Belediye Başkanlığı yaptığımız 2006 yıllarıydı. 23 Nisan törenleri dolayısıyla İzmit’te ağırladığımız çocukların velileri, bizleri ülkeleri Belarus’a davet etmişlerdi.
Bir varmış bir yokmuş kalbur saman içinde pire berber deve tellak iken çocuklar babalarının beşiğini sallar iken biz masallar ülkesindeki MASAL ORMANINA gidelim bakalım orada neler oluyor.
Pek bunaldık, konjonktürel hava çok kirli, boğulduk. Siyasi, ekonomik krizler, silahlı terör, Batı’nın ikiyüzlülüğü, İsrail’in, Filistin, Gazze, Lübnan’daki katliamı ve soykırımı… “Bu karanlık gecenin yok mu sabahı?” dedirtiyor duyarlı insanlara.
Üsküdar Kemah Kafe’de Osmanlı Tarihi’nin Trajedilerini müzakere ettik. Kıymetli fikir emekçisi gazeteci İbrahim Kiras'ın aynı isimle konu ettiği makalesinden yola çıkarak Ahiret Tahsildarı Reşat Şen, Yazar Haldun Sönmezer, Gazeteci Atilla Şahiner, Mühendis Adnan Babuna, Mimar Mehmet Tuna Somay, Muallim M. Cemal Öztürk ile çok az bilinen olayları değerlendirdik.
Siyâsî rejimlerin adlarına yüklenen mânalar kadar, sahadaki tecrübeleri ve uygulanmaları da önemlidir ki, pek çoğu da şaşırtıcıdır.
"Dil Devrimi", RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) ve TDK 1930'larda "cumhûriyet" kelimesini "cumurluk" ve "cumuriyet" diye değiştirip Türkçeleştirmiş(!).
2024 yılının sonbahar aylarından Olan Ekim’de, kardeşim Receple bir Hatay gezisi yapmıştık.
Batı Trakya coğrafi bir bölge adıdır. Günümüzde Yunanistan sınırları içinde ve kuzeydoğu kısmında bulunmaktadır. Doğusunda, Türk-Yunan sınırını belirleyen Meriç Nehri; batısında Mesta-Karasu nehirleri; Kuzeyinde Bulgaristan; Güneyinde Ege Denizi bulunmaktadır. Bu bölge, 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması ile Yunanistan’a bırakılmıştır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki grup toplantısında terörist başı Öcalan’a “Tecrit kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Grubu toplantısında konuşsun; silah bırakıldığını ilan etsin, örgütünün tamamen bittiğini, lağvedildiğini açıklasın. Bu kararlılığı ve dirayeti gösterirse yasal düzenleme yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” çağrısı şahsi fikri midir, Devletin “üst akıl” diye tanımlanan ilgili birimlerinde enine boyuna incelenmiş midir, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konu görüşülüp mutabakata varılmış mıdır?
Ey kurumlu dilciler! Ey resmî lügatçiler!
Yıl 2005 Kanada KEBEK (Q ve bec)’te Dünya ÇEVRE ve ORMANCILIK fuarı. 148 ülkenin katıldığı bu fuara TÜRKİYE olarak bizde katıldık.
Yenidoğan çetesi olayı, ülkemizde ahlâksızlığın, alçaklığın, soygunculuğun kısacası çürümenin habis bir hastalık gibi derinleşip yaygınlaştığını gözler önüne serdi. Aralarında doktorların da bulunduğu 22 şüpheli tutuklandı, 47 kişi hakkında soruşturma sürdürülüyor.
Anadolu’nun muhtelif yörelerinde o coğrafyanın iklim şartlarına ve özelliklerine göre giysiler kullanılmaktadır.
Bir varmış iki yokmuş, iki kaybolunca matematik öğretmeni de napacağım ben deyip kaybolmuş çünkü ikisiz matematik olmuyormuş. Neyse nerede kalmıştık.
Kocaeli’nde yine bir Kitap Fuarı’nı ardımızda bıraktık. Yoğun ziyaretçileriyle hayli renkli geçen fuarda, geçen yıllardan farklı değişiklikler izledik.
Başlık; Yazar Oğuz Çetinoğlu’nun son kitabının adıdır. Çetinoğlu; ciddiyetle ve samimiyetle, çok önemli bir konuya neşter vurmakta, tespitler yapmakta ve ilgililere çareler sunarak onları uyarmaktadır.
Fizik, kimya, edebiyat, barış, fizyoloji ve tıp alanında en iyilerin seçildiği Nobel Ödülü’nün ekonomi dalındaki sahibi Ermeni kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Prof. Dr. Daron Acemoğlu oldu. Orhan Pamuk ve Aziz Sancar’dan sonra Türk vatandaşlarının kazandığı üçüncü ödülü Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun kazanması gururumuzu okşarken bir takım ön yargıları da göz önüne serdi.
Türkçeden bütün yabancı (!) kelimeleri defetmek gāyesiyle kurulan TDK -diğer bütün işler gibi- bunu da eline yüzüne bulaştırdı.

