(ON İKİNCİ –SON- BÖLÜM)
Örgün eğitim sisteminin öncelikli görevi millî benlik ve kimlik kazandırarak benzeşmeyi güçlendirmek, ahlâklı, erdemli, bilinçli insan yetiştirmektir. Bu hedeflerden sapmalar, ayarsızlıkların da, ayarsızların da çoğalmasına yol açar. Öz güven, kavramı, bireye özgü sanılan ahlâk ve erdemle temellenmiş şahısların benzeşerek bizleştirilmesini sağlayan enerjinin adıdır. Bu enerjiyi canlı tutmak için târih adlı bilgi alanından âzamî ölçülerde yararlanmak gerektiği unutulmamalıdır.
Târih olanlar ve târihî nitelikli bilgiler, kişiye ve topluma benlik, kimlik kazandırıcı değer ve davranışlara kaynaklık eder. Bu yönlendiriciliğin bir başka yanı örnek alınacak veya alınmayacak şahıs ve olayları göstermesidir. Kişi ve toplum ölçeğinde ‘kendilik’ bilgi ve bilinci kazanılmasına kaynaklık eden miras, haberdar olmayı, işlenmeyi, değerlendirilerek günlük hayat içinde kullanılır kılınmayı gerektirir. Bu kaynakların bir yanı da, mensup olduğunuz devlete ve topluma yapılan açık ve örtülü düşmanlıkları ve düşmanları öğretmesidir. Târih ve târihî olana âit bilgilenmelerin şuur alanında enerjilenmelere yol açtığı, sorumluluk kazandırdığı bilinmektedir.
İnsanın ruhu büyük bir bilinmezdir. Ruh denilen enerji, aklın, fikrin, ilhamın, hayalin ve duygunun var ettiği meraklar ve bunların sonucu olan hükümlerle bilgileniyor. Kendi olmak, kendini bilmek, kendilik bilgi ve bilincini edinmek, insandaki enerjiyi biçimlendirmektedir. Kendilik bilgi ve bilinci konusunu, yalnızca fert/birey ölçeğindeki bir ‘idrak’ olarak anlamak doğru değildir. Kendilik bilinci, öncelikle birey ölçeğinde sonra da toplumlaşmayı sağlayıcı benlik ve kimlik toplamıdır; bu toplam, benzeştiricilik işlevi taşıyan bir enerji bütünü, göstergeler alanıdır.
Kendimiz olma (bizlik) bilinci, benzeşme, bütünleşme, sömürülmeme enerjisini var eder. Kendilik/kendimizlik bilinci, sosyolojik bir gösterge, etno-psikolojik bir kodlar dizisi hâline dönüştüğü oranda, geçmişle bağlantılanmayı gerekli saymaktadır. Kendimizlik bilinci, mensupluk, âitlik duygusu, güvenilir kaynaklardan edinilmiş geçmiş bilgisi ile temellenmişse, kişi ve toplum ölçeğinde yüksek bir enerji oluşmaktadır. Bu yüksek enerjiye bağlı yansımaları, târihin ruhunun bilgilendirici hükümleriyle zenginleştiren toplumlar sömürülmezler.
Hakkaniyetten, samîmiyetten, dikkatten ve güvenilirlikten yoksun bilgiler, öncelikle iç, sonra bölge barışına zarar veren kirleticilerdir. Kirlilik taşmamak şartıyla, acı veren ve öfkelendiren, sevinç ve övünç duygusu oluşturan geçmişe âit bilgilendirmeler, insanlar için güvenilir bir yönlendiricidir. Târihin pusulalığına başvuranlar, zaman zaman ara sokaklarda enerji kaybetseler de, tehlikeli patikalardan yürüseler de, yönlerini kaybetmezler. (BİTTİ)