetlerin kalitesi artacak, böylece kalkınmışlığımız, huzur, güven ve refahımız ileri gidecektir.

Yarınlarımızı daha iyileştirecek bilgili ve çalışkan insanlarımızın daha çok olması dileği ile…