Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Akademisyen

[email protected]

Târih Kavramı Etrafında Cümleler

(ONBİRİNCİ BÖLÜM)

Akıllı, bilinçli siyâsetçi ve bürokratlar gerek örgün eğitim sistem ve araçlarından, gerekse yaygın eğitimin imkânlarından yararlanarak bütünleşmeci bir anlayışı gerçeğe dönüştürebilirler. Bazı şehirlerde varlığını sürdüren, insanı hem sömüren hem de aşağılayan feodal yapının direncinin kırılması; ruhbanlığa dayanan aldatıcı kişi ve odakların etkisinin yok edilmesi gereklidir. Gerek Türkiye Cumhuriyeti’ni, gerekse, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’daki bağımsız devletleri bölme, parçalama, güçsüz ve etkisiz kılma konusunda hazırlanan plânlar, her yıl revize edilerek uygulamaya konuluyor. Türk kökenli halkların şehir kültürüne uyumlanmayı ve yoksullukla mücadeleyi başarma konusunda liyakat ve adâleti ilkeleştiren üst yönetime ihtiyaç vardır. Türkiye Türklüğünün bilinçli bir benzeşirlik, akıllı bir bütünleşmecilik yerine emperyal tuzaklara karşı dayanıksızlaşmışlığı giderilmesi gereken bir durumdur. Türk kavramı konusunda şuur altlarında başka bir millete mensup olmanın yol açtığı kin ve kir bulunmayan; târihin şahsiyetlerine tarafsızca yaklaşmayı başaran târihçiler ve edebiyat bilimciler, daha çok çalışmalılar: Onlar, araştırmalarının sonucu olan bilgilerle, ayrılıkçı olmayan, nifakçılık yapmayan siyâsetçilerin, bürokratların da, örgün eğitimdeki çocuk ve ergenlerin de bilinçlenmesini sağlayabilirler. 

Târihten destan, efsâne ve masala taşınan sosyo-kültürel genleri ve kodları anlamak üzere araştırmak ve tefekkür ürünü olan hükümler kurmak çok gereklidir; bu yapıldığı oranda, hem kendi olma, hem de kendimiz olma adına var edilen psikolojik, sosyolojik ve politik enerji, emperyal oyunları bozabilecektir. Nizami Caferov’un.[1] eserlerinde yer alan gerek İslâm öncesi Kamlık inancının gerekse Müslümanlık dininin Türk soylu halklarının hayatındaki etkilerine işâret eden yorumlar çok önemlidir.

Akıllılığını bilgi ile tamamlayarak ileri görüşlülük kazanıp duruma zamanında müdâhale etmeyi, şartları lehine çevirmeyi başaran üst yöneticiler, târihten, târihçiden yaralanmayı bilmişlerdir. Siyâsî, askerî ve iktisâdî meselelerde başarılı olmuş bulunan devlet yöneticileri, öncelikle âdil olmuşlar, sonra da bilginlerin ve bilgelerin görüşünü almayı, kıssalardan, târih kitaplarından yararlanmayı davranışlarının vaz geçilmezi yapmışlardır. Devletin bağımsızlığını, yurttaşların egemenlik hakkını, vatanın bölünmezliğini, iç ve dış düşmana karşı, kendilik, benlik, kimlik hakkı sahipliğinin tartışılmazlığını ilke saymak her vatandaşın kırmızı çizgisidir. Bu geri adım atılmaz çizgilerin gerekçelerini bilginler, bilgeler ve uzmanlar hazırlar, akıllı, dirâyetli ve temkinli üst yöneticiler uygular. Hamakatle veya çılgınlıkla yahut kibirle mâlul olduğu hâlde, karar verme yetkisi kullanan veya karar oluşturmada fikir söyleme imkânı tanınanların yaptığı ve yaptırdığı yanlışları ve sonuçları târihçiler anlatmaktadır.[2]

 

[1]Asya Türklüğündeki kendini arama yönündeki uyanış Osmanlı sahasından öncedir. Mirza Fehali Ahundzade’nin, Gaspıralı İsmail Bey’in yansımalarından bir kısmı, Azerbaycan Türklüğüne âittir. Türk soylu halklardaki ve Azerbaycan’daki 18. yüzyılın sonlarından başlayarak dilde, fikirde, çeşitli sanat dallarındaki büyük uyanış,  önce Çarlığın, sonra katliamcı Sovyetik rejimin ağır baskılarına rağmen yok edilememiştir. Bediî tefekkür ülkesi, imbiklenmiş söz dünyası olan Kuzey ve Güney Azerbaycan’ın binlerce altun evladından biri de zekâsı ve medenî cesareti ile ünlenen Prof. Dr. Nizami Caferov’dur.  Nizamî Caferov, rektörlük yapmıştır ve 20 yıldır Azerbaycan parlamentosunda üyedir. Azerbaycan Atatürk Merkezi’nin de başkanı olan Nizamî Bey’in Türk’ün Dünyasından Türk Dünyasına adlı değerli eserinin genişletilmiş yeni bir baskısını yapmak üzere istenilip TÜRKSOY tarafından Türkiye Türkçesi, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Arapça olarak yayınlanmasını dilerim.

[2]Belgelerin Efendisi İbnülemin’in Son Sadrazamları’nı günümüz Türkçesine -abartmadan- aktaracak bir ekip kurulsa, öncelikle târihle ilgilenen akademisyenler ile siyâsetçilerimiz, sonra da lise mezunu her vatandaş okusa ne iyi olur. Değerli târihçi Cengiz Özakıncı’nın eserini her diplomatımız, vâlimiz ve rektörümüz, yüksek bürokratımız ile siyâset sahnesinde bulunmayı benimseyenler okusa, neler kazanmış olacağımızı düşünüp mutluluk duyuyorum. Bilgisizliğin ve bilinçsizliğin bir kişiye verdiği zararlar da önemlidir. Ancak daha önemli ve tehlikeli olan toplumun neredeyse tamamını ilgilendiren olumsuzluk, kişi, durum ve olaylar hakkında hüküm bildirme yetkisi taşıyanların geçmişte yaşanmışlıklar konusundaki bilgisizliği ve bilinçsizliğidir.