Kavramlardan biri olan yakın, uzak ve çok eski zamanlara âit geçmiş bilgisinin adı Türkçe değildir. Anlatanın yaşadığı zamandan önce gerçekleşmiş bulunan olaylara, kişilere, durumlara âit geçmiş bilgisi sayılanları, Arapçadan aldığımız târih kavramıyla adlandırıyoruz.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak, çok uzak Kaf dağının ardındaki 'Hayal et' köyünde yaşayanlar arasında bir de kötü kalpli olduğu bilinen ve söylenen bir aile yaşarmış.
Sınırlı Bir Ömür Evren, yaratıldığ ı andan büyük yok oluşa kadar, içinde bulunan varlıkların ömürlerini tamamlama alanıdır. Her varlığın sınırları belirlenmiş bir ömrü vardır. Evrendeki varlıkların her birinin işlev ve ömürlerini tamamladığında kendine özgü birer geçmiş adlı zaman diliminin parçası olmaktadır. Geçmiş kavramı, ömrün sınırlarını belirleyen büyük sistemin zaman adlı parçacığının ismidir.
YEMİN EDECEĞİM… FAKAT, Koca Ragıp Paşa sadrazam iken bir gün ahbaplarına hitaben ‘ Rüşvet almadığınıza yemin edebilir misiniz?’ Deyince, oradakiler yemini billah ederek rüşvet almadıklarını söylerler.
Sapıklığın, sapkınlığın inancı, ahlakı ve ilkesi olmaz. Acı ve ibretlik olan hadise, " tarikat" cemaat vb. yapılara, saf, araştırmaz, incelemez ve de sorgulamaz cahil vatandaşların nasıl inanıp, mensup olup destek olmalarıdır.
Türkistan’ın târihi ve reform hareketleri konusundaki çalışmalarıyla bilinen târihçi Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere, 13,5 X 24 santim ölçülerindeki 477 sayfa hacimli eserinde, uzmanı oluğu bölgenin dînî uyanış ve modernleşme târihine dâir derin ve engin bilgiler sunuyor.
Dün 25 Kasım. Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü. Bu anlamlı günde dünyanın çoğu köşesinde kadına şiddete karşı dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için çeşitli etkinlikler yapılacak, yürekleri soğutacak sözler verilecek, günün anlam ve önemini belirten hamasi nutuklarla gün savuşturulacak.
Meclis Komisyonu’nu temsil eden üç kişilik heyetin Öcalan ile görüşmesinin sembolik anlamının ne olduğunu herkes biliyor. Bu tarz bir görüşmenin olmasını en fazla Apo istiyordu; isteği yerine getirilerek bir masa etrafında yasama organının yani Devlet’in temsilcileriyle “hukuken eşit statüte” görüşme yapmış oldu.
Birkaç âyet meâliyle başlayayım: “Biz, insanı, en güzel biçimde yarattık” (Tîn,4); “Biz, insanı, şan ve şeref sahibi kıldık” (İsrâ, 70);
“Hiçbir zaman gül yağmaz. Daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” George Eliot “Eğitim”, hayata ve topluma intibak edebilmenin ortak adıdır. Eğitim insan yaşamında önemli bir olgudur. Günümüzde, hem kişinin mutluluğu, hem de milletin geleceği ve refahı bakımından özel bir önemi vardır.
*Öğrendim ki… Yaşamak, affedilmek ve hizmet etmek için bir mühlettir. (Rahmi Eray’dan) *06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi sonrasındaki kurtarma çalışmaları sırasında kendilerine ulaşılabilen çocuklardan insanların öğrenmesi gerekenler:
İnsan hayatına yön veren birçok unsurların başında, inancından kaynaklanan edep ve haya anlayışı gelir. Toplumların manevi değer ve yargıları ne ise onu meydana getiren fertlerin hayatlarına hüküm süren ölçülerde odur.
Bir dönem evlerine kesinlikle televizyon sokmayarak cemaatinin dikkatini çekip fetva verenler bile artık böyle bir kuruma sahip, onlarca TV yayını yapıyor, diziler çekiyor. Siyasi iradenin, özel kurum ve kuruluşların, siyasi partilerin, vakıfların ve her cemaatin bir televizyonu var.
Devlet geleneğimizin temel felsefesi olan “ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışına rağmen ne yazık ki insanımızı yaşatma da yeteri kadar başarılı değiliz.
1949 yılında Harezm'de doğdu. 1966'da Liseyi bitirdi. 1968 yılında Sovyet Ordusunda askerlik görevine çağrıldı. 1970'de terhis oldu. Aynı yıl Taşkent Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kabul edildi. 1975 yılında mezun oldu.
Eserin yazarı Muhammed Sâlih Özbekistan Türklerindendir. Şâir ve yazardır. Antikomünist görüşe sâhiptir. Diğer özellikleri, hayat hikâyesi bölümünde belirtilecektir. Şu hususun mutlaka belirtilmesi gerekir.
Bu; ne kibir, tantana! (B)İt, dadanmış kervana! İpler kimin elinde;
OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek’in “Ulusların Yükselişi: İmalat, Ticaret, Sanayi Politikası ve Ekonomik Kalkınma” başlıklı sunumunu İzmit’te dinleme fırsatım oldu. Sunum, yalnızca ekonomik tarihi anlatmıyordu; aynı zamanda girişimcilere, yöneticilere ve politika yapıcılara Türkiye’nin kalkınma rotası için oldukça net mesajlar veriyordu. Bugün herkes yapay zekâ, dijitalleşme ve platform ekonomilerinden bahsederken, Yülek hatırlattı: Sanayileşme hâlâ kalkınmanın çekirdek gücüdür.
Evet! Yaptığı gezi turları ile insanlarımızı gezdiren şehrimizin bir g ü zel adamını, Haluk Ercan'ı kaybettik. Kendisini 7 Kasım Cuma namazı sonrası, Fevziye Camiinden dost ve tanıdıklarının oluşturduğu b ü y ü k bir cemaat ile, kılınan cenaze namazı sonrası Bağ ç eşmedeki aile kabristanında ebedi istirahatgâhına uğurladık. Hafızalarımızda bir ç ok iyi ve g ü zel hatıralarının yanında "kıymetli dostlar" diye başlayıp "teker d ö ner " ile biten konuşması kalacaktır.
Yazıma başlık yaptığım soruyu bir kez daha tekrarlayacak olursam: ‘’Kıbrıs’ta Rumlarla iç, içe yaşanır mı?’’ Böylesi bir soruya cevap verebilmek için adada yaşanan gerçekleri iyi bilmek, bu gerçeklerden ne kadar etkilendiğimizi iyice değerlendirmek gerekir.

