Uzun bir aradan sonra üniversitelerde yüz yüze eğitimin başlayacak olması, üniversitesi olan şehirlerde hatırı sayılır bir hareketliliğe yol açtığı gibi, öğrenciler ve velileri için de bir takım sıkıntıları beraberinde getirdi.
‘’ Mevsimlerin en hüzünlüsüdür! Renklendir desen bu mevsimi; ona en yakışanı sarısıyla, kırmızının her türüdür…’’
1-Sabah kahvaltınızı kendiniz için yapınız, öğle yemeğini dostunuzla paylaşınız, akşam yemeğini düşmanınıza ikram ediniz. 2-Haftada en az 4 gün, en az 45 dakika yürüyünüz.
Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönmek… Bu söz ne zaman söylendi bilmem. Ankara’dan İstanbul’a dönerken uçağa bindiğimiz Çubuk bölgesindeki Esenboğa Hava Limanı’na geldiğimde ünlü yazarlarımızdan Münevver Ayaşlı’nın 1982 yılında, 41 yıl önce okuduğum İstanbul hatıralarını anlatan İstanbul’un eski adı (Der Saadet ) kitabında Esenboğa ve Çubuk bölgesinin, eşinin babasına ait yerler olduğunu, bu yerlerin zorla devlet tarafından kamulaştırıldığını ve hava limanı yapıldığını, Esenboğa’nın sisinin eksik olmadığını, uçakların buraya güçlükle indiğini, geçmişte burada uçak kazalarının yaşandığını okumuştum.
2011 yılının ilk aylarında Suriye’nin bazı kentlerinde Baas rejimine karşı başlayan gösteriler, hükümetin aşırı güç kullanmasının etkisiyle kısa zamanda genişledi. Hükümet güçleriyle muhalif gruplar arasında silahlı çatışmalar başladı. İlk başta otokratik Baas iktidarının yıkılmasına sıcak bakan ABD ve İsrail, eylemlerin merkezinde Müslüman Kardeşler Örgütü’nün (İhvan) olduğunu, Esad’ın devrilmesi durumunda yeni hükümeti onların kuracağını fark edince tavırlarını değiştirdiler.
Türkiye’de 55.000'i, resmî 15.000’i özel olmak üzere 70.000 okul var. Bu okulların 12.000’i okul öncesi eğitim, 35.000’i ilkokul, 25.000’i orta öğretim kademesinde yer alıyor.
‘’Şehit Nurlanmış, Gazi Onurlanmış Askerdir.’’ Sakarya meydan muharebesinin kazanılmasının ardından TBMM; 19 Eylül 1921 tarihli 79’uncu oturumunda almış olduğu karar ve çıkarmış olduğu153 Numaralı kanunla: Türk Milletinin bağımsızlık mücadelesinin önderi ve devletimizin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, mareşal rütbesi ve gazi unvanının verilmesini kararlaştırmıştır.
Dünyada ister özel, ister kamu, ister sivil olsun, kurumların ve kuruluşların başta gelen ekonomik sorunu: Ellerindeki kaynakları doğru yolda, verimli olarak değerlendirmektir. Hayatın bir boyutunda üretim varsa, bir boyutunda tüketim vardır. Hayatın hiçbir alanında üretmeden tüketmek mümkün değildir. Ekonomi, hayatın yaşanır kılınmasında, üretimle tüketim arasındaki uyumun, düzenin ve dengenin sağlanmasıdır.
İnsanlar, doğru veya yanlış, herhangi bir veya pek çok sebebe dayanarak aşı olmak istemiyor olabilirler. Kimsenin bir diyeceği olamaz. Fakat makaleler, kitaplar yazarak mümkün olduğunca çok kişi etkilemek maksadıyla büyük bir mücâdelenin önderliğini üstlenecek şekilde hareket etmeleri, kabul edilebilir bir davranış değildir. Aşı olanlar ve çevresindeki insanların da olmasında fayda görenlerin sessizliği, aleyhtarları daha çok çalışmaya yönlendiriyor.
Tüm dünya, yaklaşık iki yıldır Covid 19 la mücadele etmekte, bu salgını nasıl atlatırız diye bilim adamları harıl harıl çalışmakta, devletler kendi imkanlarına göre tedbirler almaktalar.
Değerli Başkanım selamünaleyküm. Bu yazımda tarafımdan mühim olarak telakki edilen bir meseleyi Zat-ı Alinize arz etmek istiyorum. Mevzu şudur;
Okullar “Yüz Yüze Eğitim” e açıldı. Veliler, öğrenciler, öğretmenler ve yöneticiler mutlu. Seven ve özleyenlerin kavuşması gibi her kes mutlu. Umarız Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’in; “tüm kademelerde, haftada beş gün yüz yüze tam zamanlı olarak eğitim ” temennisi ve tüm eğitim bileşenlerinin de bu arzusu sekteye uğramaz.
12 Eylül döneminde 7000 kişinin idamı istendi. 517 kişiye ölüm cezası verildi. Askerî Yargıtay 124 idam cezâsını onayladı. 55 kişi idam edildi. Gözaltında veya hapishânelerde, 171 kişinin işkencede öldüğü belgelerle ispat edildi. Bunun dışında ‘Tabiî olmayan ölüm’ sayısı 229 idi.
Toplum, bir organizma misali bir bütünlük ve organizasyon arzettmektedir. Toplumsal yapı kurumlar ile örgütlerden oluşur. Yapı ile kurumlar da değerler sistemi ile örülerek toplumsal bütünlüğü oluşturur. Toplumsal değerler harç misali yapıyı bir arada tutar ve devamlılığı sağlar. Toplumsal değerlerin aşınması, zayıflaması toplumsal bağları zayıflatır ve toplumsal çözülmeye sebep olur. Çözülme toplumsal dağılmayı getirir. Toplumsal değerler derken başta örfi değerler gelir. Örfi değerler toplum için yaşamsal unsurlar içerir, din ve ahlak gibi. Daha sonra gelenek ve görenekler gelir en son daha hızlı değişen adetler gelir.
Büyük İskenderin babası Kral Philip, oğlu İskenderi hiç sevmezmiş. Hatta bir ara annesi ile birlikte İskender’i sürgüne yollamış, sonra affetmiş… Yine de İskender’e olan soğukluğu değişmemiş.
30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da kuşatılan Yunan ordusunun büyük kısmının akşam saatlerine doğru etkisiz hale getirilmesiyle sonuçlanan “Başkomutanlık Meydan Savaşı” nın ertesi günü Mustafa Kemal ordularımıza şu talimatı iletiyordu :
Hiç düşündünüz mü? Ülkemizin gök kubbesinde her birimizin, ülkemizin meramını anlatan milyarlarca kelime dolaşır! Kimimizin derdini, kimimizin acısını, kimimizin sevinç dolu coşkusunu anlatır. Aslında o kelimeler, o ülkede yaşananların da adıdır.
Ahsen Okyar Bey’in, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencisi iken 23.03.1970 de şehit edilen Ülküdaşımız Süleyman Özmen Ağabey’imizin kabri başında çektirdiği fotoğrafı beni yarım asır öncesine götürdü ve hiç unutamadığım anılarımı hatırlattı.
Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhası idi. Kesin sonuç beş gün içinde elde edildi; 2 Eylül’de Uşak’a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu’nun başkomutanlığına getirilmiş General Nikolaos esir alındı. Türk birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerledi.
İstanbul’da yayınlanan bir gazetede, Atatürk’ün Selânik’te bulunan ve müze hâline getirilmiş olan evinin bombalandığı haberini yayınlanmıştı. Bu haber üzerine başlayan protesto yürüyüşüne bozguncuların ve çapulcuların katılımı ile kırıp dökmeler başladı. İstanbul’da Rumlara ait ev ve dükkânları tahrip edildi. Olay genişleyince güvenlik kuvvetleri yetersiz kaldı. Olaylar ertesi gün de devam etti. Sıkıyönetim ilân edildi, sorumlular ve ihmali görülenler cezalandırıldı, zarar görenlere tazminat ödendi.