Delikanlı 16 yaşında iken babası ile tartışmış ve evi terk etmişti. Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bile anılmayacak diye yasak koymuştu. Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyuyordu.
Son dönemde ne çok konuşulur oldular. Televizyon haberlerinde, gazete manşetlerinde hep onun adı var... Adına veresiye defteri diyorlar! Her birinin yeri de, içinde yazanları da aynı…
Hazret-i Muhammed (sav) Efendimiz, mescidde ashabı ile sohbet etmektedir. Bir Müslüman gelmiş ve selâm vererek oturmuştur. Bir derdi vardır, onu Peygambere açar:
Korona virüs ( Covid-19 ) salgını tüm esnafı derinden etkiledi. Restoranlar zorunlu olarak gel-al ve paket servis hizmeti veriyor. Bu süreçte restoranların müşteri sayısında ciddi düşüş yaşandı. Kafe ve benzeri işletmeler zaten kapalı aylardır siftah yapamıyorlar.
Bizim mahallenin bakkalı gâyet dindârdı. Beş vakit namazını kılar. Dükkânında içki satmaz. Harama el sürmez. Kimsenin malında - mülkünde gözü yoktur. Çalıştırdığı işçinin hakkını verir. Darlığı hissedilen herhangi bir malı saklayıp karaborsacılık yapmaz. Komşularıyle gâyet iyi geçinir. Kimseyi incitmez. Mahallede hiçbir kimse ondan kötülük gördüğünü söylemez. Bilâkis herkes onun iyiliğinden, iyilikseverliğinden bahseder. Hâsılı hâlis bir müslümandır.
Mutlu insanların günlük hayatlarında pozitif duygular, mutsuz insanların negatif duygular ağırlıktadır. Mutlu insanlar sevgi, neşe, şükran gibi duyguları yoğun olarak hisseder. Mutsuzlar ise öfke, kıskançlık, yalnızlık, kendini değersiz hissetme gibi duyguları…
Soner Yalçın, Türk basınının “araştırmacı-gazeteci“ lik dalında en başarılı kalemlerinden biridir. Yakın tarihimizle ilgili konuların, olayların ve şahısların değişik yönlerden anlatıldığı, ilgiyle okunan çok sayıda kitabı ve yazıları vardır. Marksist ve sosyalisttir, ulusalcıdır. Doğal olarak olaylara ve konulara genellikle bu açıdan bakar ve yorumlar. Ancak 29 Ocak’taki “Kürsüdeki Hanım ” başlıklı yazısı fikri ve siyasi taraftarlığın sınırlarını da aşıyor, tarihi ve toplumsal gerçeklerin ideolojik bir taassup duygusuyla reddi anlamına geliyor.
Habil’den ve Kabil’den beri, bütün insanlığı kucaklayan Müslümanlar, yönetimde adalet başta olmak üzere, değişmeyen değerleri savunma yolunda, canları pahasına doğruların yanında yer almışlardır. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, her zaman geçerli doğrular, değişmeyen değerler olarak görülmüştür. Tarihlerinin her döneminde, Müslümanlar değişen araçlarla, değişmeyen amaçları birbirinden ayırmasını bilmişlerdir.
‘ Kuşku ’ kelimesi, şüphe karşılığında öne sürülmüştür. ‘ Kuş gibi korkup ürkme ’ durumundan ilham alınmış olmalı. Şüphe ve endişenin başka mânâları da vardır. Vehm, vesvese, kaygı, işkillenmek ve merak gibi.
Karadeniz fırtınası 6 şampiyonluğunun 4’ünü onun döneminde yaşadı. Ayrıca 3 kez Türkiye kupası şampiyonluğu, 4 kez Cumhurbaşkanlığı kupası, 2 kez Başbakanlık kupası şampiyonluğu yaşadı. Saha kenarında eşofmanlı ve kafasında kasketiyle takımını yöneten efsane teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı’dan bahsediyorum.
Ünlü gazeteci Çetin Altan “Türk insanının en büyük beklentilerinden biri adam yerine konulma isteğidir .” diyerek toplumun sosyo -psikolojik durumuna gönderme yapardı.
Adalet ve hukuk sadece Türkiye’de değil, bütün dünya ülkelerinde tartışılıyor. Mahkeme salonlarında büyük harflerle 'Adalet Mülkün Temelidir' yazısı çok anlam ifade eder. Adalet, her bakımdan çok önemlidir. Adalet, insan haklarının da temelidir.
Sabah yürüyüşümü yaparken, uzaktan iki kişinin konuşmalarına şahit oldum. - Böyle de hayatın hiç tadı tuzu yok ki. - Her yer kapalı. Çay içecek yer bile yok.
Allah yerine ‘ tanrı ’, Rahman yerine ‘ esirgeyen ’, Rahîm yerine de ‘ bağışlayan ’ kelimelerinin kullanılması, bu isimlerin mânâlarını tam olarak karşılamaz. Çünkü Allah ismi, bu isme hakkıyla lâyık olan ‘tek, eşsiz, benzersiz, bütün kemal sıfatlarına sâhip ve eksikliklerden uzak, varlığı zarûrî (olmazsa olmaz), yokluğu düşünülemez’ olan yüce zâta mahsustur.
Bir hayalim var dostlar, arkadaşlar, bu güzel ülkenin her yöresinde yaşayan güzel insanlar. Bu öylesine bir hayal ki! İçerisi sevgi dolu, bedeli ise sadece umut…
Mutfak alışverişi için markete, pazara gidenler zamlı fiyatlarla karşılaşıyor. Fiyat etiketleri sürekli değişiyor. Ay çiçek yağından, tereyağına, peynirden yumurtaya kadar birçok ürüne zam geldi. Gıdadan, sanayi hammaddelerine kadar neredeyse her üründe yüzde 100’e varan fiyat artışları oldu.
Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerinde dönüm noktası olacak önemli gelişmelerin yaşanabileceği yeni bir yola girdik. ABD ’ deki yönetim değişikliği sadece Başkan ile sınırlı kalmıyor, bütün önemli kurumlar, kuruluşlar ve üst bürokrasi, yeni yönetimin siyasal hedeflerine, beklentilerine göre yeniden düzenleniyor. Trump döneminde birçok önemli küresel kuruluştan ayrılarak buralara yaptığı maddi destekleri kesen, transatlantik ilişkilerini zayıflatan, NATO’yu bile önemsemeyen ABD, tekrar dünyaya açılmaya hazırlanıyor.
Mısır’ın Başkenti ve İslam coğrafyasının, hatta dünyanın kadim kenti Kahire’ye kaç defa gittim hatırlamıyorum. Bir hayali fazla oldu galiba. Birkaç örnek vermek gerekirse Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile bir Afrika gezisinin Libya’dan sonra ikinci durağı olarak vardım. Böylesi seyahatler hep resmi girişimler olduğundan siyasi yüzleri daha fazla hatırlıyorum.
Sürekli mutsuzluk, insanda mutlaka bir iz bırakır. Bunun sonucunda genellikle bedensel rahatsızlıklar gözlenir. Şikayet, korku, yılgınlık, şükretmemek, çok yargılamak ve fazla düşünmek gibi hisler biz farkında olmasak da stres doğurur.
Ülkelerde devletlerin ve milletlerin görevleri, bütün alanlarıyla hayatı kolaylaştırmaktır. Devletlerle milletlerin büyük bir uyum ve eşsiz bir düzen içinde olduğu, kimseye haksızlık yapılmayan, kimsenin haksızlığa uğramadığı devletin, tarihte ilk örneğini İkinci Halife Ömer vermiştir.