Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Târih Kavramı Etrafında Cümleler

(ONUNCU BÖLÜM)

93 Harbi’nin hem Doğu, hem de Batı Cephesi’nde Rus ve Ermenilerin yaptığı büyük katliamların, gerekse 1910-1913 yılları arasında Balkanlarda Ermenilerin, Rumların ve Bulgarların yaptığı mezâlim ve jenosit nitelikli cinâyetler henüz belgeleri ile kitaplaşmamıştır. Bu konudaki birçok belgenin -Evlâd-ı fatihandan olan- geçen yıl kaybettiğimiz diplomat târihçimiz Bilal Şimşir Bey’de bulunduğunu kendisinden işitmiştim. Târihçilerin 1900-1922’nin olaylarına yeniden yoğunlaşarak derinlerdeki gerçekleri araştırmalarını, başımıza gelenlerdeki emperyal oyunları ve ışıklı şahsiyetleri gündemde tutmalarını geleceğimiz açısından elzem sayanlardanım.

Târih Bilgisiyle Donanmak

Şâir, romancı, kısa hikâye ve piyes ile senaryo yazarı olan bazı şahsiyetler konusunu târihî olan veya anonimleşmiş târih olan bilgileri ele alıp işlemiş ve işlemektedirler. Temel kaynak bilgileri hoyratça kullanmak, kendince bir geçmiş yaratarak ata mirasına karşı duyarsızlık etmek vb. gibi bilinçli veya bilinçsiz tutumlar edebiyat bilimcilerin tahlili ile gösterilmelidir. Geçmişe hem saygı ve sevgi, hem de bilgi ve bilinç göstererek yazılmış tahkiyeli eserlerin yeni yetişenlerde duyarlılık oluşturmada çok büyük etkisi vardır.

Geçmişteki şahsiyetlerin şartları değiştirme konusundaki bilgi, bilinç ve sabır gösterme özelliklerini görüp gösteremeyen roman, hikâye, piyes ve senaryoların hangi türden işlev taşıdığı söylenemez. Konusunu târihten alan tahkiyeli eser yazmak da, bu türden eserleri tahlil etmek de, donanımlı ve bilinçli olmayı gerektirmektedir.

Gerçeğimsileştirmenin örneği sayılan çok sayıda metin var. Yüzlerce, hattâ binlerce yıl önce atalarımız tarafından var edilen anonim metinler de, son iki yüz yıl içinde yazılanlar da okuyucuda çok farklı uyarımlara yol açmaktadır. Târihin gerçeğinden çok eski veya eski tahkiyeli metinlere akan bilgi ve bilinç ışıklarının ‘bizleştirici’,‘kendimizleştirici’ işlevlerinden yararlanmak gerekir.[1]

[1]1 Hayatın ve ‘geçmiş’in gerçeğine aykırı, senaryo ve filim sayılan Yeşilçam’cı abesler üzerinde fikir yürütmeyeceğim. Yakın veya uzak geçmişe âit gerçeklik karşısında duyarlılık gösterip bu etkilenmeyi, hikâye, roman, piyes ve senaryo türünden eserlere başarıyla aktaranlar da bulunmaktadır.  Târih’in tahkiyeli esere aktarılmasına âit düşüncelerimin bir kısmı bu meseleyle ilgili sorulara verdiğim cevaplarda yer almıştır. Bkz.  Sorulara Cevaplar  -I- içinde yer alan Sayın (Prof.) Barış Doster’in (Târihî ve Bilimsel Gerçekler İnkâr Edilemez); Sayın (Prof.) Serap Taşdemir’in.(Târihçinin Baktığı Pencereden); Sayın Halil Gür’ün, (Tv Dizilerinde Târih Düşmanlığı Üzerine S. K. Tural ile Röportaj) başlıklı metinler. Ayrıca bkz. S. K. Tural, “Târihî Roman ve Atsız’ın Târihî Romanları Üzerine Düşünceler,” Atsız Armağanı 2. bs.  Ank. 2017, s. 83-112.