1300’de kurulan Osmanlı 1600’e kadar iyi gitmiş, sonraki 1800’e kadar da kötü gitmiştir. O zamanlar Devlet sayılan Padişahlar eliyle düzeltme ve değişim bazen, bazen de güç temerküz eden guruplar vasıtasıyla değişim ve yeni düzene ortak olma gayretleri tarihimiz olmuştur.
Toplumların gelişmişlik düzeyi ile ilgili en şaşmaz ölçüt kadının yeridir. Kadınlara hak ettiği değerin verilmediği bir toplumun uygar olduğundan, gelişmiş olduğundan asla söz edilemez.
Osmânlı devletinde Rus sefîri olarak uzun seneler çalışan Rus General İgnatiyef, hâtıralarında, Sultân İkinci Mahmûd Hân zamânında, Türkiye aleyhine casusluk yaptığı için Fener Patrikhânesinin kapısında 1821 yılında asılan, Rum isyânının baş plânlayıcısı, Patrik Gregoryosun Rus Çarı Aleksandra yazdığı mektûbu açıklamaktadır.
Hayatın her alanında akış haline geçebilmek, başarının ve mutluluğun altında yatan temel özelliktir. Akışı yaşayanlar yaptıkları işte daha üretken, daha etkili ve daha mutlu kimselerdir.
Fetiş denilen totemik parçalar yahut kişisel tapıncaklar çoğu zaman akıl ve ruh sağlığımızı etkileyen saplantılar / takıntılar haline gelebiliyor. Hem alışkanlıklarla yavaş yavaş hem de çaktırmadan..
Kuzey Kıbrıs’tan Rum Yönetimindeki Güney Kıbrıs’a nasıl geçtik ?
Güney Rum Kesimi; Doğu Akdeniz’de uluslararası sulardaki enerji yataklarını tek taraflı kullanmaya yönelik hak hukuk tanımayan yeni hamleler yapmaktan, hatta sonucu sıcak savaşa gidebilecek oyunlar kurgulamaktan bir türlü vazgeçmiyor!
ABD'li ünlü komedyen George Carlin'in ilginç önerileri var:
Hıristiyan batıya mensup yazarlar ve onlarla aynı paralelde duruş sergileyen diğer milletlere mensup târihçiler, etnologlar ve sosyal antropologlar, târihte mühim yeri olan kavimlerin kendi soylarından olduğunu iddia etmeyi âdet edinmişlerdir.
Kültürel yani, dine, dile ve mezhebe dayalı etnik kimlikler, günümüz sosyal çatışmalarını besleyen kavramlar haline geldiler.
Avustralya’da yıllar boyunca evlerinde ölümü bekleyen hastalarla çalışan hemşire Bronnie Ware “Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz Beş Şey” kitabını, emekli olduktan sonra deneyimlerinden yararlanarak yazmıştır.
Kıbrıs’da Vakıf Medeniyetini araştırıyoruz. Kıbrıs deyince başta kumar olmak üzere gayrımeşru şeylerle anılan, Kıbrıs'a tarih - kültür ve inanç turunu sevenler bile Kıbrıs'a gitmenden utanıp çekiniyor.
Uzun zamandan beri 24 Haziran seçimlerine kilitlenen Türkiye, seçim sonuçlarıyla Cumhurbaşkanlığı sisteminin halkımız tarafından da onaylanması sonrasında kurulacak yeni kabinede kimlerin görev alacağını, yeni sistemin uyum yasalarının neler olacağını beklerken;
Kızılelmayı açıklayabilmek için önce renkten başlamamız gerekiyor. Kızılelmada bir kutsiyet var ve bu kutsiyet al renginden başlıyor. Al renge kızıl renge eski Türk’lerden itibaren bir kutsallık atfederiz biz.
Kendisiyle yaptığım ve gazetede yayınlanan röportajla alâkalı olarak Yrd. Doç. Dr. ALPARSLAN YASA’ya gönderilen e-mektup ve cevabı:
Sıkıldığı yerler vardır, sıkılmadığı yerler vardır. Öncelikle kurşun hedefini vurmak üzere sıkılır. Hedefini vuramayan kurşunlar, kelimenin tam anlamıyla maddi ve manevi anlamda israftır.
Tanrı selâmet versin (Yâni Allah selâmet versin), SÖZCÜ ’nün köşe muharriri Soner Yalçın “ Allah mı, Tanrı mı? ” diye başlamış; önce “ Tanrı ”yı bol bol alkışlamış, sonra da “ Allah ”ı epey taşlamış...
Güney Kıbrıs Rum Kesimi Larnaka’da Hala Sultan türbesinde belgesel çekerek, tarihe not düşüp zamana noterlik yaptık.
Bu seçimlerin tek bir kazananı vardır, o da MHP ve lideri Sn. Bahçeli’dir. Seçim sonuçlarına bakıldığında bu gerçek tüm açıklığı ile ortadadır.
Bedenimiz enerji üretir, biriktirir ve sonra bu enerjiyi harcar. Bu enerjiyi en etkili şekilde nasıl üretip kullanabiliriz? Bunun yöntemini bilirsek hayatın her alanında mutlu ve başarılı olabiliriz.